Medya ve Sosyal paylaşım ağlarının çokça kullanıldığı Türkiye’de kitap okumaya ayrılan zaman ve verilen değer batı ülkeleriyle karşılaştırdığımızda maalesef oldukça oldukça düşük.
Dünyada en fazla kitap okuyan ülkeler yüzde 21 oranla İngiltere ve Fransa olurken ülkemizdeki okuma oranı sadece yüzde 0,1 olarak listenin son sıralarında yer alıyor.
Aynı kurumun 2014 yılı Türkiye araştırmalarının sonuçlarına göre; günümüz Türkiye’sinde kadın nüfus oranı yüzde 49.8 ve hala 10 kadından bir tanesi okuma yazma bilmiyor.
Sokağa çıkıp biraz halkın nabzını yokladığımızda ise kitap okunmamasının nedenlerinin çoğunlukla, küçük yaşlarda bir okuma alışkanlığının edinilmemiş olması, zamanın büyük bir çoğunluğunun sosyal paylaşım siteleri ve televizyon seyredilmeye ayrılması ve hedeflenen eğitim düzeyinin çok daha altında bir eğitim kapasitesine sahip olunmasının başlıca nedenler olduğu anlaşılıyor.
Kitap okunmamasına bulunan başlıca bahaneler ise yeterli zamanın olmayışı, okumanın sevilmemesi ve yeterince özendirilmemesiyle birlikte kitaplara ulaşmakta çekilen ekonomik zorluklar.
TUIK verilerine göre, 2013 yılında yayınlanan 42.655 adet kitabın yanısıra, 4.293 adet e-kitap yayınlandı.
Günden güne sayıları çoğalan kütüphaneler okumak, yeni bilgilere ulaşıp, araştırmak isteyen kesimin kitaplara ulaşmasındaki zorlukları büyük ölçüde yok ediyor.
Küçük yaşlardan itibaren okuma alışkanlığı edinmiş olan bu kesim, yeni düşünce ve fikirlerle toplumun aydın geleceğini inşa ediyorlar. Sorgulayan, doğruya ulaşmaya çalışan genç insanlar yarınlarımızın temelini atıyorlar.
Yatmadan önce çocuklara okunacak bir iki sayfa bile ileride çocuğun daha çok okuma isteğini alevlendirecek bir kıvılcım haline geliyor.
Çok nüfusa sahip büyük sitelerde oluşturulacak kütüphaneler, sahafların çoğaltılarak eski kitapların yeniden değerlendirilmesi, okunmuş tozlu raflarda kalan kitapların gün ışığına çıkarılarak eş dost ve yakınlarla paylaşılması okuma alışkanlığını geliştirecek başlıca uygulamalar olabilir.
https://twitter.com/SeboMode