DEVLETİN DERİNLİĞİNDE KANLI FİTİL!..

Yıllardan bu yana defalarca yazdık, söyledik, uyarmaya çalıştık, “Atatürk’e ve laikliğe düşman zavallılar cumhuriyetle kavga ederken ve de nihai hedeflerine varmaya çalışırken “kurbağa teorisi”ni uyguluyorlar!..”
Nakşilerden Nurculara, Hizbullah’tan IŞİD’i besleyen Selefi zihniyetine ve Milli Nizam’dan Milli Görüş uzantısı AKP’ye kadar, demokrasiyi kullanan takiyeci her grup aynı strateji üzerinde zıpladıkça zıpladı ve ne yazık ki mesafe almayı da başardı...
Bilen bilir; Bir kurbağayı aniden kaynar su dolu bir kazana atarsanız hemen zıplayıp kurtuluverir!.. Ancak altı kısık ateşte yanan bir kazanın soğuk sularında sinsice kaynatılan bir kurbağa, içinde bulunduğu cehennemin farkına vardığında iş işten çoktan geçmiş olur!.. Artık hareket edecek mecali yoktur ve sonu gelmiştir!..
Cumhuriyetle ezeli kavgası olan güruh yıllardır işte molla-medrese zihniyetini büyüten, laikliğe ve Atatürk’e düşman nesiller yetiştirilmesine olanak tanıyan bu kara teoriyle hareket ediyor...
Öyle bir karanlık hareket ki bu, hem de ürkütücü ve çok düşündürücü bir sabırla mesafe alıyor; Yavaş yavaş, sakin sakin, derinden derinden ve sinsice... Sinsice...
Son yıllarda eski ortağı AKP tarafından “terörist” ilan edilen “Paralel Devlet Yapılanması” lideri Fethullah Gülen yıllar önce bu stratejiyi, “sessizce ve derinden...” diye çok güzel itiraf etmişti!..

Kaosa rağmen gaflet!..

Velhasıl cumhuriyetin temellerinin altına yerleştirilen yeşil dinamitin zehirli fitili oldukça uzun... O fitili yerleştiren ellerin Menemen’de Kubilay’ın başını kesen alçakların ve de Sıvas’ta 2 Temmuz 1993’te Alevi aydınları katleden kara yobazların zihniyetinden destur aldığını da cümle alem biliyor...
İşte o kanlı fitil neredeyse 90 yıldır okyanus ötesinden Selefi zihniyetin kafa kestiği çöl coğrafyalarına kadar, cumhuriyete düşman yılanların yaşadığı sinsiliklerde, kirli paylaşım masalarında ve kanlı BOP haritalarında dolanıp laik devletin diplerine uzanıyor...
Devletin temellerine yıllar öncesinde büyük bir sinsilikle yerleştirilen dinamit ha patladı ha patlayacak!!! Çünkü fitilin neredeyse sonuna gelindi ki, gafletten uyanamayan ve ihanetten çıkamayan içimizdeki işbirlikçilerle ortakları da bunun nedense farkına varmak bile istemiyor!..
Hem de bir dönem Güneydoğu’da Kürt gençlerini katleden Hizbullah, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı’yı katleden “İslami Hareket” türevleri ve Sıvas’taki eli meşaleli yobazların açığa çıkardığı ürkütücü tehdide rağmen...
Yetti mi?.. Hem de 15-20 Kasım 2003’te, İstanbul’u bomba yüklü kamyonlarla havaya uçuran El Kaideciler ve son dönemde ülkemizde de katliamlar yapan IŞİD’in yarattığı vahim kaosa rağmen!..

‘İstikrar’ mezarlığı!..

Peki, bu ülkede laik Cumhuriyetin altına dinamit yerleştirildiğini kanıtlayan eylemler artık sinsice değil alenice sahnelenmiyor mu?..
Atatürk’ün adı bile üniversitelerin eğitim müfredatından çıkartılmadı mı?.. Ulusal bayramlara ambargo konulmadı mı, Atatürk anıtlarına çelenk konulması engellenmedi mi, “Andımız” yasaklanmadı mı, “Atatürk”, “laiklik” ve “cumhuriyet” diyen aydınlar, askerler, yazarlar ve siyasetçiler “Ergenekon” iftiracılığıyla ve “Balyoz” kumpasıyla zindana atılmadı mı?..
Ne yazık ki hepsi oldu bunların... Hem de CHP ile MHP’nin, sivil toplum örgütlerinin, TSK’nın, medyanın ve en önemlisi de her bayramda Anıtkabir’e akın eden milyonların gözleri önünde...
Peki bitti mi ideolojik işgal, kesildi mi taarruz, cumhuriyete vurulan darbeler azaldı mı?.. Ya da rejimin yeri mi sağlamlaştırıldı?.. Ne yazık ki hayır!..
Tam aksine AKP’nin “seçenek” sıkıntısı ve sözde “istikrar” yalanı pohpohlamasıyla -sanki hepsi şeriatçıymış gibi- halkın yüzde 50’sinin oylarına güvenerek yürüttüğü cumhuriyete taarruz stratejisi tam gaz ilerliyor...

Elde patlayacak bomba!..

Dönelim yazının başındaki “kurbağa teorisi”nin ulaştığı kuşatma noktasına... Aydınlar farkındadır; özellikle konu Atatürk’e, laikliğe ve cumhuriyete saldırmak olduğunda AKP’liler kamuoyunun tepkisini saptayabilmek için ortaya kışkırtıcı bir konu atıp geri çekiliyor...
Eğer kamuoyu tepkisi ağırsa ve infial yarattıysa, AKP kurmayları klasik “çark” stratejisine sığınarak, “maksadı aşmak” ya da “yanlış anlaşıldı” tantanasına dayanarak geri adım atıyor...
Yok eğer kamuoyu türban ilkokullara kadar girerken, kaçak Kuran kursları dinci örgütlere açılırken ve ulusal bayramlar yasaklanırken olduğu gibi cılız tepkiyle yetindiyse, AKP zihniyeti bir adım daha ileri giderek, cumhuriyetteki erozyonu hızlandırmaya devam ediyor...
Örneğin; “Laiklik yeni Anayasa’da olmamalıdır” diyen TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın geri adım atmış gibi takiyeye sığınmasının ardından, daha bir kaç gün önce Meclis’in vereceği iftar yemeği davetiyesinden Gazi’nin, “egemenlik milletindir” sözünü çıkartması gibi...
Gelelim “kurbağa”nın ısıtıldığı kazanın altındaki ateşi yoğunlaştıran son sinsi manevraya... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarından Mehmet Uçum’un, “Anayasadan Atatürk’e atıfta bulunan maddelerin çıkartılacağını” söylemesi toplumun tepkisini ölçmeye yönelik son planlı sondajdır...
O halde hiç uzatmadan söyleyelim; Ülke PKK ve IŞİD terörüyle sarsılmışken, Suriye ve Rusya düşmanlığı diplomasiyi vurmuşken, tarım ve turizm çökmüşken, rüşvet ve hırsızlık almış başını gitmişken, milletin elinde kalan tek sığınakla, laik cumhuriyetle sakın ola oynamayın!..
Zira, fitili ne kadar uzun olursa olsun cumhuriyetin altına yerleştirdiğiniz o kirli dinamit eninde sonunda elinizde patlar!!!


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87