Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan bugün Parti’nin Genel Merkezi’nde gerçekleşen basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Korkmazcan, Cumhurbaşkanı’na örtülü ödenek ayırılmasına ilişkin gelen soruyu şöyle yanıtladı: 

“Örtülü ödenek parlamenter sistemlerde yürütme organının başına, yani Başbakan’a tanınan bir yetkidir. Bunun hangi amaçlarla kullanılacağı kanunlarla tarif edilmiştir. Ayrıca devletlerin geçmişten gelen teamülleri vardır. Bu denetimsiz bir şekilde değil, kendi iç denetimi ile yürütülen bir uygulamadır.

Cumhurbaşkanı Anayasa’ya göre yaptığı iş ve eylemlerden sorumsuz olduğuna göre ona böyle bir ödeneği kullanma yetkisi verilemez. Çünkü bu ödenekler önemli bir eylemin yerine getirilmesi için harcanıyor. İdarenin, gizli eylemleri sorumsuz bir makama verildiği zaman bunun hukukta yerini bulmak mümkün değil. Anayasa’mızın, hiçbir yetki, kaynağını Anayasa’dan bulmadan kullanılamaz hükmüne de aykırıdır.  

Esas olan bir de bu teklifin torba yasaya son anda eklenmiş olmasıdır. Hükümetin bundan bilgisi olmadığı iddiaları vardır. Ayrıca bu konu önemli bir sistem değişikliği getirdiğine göre daha önce kamuoyu önünde tartışılması gerekirdi. Birdenbire getirilmesi de Meclis’e en büyük darbedir. TBMM’yi saraydan yönetilen, sadece sarayın buyruklarını onaylayan bir merkez konumuna getirmiştir.”

BAŞBAKAN SUÇU ÖRTÜYOR

Korkmazcan son günlerde Bülent Arınç ve Melih Gökçek arasında yaşanan kavgada Başbakan’ın tutumunu da eleştirdi. Korkmazcan tartışmaya ilişkin şunları ekledi:

“Ortada yapılmış bir suç duyurusu vardır. Başbakan Yardımcısı tarafından Ankara Belediyesi’ndeki bir takım uygulamaların kanunsuz olduğu ve 100 civarında yolsuzluk dosyası bulunduğu iddia edilmiştir. Böyle bir iddianın işleme konulması konusunda en duyarlı davranması gereken kişi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’dır. Halbuki Başbakan, parti içi bir tartışmada itidal çağrısı yapan bir kişi konumuna getirmek suretiyle bunun üstünü örtmeye çalışmaktadır. Aslında bu, suçun örtülmesine Başbakan’ın katılımı şeklinde değerlendirilmelidir. Madem Başbakan bu kadar açık yapılmış bir suç duyurusunun yasal yollarla araştırılmasına fırsat vermiyor, o zaman muhalefetin yasama denetimi devreye girmelidir. Soru önergeleriyle muhalefetin harekete geçmesi lazımdı ama oradan da bir ses çıkmadı.

Sonuç itibarıyla şunu söyleyebiliriz. Demokratik parlamenter sistemin dışında bir ara rejim oluşturulmuştur. Buna son verilmesinin tek çaresi sandıkta 7 Haziran’da milletimizin ortaya koyacağı iradedir.”