BU KEZ HEDEF MSM… BARBARLAR İŞ BAŞINDA!

Okulumuz 26 yaşında. Ben 15 yıldır ders veriyorum. İyi de bayram değil seyran değil bu giriş niye derseniz! Duydunuz zaten kocaman yürekli MSM Ailesinin küçük, sıcak, samimi, alçakgönüllü binası dün gece kundaklandı. Bugüne kadar MSM’nin sahneye koyduğu oyunları köşesine taşıyan biri olarak, ilk kez barbarlığın öfkeli saldırısını anlatacağım da nasıl başlasam ki…

Herkesin yüreğine dokunan ve canını sıkan bu barbarca saldırı haberini alır almaz okula koşan, salonu, koridorları, bahçeyi doldurup sokağa caddeye taşan bu buluşma için söyleyecek sözüm çok, ancak nereden başlayacağımı bilemiyorum?

Söze (yazıya mı demeliydim?) Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde (MSM) çalışmanın, okumanın, ders vermenin, eğitim almanın onur ve mutluluğundan mı girsem? Tiyatro yazarlarının, senaristlerin, sanatçıların, basının, oyuncuların, sanatseverlerin, dostların, halkın, öğrencilerin doldurduğu MSM binasında herkesin birbirine sımsıkı sarılmasından mı çıksam?

Yaşamımızı zenginleştiren, çoğaltan, anlamlı ve çekilebilir kılan gerçek sanatçıların, aydınların, mezunlarımızın her yerden koşup gelerek sergilediği vefadan mı söz etsem? Leyla ve Müjdat Gezen’in sergiledikleri dik duruşa, çarpıcı sözlere, yakın ilgiye ve samimi ev sahipliğine mi dikkat çeksem?

Gece yarısı bir bidon benzinle yakılmaya çalışılan ve bizim için umudun, güzelliğin, dostluğun adresi olan okulumuzun insanın gözünü de canını da yakan görüntüsüne mi hüzünlensem? Sanatın her dalında eğitim veren, sanatın her dalına yıldız yetiştiren çok yönlü eğitimimizle mi gururlansam?

Hemen toplanıp okullarına koşan eski- yeni- ünlü- ünsüz mezunlarımızın sergilediği dayanışma duygusunu mu alkışlasam? Sokaktan geçen her yaştan kadın ve erkeğin okula gelip; “Bize ne düşer, unutmayın yalnız değilsiniz, size nasıl yardımcı olabiliriz?” diyen samimi tekliflerini mi dile getirsem!

Okulumuzun eski müdürü Kıvanç Tiner’le konuşurken bakışlarımıza yansıyan “bu da geçerin” altını mı çizsem? Bugünlerde “Anne” dizisiyle göz dolduran başarılı mezunlarımızdan Gonca Vuslateri’yle okulun girişinde birbirimize sımsıkı sarılırken dolan gözlerimizi mi silmeye kalksam!

Yıllardır mahallede ihtiyaç sahiplerine dağıtılan sıcak çorbanın müdavimlerinden olan bir komşumuzun; “Ulan ne istediniz ekmek kapımızdan, ne istediniz sıcak çorbamızdan?” diye haykırarak ağlamasını mı yazsam? Yangının söndürülmesinde büyük payı olan güvenlik görevlimiz Mahmut Aksu’ya öğrencilerimizin; “Mahmut Abi! Sen artık bizim kahramanımızsın” sözlerine mi şapka çıkartsam! Bilemedim. Bildiğim o ki; 

Yıllardan beri sanattan, aydınlıktan, çağdaşlıktan korkan ve her fırsatta ona saldıran birileri dün gece yine fazla mesai peşinde ve iş başında idi. Bu kez adres aydınlık bir sanat merkezi, hedef MSM idi.

Her ne kadar bu ülkenin aydını, sanatçısı, yazarı, çizeri barbarlığa ve şiddete şerbetli olsa da, biz bu görüntü karşısında bu kadar da fütursuzca olur mu dedik? Her ne kadar bu ülkenin aydınlıktan yana tavır alan insanları; yağmacı, saldırgan, kural tanımayan, yakıp yıkmaktan hoşlanan o tipleri bilse ve tanısa da biz bu kadar da göz göre göre yapılır mı dedik?

Her ne kadar bu işe sık sık tanık olanlar; onların elde etmek istediklerini hep şiddet yoluyla almayı seçtiklerini, baskın yapmaktan, yakıp yıkmaktan çok keyif aldıklarını bazen de vurup kaçtıklarını bilseler de biz bu kadarına artık yetti - pes dedik!
    
Meselenin özü şu ki; dün gece yarısı MSM’yi yakmak isteyenlerin bilemedikleri, anlayamadıkları ve asla anlayamayacakları bir gerçek vardı. Onu da yaptığı basın toplantısında Müjdat Gezen şöyle özetledi; “Onlar burayı ateşe verirler. Ama bizim içimizdeki ateş farklı bir ateştir. Cumhuriyete dair Atatürk’e dair bir ateştir, onun için bize bir şey olmaz. (Atatürk’ün resim ve büstünü işaret ederek), bizi koruyan korur.”

Şimdi yazıyı bağlayalım. Güçlerini baskınlarla, vurup kırarak, yakıp yıkarak kanıtlayanlar! Sanata, sanatçıya, aydına dünden bugüne diş bileyenler! Kural tanımazlığı, öfkeli saldırıları, korku salmayı hak ve görev bilenler! Unutmayın! Ülkelerin yaşadığı barbarlık dönemleri vardır ve çoktur, tarih onların örnekleriyle doludur. Ancak tarih arkadan vuranları değil, yüzlerce öğrenciye kucak açan, eğiten, okutan, emek veren, arka çıkanları yazar- yazacaktır… 

Yine unutmayın! Yarınlara siz değil, 60 yıla yaklaşan sanat hayatıyla, yüzlerce oyunuyla, hayat verdiği tiplerle, yaptığı film ve dizilerle, yetiştirdiği binlerce öğrencisiyle, , 50’yi aşan kitabıyla Müjdat Gezen kalacaktır. 29 Ekim günü doğan ve katıksız bir Cumhuriyet genci olan Müjdat Gezen’in arkasında; sınıflardan, kürsülere, sahnelerden salonlara taşan, topluma ve sanata adanmış emek dolu bir yaşam vardır…

Binası kundaklanmış, kapıları yakılmış, sınıfları is kokan okulumuzda MSM Ailesi, her zaman olduğu gibi saran, kavrayan, kucaklayan eğitimini kol kola ve dimdik sürdürüyor. Sırtını dağ gibi Cumhuriyet ilkelerine yaslayarak! Yönünü ve yüzünü Atatürk’e dayayarak… 
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87