Gündem:
1915 YALANLARI: 'AKP BU AMAÇLA İKTİDAR YAPILMADI mı?'
1915 YALANLARI: 'AKP BU AMAÇLA İKTİDAR YAPILMADI mı?'


Usta Gazeteci, Araştırmacı ve Yazar Soner Yalçın, ODA TV ve Sözcü Gazetesinde 22-23 ve 24 Nisan 2015 tarihlerinde 3 günlük bir seri olarak sözde Ermeni Soykırımı hakkında son derece aydınlatıcı, düşündürücü ve tarihi bilgiler ile zenginleştirilmiş makaleler yayımladı. 


Biz de siz değerli okurlarımız için bu yazıları birleştirdik... 

İşte Soner Yalçın'ın yazıları; 

***22 Nisan 2015

BAŞKASININ KAFASIYLA DÜŞÜNENLERE YANIT


Tarih: 30 Ekim 1914
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na katıldı.

Tarih: 6 Ocak 1915
Osmanlı’nın Sarıkamış Harekatı başarısızlıkla sonuçlandı. Rus Ordusu Anadolu’ya yürümeye başladı. Ermeni gönüllü tümenleri Rus kuvvetlerinin başarısında önemli etken oldu.

Tarih: 3 Şubat 1915
Osmanlı’nın Süveyş Kanalı ve Mısır’ı ele geçirmek için yaptığı Birinci Kanal Harekatı 15 Şubat’ta başarısızlıkla sonuçlandı. Cephe gerisindeki Ermeni komitecilerin saldırıları arttı.

Tarih: 19 Şubat 1915
Müttefikler, Rusya ve Ermenilere yardım için Çanakkale Boğazı‘nı geçmek amacıyla önce deniz ardından kara harekatına başladı. Bab-ı Ali, İstanbul’un boşaltılması için hazırlıklar yaptı.

Tarih: 27 Şubat 1915
Osmanlı Ordusu Başkomutanlığı askeri birliklere gönderdiği talimatla; Ermenilerde yakalanan silah, bomba ve bir takım şifre belgelerinin bir ayaklanma hazırlığını gösterdiğini, bu sebeple ordudaki Ermeni askerlerinin silahlı hizmetlerde kullanılmaması, her yerde uyanık davranılarak gerekli tedbirlerin alınmasını, ancak Ermeniler içinde devlete sadakatle bağlı olanlara zarar verilmemesi emredildi.

Tarih: 12 Nisan 1915
Yüzbaşı Askeri Bey, Basra’yı geri almak amacıyla taarruza başladı ve alamayınca intihar etti.

Tarih: 18 Nisan 1915

Ermeniler Bitlis‘te ve bir gün sonra Van‘da isyana başladı. Ardından Muş, Erzurum, Zeytun’da ayaklandı ve katliamlara başladı…

Çanakkale geçilseydi

Ve… Kimi Ermenilerin her yıl dünyanın birçok ülkesinde “soykırım” olarak andığı tarih…

Tarih: 24 Nisan 1915
Osmanlı Dahiliye Nezareti 14 vilayet ile 10 mutasarrıflığa gönderdiği genelgede; Hınçak, Taşnak ve benzeri Ermeni komitelerinin kapatılması, belgelerine el konulması, liderleri ve zararlı faaliyetleri bilinen Ermenilerin gözaltına alınması ve bunlardan bulundukları yerlerde sakıncalı görülenlerin Ermeni olmayan yerlere gönderilmesi talimatı verdi.

Tarih: 30 Nisan 1915
Alman Büyükelçisi Hans Freiherr von Wangenheim, Almanya Başbakanı’na gönderdiği raporda şöyle dedi: “Birçok Ermeni ev ve kilisesinde patlayıcı maddeler, bombalar ve silah bulundu; (Padişah) V. Mehmet’in tahta çıkışının yıldönümü olan 27 Nisan günü Bab-ı Ali’ye ve bir kısım resmi binalara bombalı saldırılarda bulunacak olmaları nedeniyle, 24/25 Nisan gecesi ve ertesi günü akşamı İstanbul’daki Taşnak İhtilal Örgütü üyesi 500 kadar Ermeni tutuklandı; bu kişiler Anadolu’ya yollandı.”

İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe savaş sonrasında 20 ve 21 Mayıs 1919 tarihlerinde İstanbul’dan gönderdiği şifreli telgrafta tutuklanan Ermenilerin “Müttefik ordularına hizmet eden Ermeni gönüllüler ve Müslüman katliamı sorumluları” olduğunu bildirdi.
Mısır’daki İngiliz Askeri Ofisi’ne göre sayı, 1800 idi.
Fransa Dışişleri Bakanlığı’na göre sayı, 2500 idi.

Gerçek neydi?

O tarihte İstanbul’da ikamet eden 77 bin 735 Ermeni’den sadece 235 kişi tutuklandı; ve bunların İstanbul’da bulunması tehlikeli bulunan 155’i Çankırı’ya ve 70’i Ankara/Ayaş’a tehcir edildi. (Aslında sayı, 356’sı Taşnak, 173’ü Hıncak, 72’si Ramgavar ve 9’u farklı Ermeni örgüt mensubu 610 kişi idi; çoğu adreslerinde bulunamadı; 44‘ünün yurtdışına çıktığı tespit edilebildi.)

Yapılan aramalarda şunlar bulundu:

19 adet mavzer, 74 adet martin, 111 adet vincester, 96 adet maniher, 78 adet gıra, 358 adet filovir tüfekleri ile 3591 adet tabanca ve 45 bin 221 tabanca mermisi vb.

Amaçları belliydi; Çanakkale geçilseydi isyana başlayacaklardı…

Paris’e heykeli dikildi

Tarih: 8 Mayıs 1915
Çankırı’ya gönderilen; Vahram Torkumyan, Agop Nargileciyan, Karabet Keropoyan, Zare Bardizbanyan, Pozant Keçiyan, Pervant Tolayan, Rafael Karagözyan, Diran Kelekyan ve Vartabet Komidas’ın serbest bırakılarak İstanbul’a döndü. (Varabet Komidas, tedavi amacıyla Viyana’ya gitmek için 30 Ağustos 1917’de Dahiliye Nezareti’nden izin aldı. Türkiye’ye dönmedi. Çankırı’da 13 gün kalan Komides’in Paris’e heykeli dikildi!)

Daha sonra ki günlerde; Hayık Hocasaryan, Agop Beğleryan, Vartanes Papasyan, Serkis Cevahiryan, Kirkor Celalyan, Bağban Bardizbanyan, Apik Canbaz, Vahan Altunyan, Ohannes Terlemezyan, Bedros Mamukyan, Mıgırdiç İstepniyan, Leon Kigorkyan, Serkis Şahinyan, Ohannes Hanisyan, Artin Bogasyan, Akrik Keresticiyan, Zara Mumcuyan gibi 35 kişi serbest bırakıldı.

Hayik Tiryakiyan, Azadamard gazetesi sahibiyle aynı adı taşıdığı için; Doktor Allahverdiyan ise oğlu yerine yanlışlıkla tutuklandıkları anlaşılınca serbest bırakıldılar.

Tek kıstas vardı; suçlu mu suçsuz mu? Yargılanmaları çeşitli mahkemelerde sürüyordu: suçsuz kalan bırakılıyordu. Örneğin, Andon Panosyan İstanbul’a dönmek için verdiği af dilekçesi kabul edilmedi.

Arşak Diradoryan da dönemedi ama muhtaç olduğunu beyan etmesi üzerine yevmiye verildi.
İstanbul dışında da aramalar ve tutuklamalar yapıldı.

Örneğin İzmir’de 16 kişi tutuklanarak Divan-ı Harbe verildi. Avukat Parsih Gülbankyan tarafından satın alınıp Taşnak kulübü olarak kullanılan binada 10 gaz tenekesi içinde 180 kilo dinamit bulundu!

Aydın vilayetinde toplamda 250, Samsun’da 32, Kayseri’de 30, Urfa’da 12, Diyarbakır’da 120, Antep’te 19, Elazığ’da 14 kişi tutuklandı.

Düşününüz ki… Sivas’ta; 15 bin Ermeni Rus Ordusu’na katılmıştı. Bir o kadar kişi de silahlandırıldığı iddia ediliyordu. Aramalarda 472 adet tüfek,752 tabanca, 44 dinamit, 38 bomba, 13 teneke barut, 6359 cephane bulundu. Böylesine bir savaş atmosferinde 53 bin 675 Sivaslı Ermeni‘den 20 kişi tutuklandı.

İşte buna “soykırım günü” diyorlar…

***23 Nisan 205

CİNNET YILLARI

Acılar, karşılaştırılamaz; yarıştırılamaz…
Ama…
Gelin görün ki…
Sürekli abartılı istatistik rakamları vererek büyük bir acı, “soykırım” yalanıyla kabul ettirilmeye çalışılıyor.
Madem öyle, biz de rakamlara bakalım!

Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu…

- Ermeni Patrikhanesi‘ne göre, 2.5 milyon idi.
- Lozan Konferansı’ndaki Ermeni heyetine göre, 2.2 milyon idi.
- Fransız “Sarı Kitabı”na göre, 1.5 milyon idi.
- İngiliz Yıllığı’na göre, 1 milyon 56 bin idi.
- Osmanlı resmi belgelerine göre ise…
1893 nüfus sayımına göre, 1 milyon bin 465 idi.
1906 nüfus sayımına göre, 1 milyon 120 bin 748 idi.
1914 nüfus sayımına göre, 1 milyon 122 bin 850 idi.

Peki…

27 Mayıs 1915’te kabul edilen ve 1 Haziran 1915 tarihi itibariyle yürürlüğe giren “Tehcir Kanunu” ile sevk edilen Ermeni nüfusu ne kadardı?

İngiliz Savaş Propaganda Bürosu (Wellington House) çalışanı Arnold Toynbee editörlüğündeki “Mavi Kitap”a göre, 1 milyon ile 1 milyon 200 bin Ermeni arasındaydı! Bunlardan 600 bini hayatını kaybetmişti!

ABD resmi kaynaklarına göre tehcir rakamı 486 bin kişiydi.
Osmanlı kayıtlarına göre ise tehcir edilenler 428 bin 758 kişi…

Ermeni hemşehrim

Öyle abartıyorlar ki…
Sanırsınız Anadolu vilayetlerindeki tüm Ermeniler tehcire tabi tutuldu!
Oysa…
Adana‘da 14 bin Ermeni tehcire gönderilirken 16 bin Ermeni yerinde kaldı.
Harput‘ta 51 bin Ermeni tehcire gönderilirken 4 bin Ermeni yerinde kaldı.
Sivas’ta 136 bin 84 Ermeni tehcire gönderilirken 6 bin 55 Ermeni yerinde kaldı.
Afyon‘da 5 bin 769 Ermeni tehcire gönderilirken 2 bin 222 Ermeni yerinde kaldı.
Maraş‘ta hiç tehcir olmadı, 8 bin 845 Ermeni yerinde kaldı.
Benim memleketim Çorum‘da ise bin 231 Ermeni nüfusun hepsi tehcir edildi. (Hemşehrim Vahram Dadrian, tehcirde 15 yaşındaydı; kapağına ailesinin fotoğrafını koyduğu, tehcir günlüğü “To the Desert“ kitabı 1945’de ABD’de basıldı. Maddi hataların bulunduğu kitap Ermeni Diasporası’nın başucu eseri oldu!)
Katolik ve Protestan Ermeniler arasında tehcir edilen hemen hemen hiç yoktu.
Bu arada… Diaspora tehcir için “deportaion” yani “yurt dışına çıkarma” diyor ki, Suriye o tarihte Osmanlı toprağı idi!
Peki… Tehcir sırasında ne kadar Ermeni vatandaşımız can verdi?
Sorunun yanıtı için tehcire gönderilenler ile iskan bölgelerine ulaşan nüfus arasında farkı bilmeniz yeterlidir:
Tehcir edilenlerden 56 bin 610 Ermeni iskan bölgesine ulaşamadı.

Bunlardan…
500 Ermeni, Erzurum-Erzincan yolunda;
2 bin Ermeni, Mardin yolunda;
5 binden fazla Ermeni, Dersim bölgesinde öldürüldü.
Katledilenlerin toplam sayısı 9-10 bin idi.
Tifo, dizanteri gibi hastalıklardan 25 bin ile 30 bin arasında Ermeni öldü.
Diğerleri kayıptı; yurt dışına kaçtıkları tahmin ediliyor.
Yok, “1 milyon Ermeni öldürüldü”; yok “1.5 milyon Ermeni öldürüldü” deniliyor!
Batı kaynakları sadece anılara dayanıyor; Osmanlı ise isim isim tuttuğu kayıtlara…
Hemşehrim Vahram Dadrian‘ın bulunduğu Ermeni kafilesi; Çorum, Yozgat, Boğazlıyan, Kayseri, Niğde, Ulukışla, Tarsus, Adana, Hamidiye ve Hasanbeyli yoluyla Halep’e ulaştı. Dadrian ailesi, Hama, Humus, Şam yoluyla Arapların da yaşadığı Jeresh adlı Çerkez köyüne giderek üç yıl kaldı. Savaşın bitmesiyle Kudüs, Hayfa, Beyrut, İskenderun, Mersin, Larnaka, Antalya, Rodos, İzmir deniz yoluyla İstanbul‘a döndüler. Sonra ABD’ye gittiler.
Evet 18 Aralık 1918’deki kararname ile Ermenilerin evlerine dönebileceği açıklandı. Kimi döndü, kimi Avrupa, Amerika, Asya ülkelerine gitti…

Ermeni isimleri

Ermeniler ile Türkler arasında 1071 Malazgirt Savaşı‘yla ilişkiler kuruldu. Ermenileri Bizans zulmünden Türkler kurtardı. Melihşah, Ermeni kralı Kivrike’nin kızıyla evlendi.

Bu Ermeni isimlerine de yansıdı.

Tanzimat’tan sonra yapılan bir çalışmada Ermeniler arasında Melikşah, Gökçe, Kutluşah, Arslanşah, Emirşah, Eymür, Murat, Budak, Hüdaverdi, Tatar, Hızırşah, Orhan, Cihanşah, Atabek, Edip, Fethullah, Kiçibeğ, İsfendiyar gibi yaygın kullanılan isimler vardı.
19’uncu yüzyılın sonlarına doğru Ermeni bebeklerine, “Vrej” (Öç al); “Azad” (özgür); “Armenouhie” (Ermeni); “Vrej houie” (hınç al); “Berdjouhie” (muhteşem) gibi etnik kökene vurgu yapan isimler verilmeye başlandı!

Her şey birkaç yılda değişiverdi…

Oysa… 1826 Yunan isyanından sonra Osmanlı, “millet-i sadıka” dediği Ermenileri Rumlardan boşalttığı devletin önemli koltuklarına oturttu.

19’uncu yüzyılda…

22 Ermeni nazır/bakan yapıldı…
29 Ermeni bürokraside en üst rütbe paşalığa yükseltildi…
33 Ermeni milletvekili oldu…
7 Ermeni büyükelçi, 11 Ermeni konsolos olarak Osmanlı’yı temsil etti. Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı kadrolarında 100’ü aşkın üst düzey Ermeni memur vardı. Yüzyılın sonunda Sayıştay’dan Darphane’ye, Danıştay’dan PTT’ye kadar devletin önemli merkezlere Ermenilere emanet edildi.

Sonra ne oldu?

Yunan, Sırp, Bulgar, Arnavut, Arap gibi Ermeni de Rus ve İngiliz kışkırtmaları sonucu Osmanlı’dan kopmak istedi.
Sonuçta…
8 milyon 856 bin 315 kişinin öldüğü,
21 milyon 219 bin 452 kişinin yaralandığı,
7 milyon 750 bin 945 kişinin kayıp ve esir olduğu,
Ve insanoğlunun o güne kadar hiç görmediği, topyekün cinnet geçirilen o yıllarda sadece Ermeniler değil herkes acı çekti…

***24 Nisan 2015


HAY DAT

Adı, Bernard Lewis…
Bugün 99 yaşında ve hiç kuşkusuz Ortadoğu ve İslam tarihi konusunda yaşayan en önemli İngiliz tarihçilerden biri… Yaşadığı yüzyılın tanığı bir tarihçi…
Otobiyografik çalışması olan “Tarih Notları/Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları” (Arkadaş Yayınevi) kitabı geçen yıl çıktı.
Unutmuşum…

Tarih: 18 Kasım 1993
Bernard Lewis, Fransız Le Monde gazetesine “Türkler, Ermeni soykırımı yapmamıştır” dedi. “Ermenilere doğrudan yönelik bir kin duygusu oluşturma ya da Avrupa’daki Yahudi düşmanlığı ile mukayese edilebilecek ‘iblisleştirme’ kampanyası olmamıştır. Ermeni tehciri tüm ülkeyi içine almamıştır. Türkler, -kendilerine yapılana oranla nispetsiz de olsa- Ermenilere karşı durup dururken eylem yapmamıştır. Bununla birlikte Osmanlı Hükümeti’nin Ermeni milletini toptan yok etmeyi amaçlayan bir kararının ya da planının varlığına ilişkin ciddi hiçbir delil veya belge mevcut değildir.”

Bernard Lewis ve Le Monde hakkında, “özgürlüğün mabeti” Fransa’da ikisi ceza, ikisi de kamu davası olmak üzere dört dava açıldı!
Mahkeme, üç suçlamayı düşürdü. Ancak Lewis hakkındaki kamu davasını kabul etti. Ve mahkeme bakın ne dedi: “Bilim adamının, ifade özgürlüğünü kullanırken tanıkları veya toplumda oluşmuş kanaatleri nazarı itibara alma zorunluluğu vardır!” Yuh artık!
Bu nedenle… Fransa’da yayınlanan Quid Ansiklopedisi, “soykırım” konusunda Türk tarafınınn görüşünü de yazdığı için mahkum ettirildi!

Tarihçi Lewis karar üzerine şöyle diyecekti:

“Bütün bir ulusu soykırım yapmakla suçlayarak ya da Ermeni gerillalar tarafından Türk, Kürt ve diğer Müslüman köylülerin katledilmesini inkar ederek veya onaylayarak, Türklerin duygularını incitmeyle ilgili bir sınırlama yoktu.“
Lewis’i yargılayan hukuk Ermeni katili affetti…

Vali-katil dayanışması

1972 yılı Ekim ayı başı…
Türkiye’nin Los Angeles Konsolosluğu‘na gelen ve İran asıllı olduğunu, adının “Gourg Yaniki” olduğunu söyleyen bir Amerikan vatandaşı, elinde Osmanlı sarayından kaçırılmış tarihi bir tablo ile imzalı bir hatıra banknot bulunduğunu belirterek, bunları Türkiye’ye bağışlamak istediğini söyledi.

Başkonsolos Mehmet Baydar Ankara ile yazışmalar yaptı. Ankara bağışı kabul etti.

Tarih: 27 Ocak 1973
Başkonsolos Mehmet Baydar, yardımcısı Bahadır Demir‘i de yanına alarak Santa Barbara şehri Biltmore Oteli‘ne gitti. 34 nolu odada “Gourg Yaniki” ile buluşup emanetleri alacaklardı.

Baydar ve Demir odaya girdikleri anda kurşunlara hedef oldu.

“Gourg Yaniki”nin gerçek adı, Gourgen Mıgırdiç Yanıkyan idi. Aslen Rus vatandaşıydı. “1915’in intikamı için cinayeti işledim” dedi.
Aslında suikast “geliyorum” demişti:

24 Nisan 1972‘de bir grup Ermeni Türk Konsolosluğu’na saldırmış, kimi çalışanları tartaklamıştı.
29 Ekim 1972‘de Mevlana ekibinin Los Angeles temsili, Ermenilerin “bombalarız” tehdidiyle yapılamamıştı.
4 Kasım 1972‘de Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Belair Hotel’de düzenlenen balo Ermenilerin saldırısına uğramıştı.
Hava gergindi ve ardından suikast geldi; iki diplomatımız şehit edildi.
Katil Yanıkyan ömür boyu hapse mahkum edildi.

Bitmedi…
Adı, George Dökmeciyan…
Anadolu Ermenisi idi. Annesi Erzurumlu, babası Gaziantepli idi. 1900’lı yılların başında ABD’ye göçmüşlerdi.
Dökmeciyan California Valisi seçildiğinde ilk icraatlarından biri “soykırımı”, okulların müfredatına sokmak oldu.
Los Angeles’taki Yahudi “Soykırım Müzesi”ne valilik bütçesinden 5 milyon dolar bağışlayarak “Ermeni soykırımın” da müzede yer almasını sağladı!

Ve… Vali Dökmeciyan, “serbest bırakılırsam yine aynısını yaparım” diyen Türk konsoloslarının katili Yanıkyan’ı affedip cezaevinden çıkardı!..
Hukuk mu dediniz; adalet mi dediniz; geçiniz…
Varsa yoksa “soykırım” dayanışması…

Dört T planı

“Hay Dat” nedir, hiç duydunuz mu?
“Megali İdea” gibi…
“Siyonizm” gibi…
Diaspora Ermenilerinin “büyük ülkü”südür…

“Hay Dat” idealini hayata geçirmek için Diaspora’nın “Dört T” planı vardır:

1) Tanıtma; Ermenilere “soykırım” yapıldığı propagandasının yürütülmesidir. Ermeni teröristler, Türk diplomatlarını, eşlerini, çocuklarını öldürerek “sorunu” dünya kamuoyu önüne getirdiler.

2) Tanınma; “Soykırım” kampanyalarıyla dünya kamuoyu ve parlamentoları ikna etmek ve özellikle de Türkiye’nin “soykırımı” resmen kabul etmesini sağlamaktır. Son dönemdeki Türkiye’deki faaliyetlerin amacı budur. TBMM’ye “soykırımı” kabul eden milletvekillerini sokma gayreti bu nedenledir. Selahattin Demirtaş’ın -tarihi gerçeklere aykırı olduğunu bilmesine rağmen sırf Türk düşmanlığı nedeniyle- “soykırımı” tanıması bu yüzdendir. Sonra, sıra üçüncü maddeye gelecektir:

3) Tazminat; “Soykırıma” uğramış Ermeni mirasçılarına para ödenmesidir. Tazminat olarak, 104 milyar 544 milyon 260 bin 400 dolar istiyorlar!

4) Toprak; “İşgal altındaki topraklarının” iadesidir.
İşte bu nedenle…

Siz ne derseniz deyin….
Siz ne yazarsanız yazın…
Sadece kendi yalanlarına inanılmasını istiyorlar.

Bu nedenle… Hiçbir bilimsel tartışma davetini kabul etmiyorlar. “Türkiye ile Ermenistan tarihçileri komisyon kursun; Türk, Rus, İngiliz, Alman, Fransız, Ermeni, Alman arşivlerinde çalışmalar yapsınlar” derseniz hemen reddederler.

Yetmez:

ABD üniversitelerindeki 69 tarihçi bildiri yayınlayarak, “Türkler soykırım yapmamıştır” deyince bilim adamlarını tehdit ederler. Prof. Dr. Standford Shaw‘ı ailesiyle Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakırlar.

Ermeni tarihçi L.Marashlıyan’a asistanıyla birlikte, Ankara’daki uluslararası “Türk Tarihi” konferansına katılması üzerine yapmadıklarını bırakmazlar. “Soykırım” kitabı yazarak kurtuldu adamcağız.

Evet… Amaçları sadece bu dört aşamalı planı hayata geçirmektir…
Türkiye ise tüm bu olup biteni sadece seyretmektedir.
AKP bu amaçla iktidar yapılmadı mı?


ODA TV
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Özkan Özkök 9 yıl önce

İnsanlar fikirlerine uymadiğinda neden 40 yıllık savunduğu insanı doneklikle itham eder degilmi Bektaş abi...

Misafir Avatar
Emin Gursoy 9 yıl önce

yapmsi oldugunuz analizi nasil akp nin bu amacla iktidar yapildigina baglayamadim, mazur gorunuz. kontrolsuz ofkeniz iyi niyetli caba ile yapmis oldugunuz calismalara da golge dusuruyor.

Misafir Avatar
tugba 9 yıl önce

Aynen katiliyorum

-Beğenmedim(0)
Misafir Avatar
Ayla Onursal 9 yıl önce

Türkiye ve Rus Arsivlerinde ve diğer ülkelerin arsivlerinde tarihi belgeler olmasına rağmen ve o zamanların tanığı Tarihcilerin gerçekleri tüm ciplakligi ile belgelere dayandiran açıklamaları olmasına rağmen yani Türkiye nin eli her bakımdan güçlü olmasına rağmen şimdiye kadar yeterince savunma yapmamış sadece olanlari karsidan seyretmistir durum böyle olunca karşı taraf daha fazla saldirma cesareti bulmuştur. Türkiye nin olayların üzerine gitmemesi Onlara bu cesareti vermektedir. Oysa elimizdeki ve yabancı ülkelerin arsivlerini açarak ve açılması hususunda baskı yaparak Türk Milletinin topyekûn savunmaya geçmesi belgeleri ortaya çıkararak savunmaya geçmesi ve karşı tarafın iddialarını curutmesi ile Onlar da geri adım atmak zorunda kalacaklardır. Bu konuda Doğu Perinçek, Devletin atması gereken adımı tek başına atmış ve başarılı da olmuştur. Rus arsivlerinden de elde ettiği belgelerle elini kuvvetlendirerek Avrupa Insan Hakları Mahkemesinde Türkiye lehine karar çıkmasına vesile olmuştur. Türkiye nin şimdiye kadar yapması gereken bu idi ama mücadele edeceği yerde sessiz kalarak, karşı taraf daha simarmis ve saldırgan tutumunu artırmıştır. Bu nedenle Doğu Perincek'e teşekkür borçluyuz.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

DAYAKÇI İMAM SERBEST BIRAKILDI
Ağrı'nın Diyadin ilçesinde, Kuran kursunda çocuğa şiddet uyguladığı için gözaltına alınan din...

Haberi Oku