EN RİSKLİ ÜLKEYMİŞİZ!

Kim mi diyor? Yabancı uzmanlar.
Nerede mi diyor? 16 büyük varlık yönetim şirketinin katıldığı toplantıda.
Ne zaman mı diyor? Geçen hafta.
Nasıl mı diyor? Şöyle diyor; ABD, Japonya, İsviçre, İngiltere, İskoçya, Fransa İtalya’dan oluşan bu ülkeler; Türkiye’nin ekonomik görünümüne en düşük notu vererek, yaptıkları açıklamada, ülkemizi yatırımda en riskli ülke olarak değerlendiriyor.
Biz ne diyoruz? “Konuşup dursunlar onlar zaten parayla konuşuyor, para verip sustururuz! Ya da para verip sözlerini değiştirtiriz!”

Şimdi b u acıklı mı acıklı tablo karşısında insan sormadan edemiyor; gelişmiş batının saflarında yer almak için niye adım atmıyor, ille de rotayı Arap ülkelerine çeviriyoruz? Panik yapanlara tatlı tatlı müsekkin veriyoruz, bir zamanlar iyi kötü herkese yetecek kadar işi aşı olan memleketimizi gittikçe karanlıklara niçin gömüyoruz? Topluma karşı duyarlı, eşit, nazik, zarif, saygılı davranmak varken ve tüm bunları yapmak yöneticilerin asli görevi iken niye ortalığı karıştırıp, moralleri bozuyoruz.

Niye son yıllarda toplum gözyaşlarını içine akıtarak değişen bir şey olmadığını, olmayacağını, olamayacağını öğrene öğrene ömrünü çürüttü!  Neden son yıllarda keyifle söz edeceğimiz hiçbir şey kalmadı, ya da bırakmadınız?

16 Nisan’a kitlendiğimiz bugünlerde umarım ve dilerim kediler erken mesaiye başlamaz! Elektrik kesintileri yine ve yeniden devreye sokulmaz! Şahsa değil, Türkiye’ye evet diyenler yanılmaz! Yine umarım ve dilerim; 2017 Türkiyesi’ne hiç yakışmayan görüntüler, aklın alamayacağı davranışlar, güç çılgınlığına uğrayanların kontrolsüz sözleri, korku sarmalı ve kaba kuvvetin hâkim olduğu toplum rahatlar ve nefes alır. Eşi benzeri görülmemiş bir süreç yaşayan (yaşatılan mı demeliydim?) ülkemiz batının güle oynaya yaptığı referanduma; savaş tamtamları eşliğinde, tehditlerin gölgesinde gitmez.

Genel tabloya ilişkin bilgilendirme ve değerlendirmeler şimdilik bu kadar! Karşımızda çok büyük bir dönemeç var. Bu konuyu daha çok yazacağız, çizeceğiz, tartışacağız.

Korku senaryosundan ve yılgı sergisinden biraz uzaklaşıp, bir başka dala atlayalım.

Ülkemize artık batıdan değil de doğudan özelikle de Irak, Suriye, Azerbaycan, Gürcistan, Kenya, Kazakistan’dan gelenler artmış. Onlar da daha çok sağlık turizmi için, saç ektirme, burun ameliyatı, kanser tedavisi, kök hücre, obezite cerrahisi vb dalları bizde daha ucuz olduğu için geliyorlarmış. Dikensiz gül bahçesine özlem duyduğumuz bugünlerde bu da bir şey deyip geçelim.

Evet, dünya pek şaşılası bir yer oldu ama biz daha da şaşılası ve şaşırtan bir yere dönüştük. Örneğin eskiden; Anadolu’da erkekler, kadınlar, gençler, çocuklar için; “pamuğa gitti, tütüne gitti, Çukurova’ya çalışmaya gitti” derlerdi. Şimdi Sudan’da 99 yıllığına yer kiralayıp tarıma başladık ya! Artık hane halkı Sudan’a, “ekine gitti, çapaya gitti, pamuğa gitti mi” diyeceğiz? Politik direnç ve birikime her zamankinden daha çok gereksinim duyduğumuzu bilerek ve görerek, anlam vermekte ve anlamakta çok zorlandığım için size sorayım dedim…
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87