Gündem:
BALBAY'DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR
BALBAY'DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

Ergenekon davası kapsamında beş yıla yaklaşan tutukluluğunun ardından Anayasa Mahkemesi kararıyla 9 Aralık 2013 tarihinde özgürlüğüne kavuşan CHP İzmir Milletvekili, gazeteci Mustafa Balbay’la geçmişte yaşadıkları ışığında bugünkü operasyonu konuştuk,

AKP-cemaat kavgası, 2 Temmuz’da Emniyet’te gerçekleştirilen operasyonla yeni bir aşamaya geldi.

Aralarında 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunda kilit roller üstlenmiş polislerin de bulunduğu isimlerin gözaltına alındığı, tutuklandığı operasyona ilişkin ayrıntılar geçmişteki Ergenekon, Balyoz, KCK davaları sürecinde yaşananların da yeniden konuşulmasına yol açtı.

Ergenekon davası kapsamında beş yıla yaklaşan tutukluluğunun ardından Anayasa Mahkemesi kararıyla 9 Aralık 2013 tarihinde özgürlüğüne kavuşan CHP İzmir Milletvekili, gazeteci Mustafa Balbay’la geçmişte yaşadıkları ışığında bugünkü operasyonu konuştuk.

AKP ve cemaatin geçmişte işbirliği içinde yaptıklarını anımsatarak bugün yaşananları “iç hesaplaşma” olarak değerlendiren Balbay, “Evet bugün operasyon yapılan kişiler geçmişte hukuksuzluk yapmış kişiler ama şu anda sürdürülen operasyon hukuksuz bir operasyon. Şu anda bu operasyonları yapan kişilerin de kendilerini çok güvende hissettiklerini sanmıyorum ben. Onlar da yakın gelecekte bir başka nedenle operasyonların hedefi olabilirler” diyor.

Balbay, sürece ve geçmişte yaşadıklarına ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

»Emniyet’te 2 Temmuz’da başlatılan operasyonla ilgili basına yansıyan görüntüler ve süreç geçmişteki Ergenekon, Balyoz, KCK davaları sürecine benzetiliyor. Sizin bu konudaki değerlendirmenizi öğrenebilir miyiz?

AKP ve cemaat arasındaki kriz 7 Şubat 2012 de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla su yüzüne çıktı. Biz o dönem tutukluyduk. Müthiş bir iç çatışmanın yaşandığı ancak dışarıya çok fazla hissetttirilmediği bir dönemdi o dönem. Tabii 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu ve 2 Temmuz’da o operasyonda kilit rol üstlenen polisleri de kapsayan operasyon... Yaşananlar sözcüğün tam anlamıyla bir iç hesaplaşma. Burada hukuk yok. Herhangi bir suç ya da suçluluları ortaya çıkarma yok.

»Süreç tanıdık geldi mi size?

Evet, özellikle iktidara yakın medyada yer alan haberleri okuduğumda bütün cümleler, bütün suçlamalar tanıdık geldi. 100’den fazla insan, 7 ayrı suç hepsi aynı torbaya konuluyor. Bu suçlardan birisine bakıyorsunuz çete, ötekine bakıyorsunuz telefonları dinleme, casusluk, evrakta sahtecilik. Bunların birinin ötekisiyle bağlantısı yok bir de bunun üzerine çete kurma. Emniyet’te Terörle Mücadele Dairesi bir terör örgütü kurmuş şu andaki iddiaya göre. Bütün bunlar Ergenekon, Balyoz KCK davalarının iddianamelerindeki suçlamaların aynısı.

AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE

»O dönem yaşadıklarınızdan yola çıkarak Emniyet’teki operasyona yönelik sorularla karşılaşıyorsunuzdur sanırım sıklıkla.

Evet, “kim haklı” sorularıyla karşılaştığımda biraz tekerlemevari olacak ama “Hak vermiyorum bir tekine al birini vur ötekine” diyorum. Bütün herşeyi geçmişte beraber yaptılar. AKP ve cemaat 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra bir anlamda iktidarda buluştu. AKP’nin elinde hazır kadrolar yoktu, cemaatin kadrolarını kullandı, cemaat o kadrolar aracılığıyla büyük bir güç edindi. Bir sonraki seçimden itibaren aralarında “kontenjan” tartışmaları başladı. İktidarı paylaşmaktan birbirini paylamaya geçişti bu. Bu çatışmadan doğan bir tablo ile karşı karşıyayız.

BELKİ MAŞA OLARAK KULLANDILAR

»AKP ve cemaat arasındaki iç çatışmanın uzantısı olarak karşılıklı suçlamaların ötesinde yargıya yansıyan bir süreç...

Maalesef bu süreçte hukuk bir silah, birbirini yok etme aracı olarak kullanılıyor. Biz bunu zamanında çok söyledik. Özel Yetkili Mahkemeler öylesine hukukun dışında uygulamalar yaptılar ki... Kanunları uygulamadılar, kendi kanunlarını yaptılar. O dönemde bizim gördüğümüz hava Ergenekon mahkemelerinde cemaatçi kadro daha baskındı. İktidarda ise  son dönemde bize de kulis bilgi olarak yansıyan “Biz de çok memnun değiliz ama hukuk da işliyor”  havası hakimdi. Çok üzerlerine almadan yapılanları onayladılar. Ama bir anlamda  belki de maşa olarak kullandılar, közden kestaneleri onlara aldırdılar. Ama bire bir iradenin başında AKP vardı aslında.

»O dönem operasyonların, soruşturmaların baş aktörlerinin bugün yaşananlarla ilgili tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir mağduriyetten söz ediyorlar genel olarak. Örneğin Zekeriya Öz, twitter aracılığıyla “İlhan Selçuk gözaltına alındığında Cumhurbaşkanı Gül Mustafa Balbay’ı arayıp üzüntülerine iletmişti, şimdi neden sessiz kalıyor” diyor. Zekeriya Öz önce, o davalarla ilgili aktif savcılık yaptığı dönemde Erdoğan’la kaç kez görüştüğünü açıklamalı. Makam aracının neden Başbakan’ın zırhlı aracı olduğunu açıklamalı. Bu kadar iç içeydiler. Şimdi birbirlerini paylamalarının nedeni iktidarı paylaşamamak. Onun ötesinde herhangi bir ideolojik zemin herhangi bir ilkesel tutum görmüyorum ben.

İDDİANAMEYİ POLİS YAZIYORDU

»Sizinle ilgili soruşturma sürecinde muhatap olduğunuz, şimdi Emniyet’teki operasyonun hedefi olan isimlerle ilgili söyleyecekleriniz vardır mutlaka.

Var tabii örneğin Ali  Fuat Yılmazer... Bizimle ilgili bütün belgelerin altında imzası var.  O imza gözümün önünde fotoğraf gibi. Ya da Mutlu Ekizoğlu... Bugün bu operasyonla karşı karşıya kalan isimler o dönem öylesine belgelere imza attılar ki. Örneğin savcılık sorgusu yapıldıktan sonra neyle suçlandığımı öğrenmek için bir kopyası alınan dijital verilerimi talep ettim. Savcı “olur verelim” dedi ama İstanbul Emniyeti karşı çıktı.

»Polis savcının talimatını yerine getirmiyordu yani.

O dönem polisler fiili olarak operasyonun savcılığını da yürütüyorlardı. O kadar ağır suçlar işlediler. Savcıyı bile dinlemiyorlardı. İddianamelerin savcılıkta değil Emniyet’te yazıldığını düşünüyorum. 2 Temmuz’daki operasyona gelince, kelepçeler, arkada bırakılan eşler, anneler onların gözyaşları, belirsizlikler, geceyarısndan sonra yapılan ev baskınları... İşin bu şeklini ben onaylamıyorum. “Biz yaşadık onlar da yaşasın” diyemiyorum. Bugün bu operasyonla gözaltına alınan, tutuklanan kişilerin yaptığı pek çok hukuksuzluk var ama onlar da hukuksuzlukla karşı karşıya kalmamalı.

İNANDIRICI OLAMAZLAR

»Erdoğan’ın, AKP’nin 17 Aralık’tan itibaren “paralel yapı” ile ilgili iddiaları var. İktidarın inisiyatifi dışında gelişmiş olması inandırıcı geliyor mu?

AKP’liler “Bunlar darbe yapacaktı, paralel yapı devletin pekçok noktasını ele geçirmişti oralardan temizliyoruz” iddiasında. Eğer gerçekten hukuka inanıyorlarsa, bugün suçladıkları kişilerin hukuk dışı davranışlarını gün ışığına çıkarmaları, geçmişteki kumpası, hukuksuz açılmış davaları masaya yatırmaları gerekli bunu yapmadan inandırıcı olamazlar. Cemaate gelince şimdi büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıya olduklarını söylüyorlar. Bugün cemaat medyasında yazıp çizenlere bir milletvekili, bir gazeteci, 5 yıl hapiste kalmış AYM’nin oybirliğiyle verdiği kararla tahliye edilmiş bir kişi olarak önerim, özeleştiri yapmaları. Geçmişteki haberciliklerini gözden  geçirmeleri. O dönem televizyon kanallarındaki haberlerde yer verdikleri suçlamaları, ses tonlarını unutamıyorum. Şunu da yaptıkları ortaya çıktı, bunu da yaptıkları ortaya çıktı! Savcıdan daha ileri iddianameler yazdılar haberleriyle. Bugün de iktidara yakın medyada “Bunlar darbe yapacaklardı, çete kurdular, casusluk yapacaklardı” gibi toplumun da artık deyim yerindeyse kustuğu suçlamalarla olanları anlatmak inandırıcı görünmüyor.

YASA DIŞI DİNLEMELER SÜRÜYOR

»Yasa dışı dinlemeler  geçmişteki davalarda en önemli deliller arasında yer alırken itiraz etmeyen Erdoğan ve AKP’nin bugünkü tavrıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Aslında dinlemelere karşı değiller. İşlerine gelen dinlemeler var işlerine gelmeyen dinlemeler var. Hani bir söz vardır, “iki kere iki kaç eder” diye sormuşlar, “satarken mi alırken mi” diye karşılık vermiş adam. Bunlar da aynen o durumda. Kendi işlerine yarayınca öyle, yaramayınca böyle. Şimdi herkes hukuk dışı dinlenmiş ve ve bu iktidar bunları önleme çabasında gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Meclis’te soru önergelerine de konu olan bir durum var ki 14 kapsamlı, gelişmiş dinleme cihazının nerede olduğu belli değil. Önce bunları açıklasınlar. Bir yandan TİB’i doğrudan Başbakan’a bağlıyorsunuz, kimlerin dinlendiğini kamuoyuyla paylaşmıyorsunuz, işinize gelmeyen yanını şu anda operasyon yaptığınız kişilere yükleyip “Bakın bunlar yasadışı dinlemeler yapmış” diyorsunuz. Ben şu anda da yasa dışı dinlemelerin devam ettiği düşüncesiydeyim. Olmadığına inandıramazlar beni.

TÜRKİYE BU İKİLİYE MAHKUM DEĞİL

»AKP ve cemaat arasındaki kavgada ipleri koparan 17-25 Aralık operasyonları yaşanmasıydı bugün gözaltına alınan, tutuklanan polisler “işlerini” yapmaya devam ederlerdi sanırım.

17 Aralık’a gelinceye kadar gerilim tırmanmıştı ancak arada gelip gidenlerle yumuşatma mesajları da veriliyordu. Aslında 17 Aralık’Tan önce “bunlar bir şekilde uzlaşır ve yola devam ederler” şeklinde bir algı vardı. Ama yolsuzluk operasyonuyla beraber AKP iktidarı geçmişteki uygulamalardan zarar görenlerin de desteğini alacağını düşünerek cemaati tasfiyeye yönelik bir operasyona girişti. Toplumda “AKP açık bilinen bir yapı ama cemaat gizli bir yapılanma” diye bir ayrıştırma da var. Ancak Türkiye bu ikiliye mahkum değil. Bu gidişe hukuk zemininde dur diyecek bir gelecek düşünüyorum öngörüyorum.

»Bu kavga nereye varır?

AKP yargıda oluşturduğu sistemin dışında medyada da kendisine uygun bir yapılanmayı gerekleştirdi. Geçmişte bizimle ilgili süreçte yapılan yayınların benzeri şimdi polise yönelik operasyonla ilgili yapılıyor. Şunu yapacaklarmış, bunu yapacaklarmış... Ergenekon, Balyoz ve KCK operasyonlarında ortak yayın yapanlar, şimdi ayrıştılar. Evet bugün operasyon yapılan kişiler geçmişte hukuksuzluk yapmış kişiler ama şu anda sürdürülen operasyon da hukuksuz bir operasyon. Ben aslında şu anda bu operasyonları yapan kişilerin de kendilerini çok güvende hissettiklerini sanmıyorum ben. Onlar da yakın gelecekte bir başka nedenle operasyonların hedefi olabilirler.

HUKUKUN DIŞINDA BİR GİDİŞ

»Geçmişteki suç ortaklığını itirafa kadar varır mı işin sonu?

Biz yargılanırken “şu anda  İstanbul Emniyeti’nin arşivinde bu hükümeti sarsacak dinleme kayıtları var” diye kulis bilgiler geliyordu kulağımıza. Şu anda o konuşulanların doğru olduğunu görüyoruz. Daha da vahimi şu anda her iki tarafın da birbirinin aleyhine kullanabileceği gizli tanıklar bile hazır. Gizli tanık uygulaması çok vahşi bir uygulama. Biz o mahkemelerde bunları yaşadık. Şimdi bunların  şu andaki operasyonun hedefinde olan kişiler için de uygulanacağı bir yargılama süreci başlayacak. Ben böyle bir yargılamaya karşıyım. Geçmişe sünger çekelim demiyorum ama bütün hukuksuzluklar ortaya çıksın diyorum. Hukuk rayından çıktıktan sora 3 santimi ile 3 metresi arasında bir fark olmaz. Şu an hukukun dışında bir gidiş var herkes önce hukuk istemeli. Bu sürecin bir tarafında olmanın sağlıksız olduğunu düşünüyorum.

»Milletvekili olmanızın ötesinde gazeteci kimliğinizle medyanın bu süreçteki tutumuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Cemaatin yayın organlarında herhangi bir özeleştiri görmüyorum. Sanki “cemaat bütün oyunlarını daha oynamadı” gibi bir yayın anlayışı hakim. Heybede daha çok turp var gibi görünüyor. Ben butün bu süreçten ülke için belki hayırlı bir sonuç çıkar diye düşünüyorum.

AKP cemaat için “her türlü yasa dışı dinlemeyi, darbe planını, çeteleşmeyi yapmış”, cemaat de AKP için “her türlü hırsızlığı, usulsüzlüğü yapmış” diyor. Bize de bu durumda “ikiniz de haklısınız” demek düşüyor.


BİRGÜN GAZETESİ
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

BURSALI, ERDOĞAN'dan ÖZÜR DİLEDİ
Monoca’da lüks yat kulübünde ıstakoz yiyip sosyal medyadan paylaşan ve AKP’de hedef tahtasına konan...

Haberi Oku