AKP HÜKÜMETİ KÜRTLERE ÖZERKLİK VEREN ANAYASAYA NEDEN SESSİZ KALDI?

ABD Başkanı Trump, İngiltere, Avrupa Birliği’nden çıkınca çok sevinmişti. Rusya’ya sıcak mesajlar veriyor. Öyle ki Rusya’ya yönelik yaptırımların kalkmasının gündemde olduğunu söyleyenler var. Putin’le yaptığı telefon görüşmesi de çok samimiymiş. NATO’yu demode, eskimiş bir örgüt olarak gören Trump, Çin’i kızdıracak laflar etti. 7 Müslüman ülkenin yurttaşlarına dönük ABD’ye giriş yasağı her kesimin tepkisini çekti. Ancak birkaçı hariç, İslam dünyasının yöneticileri sessiz kaldı. Türkiye’de “Eyyy Trump” diye başlayan nutuklar duyulmadı. İktidar çevreleri Trump’ı azarlayan sosyal medya paylaşımları yapmadılar.

Trump ilk yabancı lider olarak İngiltere başbakanını kabul etti. Meksika sınırına duvar örme projesi, seçim kampanyasının en renkli tartışmalarına konu olan Trump, Meksika’dan ithal edilen ürünlere yüzde 20 gümrük vergisi koyarak, duvarın parasını Meksikalılara ödeteceğini söyledi. Ancak son toplamda bu para, Meksika’dan ithal edilen ürünleri alan ABD yurttaşlarının cebinden çıkacak gibi görünüyor. ABD – Meksika sınırının 3 bin 200 kilometre olduğu düşünüldüğünde, sınıra örülecek duvarın 25 milyar doları bulacak. Trump, sınırın yarısına duvar örüleceğini, yarısının ise doğal engeller tarafından korunacağını söyledi.

TRUMP’IN SURİYE SİYASETİ NE

Trump Suriye’de ise IŞİD terör örgütüne karşı, Obama dönemine oranla daha sert saldırılar yapacağının işaretini verdi. Bu amaçla, aynen Obama gibi PKK terör örgütünün Suriye kolu olan PYD’ye ağır silahlar vermeyi sürdürecek. Dahası, sahada ABD topçusu da, ABD helikopteri de olacak. Hâlihazırda Suriye’de “eğitmen”, “danışman” adı altında 500 ABD askeri konuşlu, muhtemelen bu sayı daha da artacak. Suriye sahasında Rusya’ya ve İran’a karşı kaybettiği inisiyatifi kazanmak, en azından denge kurmak için, gerektiğinde özel kuvvetleri de IŞİD terörüne karşı bir seçenek olarak masada tutacak. Ürdün’de 7 bin 500 ABD özel kuvveti bulunuyor.

Bu yolla Trump, hem önceki başkan Obama’nın başarısız Suriye politikasının sonuçlarını hafifletmek, hem ABD kamuoyuna dış politikada, özellikle de Suriye’de daha başarılı olduğu görüntüsü vermek, Trump karşıtı kesimlerdeki öfkeyi biraz olsun dindirmek istiyor. Aynı zamanda da kendisini ırkçı, İslam düşmanı olmakla eleştirenlere karşı “Radikal İslam’ı yeryüzünden kazıyacağım” sözleriyle mesaj veriyor. ABD’nin güvenliğini öncelediğini vurguluyor sık sık. Bu yolla dünyaya da, Suriye’de ABD’nin halen etkili olduğunu göstermeyi amaçlıyor. “ABD Ortadoğu’da zemin kaybediyor. Suriye’de geri plana düştü. Rusya Suriye’de inisiyatifi ele geçirdi” şeklindeki algıyı kırmaya çalışıyor. ABD’nin Ortadoğu’da etkili olmasının, küresel ölçekte iddiası açısından yaşamsal, vazgeçilmez olduğunu biliyor.

TÜRKİYE, RUSYA’YA BU KONUDA TEPKİ GÖSTERMİYOR

Suriye’de cephedeki ve cephe gerisindeki güçler açısından Rakka’yı kimin alacağı çok önemli bir soru. Çünkü hem sahadaki zaferin diplomasi masasında meyvesini toplamak için, hem Suriye satrancında konumunu kuvvetlendirmek için Rakka kritik. ABD malum, PKK – PYD terör örgütüne açıktan destek veriyor. Hem de Türkiye’yi daha fazla üzmek pahasına. Keza Rusya da PYD’ye Moskova’da ofis açma izni verdi. Bu ofis halen faal. Türkiye bu konuda Rusya’ya henüz yüksek sesle tepki göstermedi. PYD terör örgütü konusunda ABD’ye getirdiği eleştirileri Rusya’ya getirmedi. Kazakistan’ın başkenti Astana’da 23 Ocak’ta Rusya, Türkiye ve İran’ın garantörlüğünde yapılan zirvede Suriye’de rejim ile silahlı muhalefet buluşmuştu. Rusya ve Türkiye zirveye ABD’yi çağırmış, İran karşı çıkmıştı. 23 Ocak için yeri ve zamanı saptayan, Obama sonrasına denk getiren Rusya bir hamle daha yaptı. Moskova’da Suriyeli muhalifleri topladı. Süreçle ilgili bilgi verdi. Astana’ya çağrılmayan PYD’yi de çağırdı. Türkiye bu konuda da tepki göstermedi Rusya’ya. 

Şurası açık; Rusya her ne kadar reddetse de, Suriye’nin üniter bir devlet olarak varlığını sürdürme ihtimalini zayıf görüyor. Kendi B Planını yapıyor. Güvenli bölgeler fikrini de, özerk Kürt bölgesine geçişin ön adımı olarak masada tutuyor. İran’ın karşı olduğu güvenli bölgeler fikri başından Türkiye tarafından, Trump yönetimiyle birlikte de ABD tarafından destek gördüğünden, Rusya her durumda kazançlı çıkacağını düşünüyor.  Ayrıca, ABD’nin PKK – PYD terör örgütü üzerindeki denetimini, nüfuzunu biraz olsun kırmaya çalışıyor. PKK – PYD’yi tamamen ABD güdümüne bırakmak istemiyor. Dünyanın en eski Kürdoloji kürsülerine, en yetkin Kürdoloji uzmanlarına sahip olan Rusya, bölgedeki Kürtler üzerinde ABD’nin kurduğu nüfuzu geriletmek, kendisi de bu konuda öne çıkmak istiyor. O nedenle Astana’ya çağrılmayan Kürt grupların, Cenevre görüşmelerine davet edilmesini talep ediyor.

SURİYE ANAYASASI KİLİT ÖNEMDE

Rusya, Suriye için bir anayasa taslağı da hazırlayarak büyük devlet olduğunu bir kez daha gösterdi. Kendisi açısından seçenekleri, B, C, D planlarını çoğalttı. Amiyane tabirle, tüm yumurtaları tek bir sepete koymadı, tek bir ata oynamadı. PKK – PYD terör örgütü de Rusya’nın bu hamlelerini gördü. O da ABD’yle dengeleri gözetmek adına bu hamlelere olumlu yanıt verdi. Rusya’nın artan nüfuzunu, Suriye’deki konumunu dikkate aldı. Bir tek ABD’ye güvenmenin, yaslanmanın, onun güdümünde olmanın riskli olduğunu düşündü. ABD’nin, çıkarları gereği her an PKK – PYD’yi yarı yolda bırakabileceği ihtimalini hesaba kattı. Sonuçta PYD terör örgütü de Rusya’ya, Suriye için federasyon öngören bir anayasa taslağı sundu. Rusya’nın Suriye için hazırladığı anayasa taslağında federasyon yok, özerk bölgeler var. Kürt gruplar bunu yetersiz buldular. Ülkenin laik rejimi korundu, adı değişti. Suriye Arap Cumhuriyeti, Suriye Cumhuriyeti oldu. (Silahla Değil Anayasayla, Cumhuriyet, 28. 01. 2017).

Suriye’deki gelişmelerden her açıdan en çok etkilenen ülkelerden olan Türkiye, haklı, meşru, doğru ama gecikmiş Fırat Kalkanı Harekâtı ile önemli bir hamle yaptı. Ama 2011’den beri izlediği yanlış Suriye siyasetinin yarattığı büyük kayıpları telafi etmekte zorlanıyor. ABD’nin Türkiye’ye sıklıkla “Irak’ın kuzeyinden sonra Suriye’nin kuzeyinde de bir Kürt bölgesine alış” dediği anımsandığında, IŞİD terörüne karşı mücadelede en fazla Türkiye’nin ateş hattına sürülmesi muhtemel. Yani ABD, ateşteki kestaneleri eliyle değil, Türkiye’yi maşa olarak kullanarak almayı hesaplıyor. Belirtelim; ister Suriye’de ABD, Rusya ve Türkiye kendi güvenli bölgelerini kursunlar; ister bunun ardından Suriye’de özerklik kabul edilsin, oradan Suriye’nin bütünlüğü çıkmaz. Ülke bölünür. Suriye ve Irak bölününce kaçınılmaz olarak sıra Türkiye ve İran’a gelir. En çok kazanan bölge ülkesi de İsrail olur.

Sözün özü: Türkiye yığınakta öyle çok hata yaptı ki, cephede telafi edemiyor. Yıllardır izlenen yanlış politika, kısa sürede düzeltilemiyor. 
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87