Ataklı-YORUM:
CHP BÜTÜN TÜRKİYE'Yİ KİLİTLEDİ
CHP BÜTÜN TÜRKİYE'Yİ KİLİTLEDİ

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; dün heyecanlı bir günü atlattık. Şimdi gelinen noktayı daha iyi anlama buna göre davranma durumundayız.

Öncelikle şunu söylemeliyim. Dün sizlere CHP’nin açıkladığı MHP’nin de olumlu bakarak düşüneceğini söylediği ortak aday Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yanlış seçim olduğunu söylemiştim.

CHP’nin kararının ise bugüne kadar alınmış en kötü karar olduğunu üstüne basarak söylemiştim.

Kılıçdaroğlu’nun parti başında kalamayacağını, bu seçimin CHP’de bir kırılma yaratacağını da eklemiştim.

Bu görüşlerimin aynen arkasındayım.

Yeni bir durum değerlendirmesi

Ancak şurası bir gerçek ki yeniden bir durum değerlendirmesi yapılması da gerekiyor.

Çünkü CHP öyle akla gelmeyen bir hamle yaptı ki, kendi varlığını inkar ederken Türkiye’yi de kilitledi.

O halde Türkiye’de neler olduğunu, bunun için iç ve dış güçlerin hangi amaçla ve nerede birleştiğini, Türkiye’yi önümüzdeki dönemde neler beklediğini enine boyuna irdelemek zorundayız. Aksi takdirde yanılacağımız gibi sonuçları çoğumuzu üzecek yanlış kararlar alacağımız da bir gerçektir.

Sevgili izleyiciler, öncelikle şuradan başlamak istiyorum. Tayyip Erdoğan’ın rejimi ve yönetim biçimini tamamen değiştirmeyi amaçladığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, hepiniz takdir edersiniz ki en önemli karar muhalefetin ortak ya da tek tek çıkaracağı adayların kimliğidir.

Profil çok güzeldi

Günlerdir bir “çatı aday” tartışması yapılıyor. CHP Genel Başkanı çok güzel bir profil çiziyordu. Saygınlığı olan, Türkiye’de herkesi kucaklayabilecek, dünyanın da tanıdığı ve saygı duyduğu, laik, demokrat, cumhuriyetçi, sanattan edebiyattan anlayan, devlet adamı nitelikleri taşıyan ve özünde de iyi, vicdanlı, ahlaklı, namuslu bir aday.

Sorun bu çok güzel profile uyacak bir ismin bulunmasıydı. Elbette Türkiye’de bu profile uyan pek çok değerli isim var. Ancak şunu da biliyoruz; kamuoyunun zihninde, yapılacak bu seçimler normal seçim olmayacak, toplumun önemli bir bölümü Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ın kazanmamasına odaklandı.

Erdoğan kazanmamalı

Öyle bir aday bulunmalı ki, Erdoğan seçimi kazanamamalı. Kazanamayınca artık yerinde kalamaz ve Türkiye bir nefes alır. Herkesin aklındaki bu.

Bu nedenle “Kim olursa olsun, yeter ki seçimi kazanacak nitelikte bir aday olsun” fikri milyonlarca insanın beynine adeta kazınmış durumda.

CHP Genel başkanı günlerce turlar yaptı. AKP hariç bütün siyasi partileri ziyaret etti. Sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına, sanatçılara kadar herkese gitti, görüş alışverişinde bulundu, bazı isimler üzerinde duruldu, eleştiri ve destekler dinlendi.

Kılıçdaroğlu bununla da yetinmedi. Sayısını bilmiyorum ama en az 10 ayrı araştırma yapıldı. Kiminde kamuoyundan isim vermesi istendi, kiminde saptanan bazı isimler halka soruldu. Ayrıca milletvekilleri arasında da anketler yapıldı. Herkesin kimi istediği öğrenilmeye çalışıldı.

Beklenmedik açıklama

Ve düne geldik. Kılıçdaroğlu “çatı aday” konusunda kesinlikle uzlaşmak zoruna olduğunu düşündüğü MHP Genel Başkanı ile yaptığı görüşmeden sonra, o ana kadar adı birkaç kez geçen ama hiç kimsenin üzerinde ciddiyetle durmadığı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ortak aday olarak belirlenmesi konusunda prensip anlaşması yaptıklarını açıklayıverdi.

Sevgili izleyiciler, bu gerçekten bir şoktur. Kılıçdaroğlu onca görüşme yaptıktan sonra en yakınındaki iki üç kişi hariç kimseyle paylaşmadığı bir ismi CHP tarihinin en önemli kararı olarak ve tamamen şahsi iradesiyle ortaya koydu.

Genel Merkez’deki bir çaycının değişmesinin bile parti içi tartışmalara sahne olduğu CHP’de bu kadar önemli bir kararın sadece Genel Başkanın aklında olması ve bunu hiç kimseyle tartışmadan, sorgulamadan açıklaması bugüne kadar ilk kez görünen bir şey.

“Var böyle başka kararlar” da diyen varsa ben hatırlamıyorum.

CHP’liler sıcak bakamazlar

Şimdi sevgili izleyiciler, açıklanan isim normal koşullarda CHP’lilerin sıcak bakabileceği bir isim değil. Oyunu daha önce AKP’ye verdiğini söyleyen, Erdoğan’ın bugüne kadar görülmüş en başarılı başbakan olduğunu televizyonlarda dile getirmekten çekinmeyen, eşinin başı açık olsa bile bugüne kadarki uygulamalarında Atatürk’e, Cumhuriyet ilke ve devrimlerine çok sıcak bakmadığı bilinen bir ismin emrivaki yapılarak açıklanmasının elbette bir bedeli vardır.

Ancak görüldüğü kadarıyla Kılıçdaroğlu, CHP tarihinin en önemli kararını tek başına alırken çok rahat. Sanki Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanacağına dair bir garanti almış gibi.

Öyle bir garanti olabilir mi? Demokratik olarak elbette bu mümkün değil. Hiç kimse halkın oyuna ipotek koyamaz.

Ancak şunu da biliyoruz ki, çok iyi düzenlenmiş bir propaganda hatta beyin yıkama ile ve ortaya saçılacak kimi skandallarla kitleler pekala belli taraflara yönlendirilebiliyor.

Erdoğan’ın iktidara gelişi

Örneklerini daha önce çok gördük. Hatta bugünkü iktidarın gelişi de dünyada ve Türkiye’de birileri tarafından biliniyordu. Koşullar hazırlandı, halkın algıları yönetildi ve sonuçta Tayyip Erdoğan Türkiye’nin başına geçti.

Şimdi benzer bir proje bu kez aksi yönde tekrar sahneleniyor gibi geliyor bana.

Sevgili izleyiciler, geçen haftaki konuşmalarımı dikkatli izleyen değerli seyirciler hatırlayacaktır, ortada henüz Ekmeleddin İhsanoğlu adı yoktu, bunun yerine bayrak krizini yaşıyorduk. PKK’nın güya “çözüm sürecinde” akla hayale gelmeyen eylemlere kalkışmasını tartışıyorduk. Hemen ardından Musul’daki rehine olayı patladı ve kendimizi bir anda Ortadoğu bataklığının içinde buluverdik.
Bir parantez açayım. Musul’daki rehine olayı ilgili medyaya yayın yasağı geldi bilmem biliyor musunuz.

Başbakan medyaya talimat vermişti “Musul olayını yazıp çizmeyin, rehinelere zarar vereceksiniz, biz tereyağından kıl çeker gibi rehineleri kurtaracağız” diyordu. Aslında medyada zarar verecek fazla haber yoktu ama mahkemeler başbakanın talimatından hemen görev çıkardılar kendilerine ve yayın yasağı koydular. Demek ki IŞİD Türk medyasında aleyhinde yayın görmeyince insafa gelip rehineleri serbest bırakacak. Hepsi palavra tabii. Nasıl olsa Erdoğan’ın uygun göreceği bir tarihte rehineler gelecektir. Anlaşmalı bu iş. Neyse parantezi kapatayım.

Ilımlı İslam Projesi

Ne diyordum, evet sizlere geçen hafta hep ısrarla şunu anlatmaya çalıştım; global güçler için Ortadoğu çok önemli. Çünkü en önemli enerji kaynakları burada. Ayrıca İsrail’in güvenliği de önemli. Ancak global güçler artık bu enerji kaynaklarını çok büyük paralar harcayarak bizzat korumak yerine güven altında tutacak aktörlere ihtiyaç duyuyor.

İşte bu planın projeleri uzun yıllar önce yapılmıştı. Önce Sovyetler’i çökertmek için Carter-Brezinski döneminde bir “Yeşil Hilal” stratejisi geliştirildi. Buna göre Sovyetler’i çevreleyen ve hepsi de Müslüman olan ülkelerde İslami hareketler desteklenip geliştirilecek, Sovyetler İslam’la yıkılacaktı. Bu başarıldı ama bu kez ortaya serseri mayın gibi dolaşan ve dünyaya terör ihraç eden kimi İslamcı terör örgütleri çıktı.

Aynı plan ardından Ortadoğu’da uygulamaya konuldu. Adına Ilımlı İslam denildi. Aslında buradaki en önemli aktörün Türkiye olması düşünülmüştü. İslam ülkeleri içinde tek demokratik hukuk devleti Türkiye olduğu gibi laik anlayışı 80 yılı aşkın süredir başarıyla uyguluyordu.

Türkiye rol model olur ama…

Türkiye İslam ülkeleri için rol model yapılabilirdi ama bir sorun vardı. Türkiye’nin laik yapısı Müslüman Arap ülkelerinde kuşkuyla karşılanıyor ve Türkiye bir Müslüman ülke olarak bu dünyada fazla değer bulmuyordu. Oysa Türkiye biraz daha İslamlaşsa sorun çözülebilirdi.

İşte Erdoğan ve AKP’nin iktidara getirilişi bu planın parçasıydı.

Bu plana göre Türkiye Ortadoğu’da bir istikrar unsuru ve ağabey olacağı gibi dağılma sürecine giren Irak’taki Musul ve Kerkük petrol bölgelerini de kontrol altında tutabilirdi. Kürt açılımı, Suriye’deki iç savaşta muhalefetin desteklenmesi planları da bunu amaçlıyordu. 10 yıl işler çok iyi gitti. Erdoğan bütün yolsuzluklara, skandallara rağmen hep desteklendi, hep ayakta tutuldu.

Erdoğan kendini çok kaptırdı

Buna karşı son iki yıla girildiğinde global güçleri rahatsız eden gelişmeler yaşanmaya başladı. Ilımlı İslam modelinin baş aktörü rolünün verildiği Tayyip Erdoğan kendisini bu role çok kaptırdı. Ancak sadece bu değil. Erdoğan Ortadoğu’da liderliği, zihninin gerisinde yatan “Türkiye’yi gerçekten bir İslam devletine çevirme” fikriyle çıkmaza soktuğu gibi yine zihninde yer alan “mezhepçi travma” nedeniyle özellikle Musul ve Kerkük konusunda güvenilmez olduğu izlenimi bırakmaya başladı.

İşte Ekmeleddin İhsanoğlu tam bu sırada öne sürüldü. İhsanoğlu Yeşil Hilal projesinin teorisyen destekçilerinden, ılımlı İslam planının uygulayıcılarından, İslamcı kimliği çok öne çıkmış ama global güçlerin hoşuna gidecek ölçüde de modernlikten yana.

Artık Erdoğan’dan vazgeçilebilir. Türkiye yine eskisi gibi cumhuriyet ilke ve devrimlerinin, demokrasi ve hukukla bu kez tam bağdaştırılmış haliyle yoluna devam eder. Devletin simgesel makamı olan Cumhurbaşkanlığı da “İslamcı bir kimlikle” temsil edilerek Müslüman Arap ülkelerinde bayrak dalgalandırılır.

Kemal Derviş ikna etti

Sanıyorum CHP Genel Başkanı’na anlatılan bu. Zaten projeyi Kılıçdaroğlu’na anlatan ve ikna eden de, yine bir global güç projesiyle Türkiye’nin yönetimine getirilen, ardından AKP’nin iktidara taşınmasında önemli rol oynayan, tanıdık, bildik bir isim, Kemal Derviş.

Buraya kadar güzel de, Kılıçdaroğlu nasıl ikna edildi de CHP’nin kimliğini reddeden bir kararı tek başına bu kadar büyük bir riskin altına girerek almaya cesaret etti, gözünü bu kadar kararttı.

Sanıyorum Ekmeleddin İhsanoğlu adının AKP’yi sarsacağı, ardından yapılacak çok yönlü propagandalarla AKP’ye giden merkez sağ oyların geri çekileceği Erdoğan’ın seçimi kaybedeceği yönünde çok ikna edici argümanlar sunuldu. Bunları bilemiyorum tabii. Bunlar sadece tahmin.

Seçimi kaybetmiş bir Erdoğan’ın partisini yönetmekte zorlanacağı, bunun sonunda partide çatlamalar olacağı, AKP’nin tek başına iktidarı sürdüremeyeceği, oluşacak yeni bir yapıyla yeni bir hükümet kurulacağı ve başına da Kılıçdaroğlu’nun geçeceği söylendi.

Tutarsa Kılıçdaroğlu kahraman olur

Kılıçdaroğlu Erdoğan’ı yenen adam olarak kahraman olacağına inandı. Öyle ya, sonunda Erdoğan seçimi kaybederse Kılıçdaroğlu ne kadar güçlenir düşünsenize.

İşte sanıyorum Kılıçdaroğlu’nu heveslendiren ve CHP tarihinin en riskli kararını tek başına aldıran faktör bu. Kılıçdaroğlu bir tür ölüm batak yapıyor. Planın tutmaması, seçimin kaybedilmesi halinde ise Kılıçdaroğlu bir gün bile o koltukta oturamaz. Bunu da biliyor.

Tabii ilk gün söylediğim, ama hala bu olasılığın geçerliliğini koruduğu bir şey daha söyleyeyim. Dün CHP içinden çok şiddetli bir tepki çıkacağına ve hatta bazı milletvekillerinin kazan kaldırarak başka bir kişiyi de aday gösterebileceklerini söylemiştim. Daha da ileri giderek “Ekmeleddin İhsanoğlu adından bile vazgeçilebilir” demiştim.

CHP’deki isyan konusunda yanıldım

Bu konuda yanılmış olabilirim. CHP’de çok sert tepkiler var ama bunların hiçbiri eyleme geçmiyor. Şu anda karara karşı açıkça tavır koyan milletvekili sayısı 15’i bile bulmadı.

Şimdi buradaki en temel açmaz şu; CHP öyle bir şey yaptı ki, milyonlarca insanın içine sinmese bile çaresiz kaldı. Tanıdığım pek çok kişi “Bu adaya kesinlikle oy vermem” diyor. Kimi seçimi boykot edeceğini kimi “tatilden bunun için dönmeyeceğini” söylüyor.
Ama bir başka gerçek var ki, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanırsa, bundan sonra iktidarı geri almak çok güçleşecektir. Zaten “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” algısı toplumun yarısının beynine işlemiş durumda.

Seçim günü ne yapılacak?

Seçim günü geldi çattı. Karşımızda iki aday var. Biri Tayyip Erdoğan diğeri de Ekmeleddin İhsanoğlu. MHP, Saadet, Büyük Birlik Partisi tamam. Ya CHP, ki CHP blok halinde sandığa gelmezse iş tehlikeye girer. Diğer sol partiler, Gezi eylemine katılan partisiz ama Erdoğan karşıtları ne yapacaklar?

Adayı beğenmemek, eleştirmek, karşı çıkmak, boykot etmek, hepsi ama hepsi Tayyip Erdoğan’a yarayacaktır.

Beğenelim beğenmeyelim, Türkiye çok zorlu bir dayatma ile karşı karşıyadır. Hepimizi zor günler ve vicdanen büyük bir sıkıntılar bekliyor.

Bugünlük bu kadar. Bazı ayrıntıları da yarın ve diğer günler paylaşırız artık.

Hepinize iyilikler dilerim. Hoşça kalın…




GÜNÜN YORUMU. 17.6.2014. SALI. paylaşan: ulusalkanal

Ulusal Kanal
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

MEĞER ERDOĞAN GELENE KADAR BU ÜLKEDE HİÇBİR...
Video Haber: "Can Ataklı'dan 11.07.2014 Cuma, Günün Yorumu..."

Haberi Oku