Gündem:
YAZDIKLARININ BENDE ÇAĞRIŞTIRDIĞI DUYGULARLA UĞURLUYORUM!

YAZDIKLARININ BENDE ÇAĞRIŞTIRDIĞI DUYGULARLA UĞURLUYORUM!

İşte usta gazeteci ve yazar Ümit Zileli'nin Korkusuz Gazetesi'ndeki köşesinde bugün yayımlanan o çarpıcı yazısı;


ANA MUHALEFETE HİTLER AZ GELDİ!..

Çok işleri var besbelli...


Önce il kongreleri vardı; hani kim kimin üstüne çıkacak, hangisi diğerinin kirli çamaşırlarını ortalığa saçacak, kim diğerinin ağzını burnunu düzeltecek falan...


Şimdi sırada kurultay var; parti meclisine kim girecek, MYK’ya kim adam sokacak, kim genel başkan yardımcısı olacak, genel başkan yerini koruyacak mı, adaylar ne yapacak filan...


Ehh, hal böyle olunca, kafalarını kaldırıp, “Türkiye cenahında neler oluyor?” diye bakamıyorlar tabii!.. Ortalık yıkılıyor, Doğu ve Güneydoğu’da kan gövdeyi götürüyor, Irak’ta, Suriye’de iyice dışlanmışız, savaş tam tepemizde, Tanrı korusun felakete yuvarlanmamıza ramak kalmış, “Asgari ücret 1300 TL” havucu korkunç bir zam yağmuruna dönüşmüş...


-CHP’de tık yok!..


Pardon olmaz mı, “özgür bir anayasa” için, anayasayı dümdüz etmiş iktidar partisiyle pazarlık yapıyorlar, o kadar!.. Bütün dünyada ana muhalefet partileri, iktidarın alternatifi olarak bilinir, hükümete göz açtırmaz, nefesi ensesinden bir an olsun ayrılmaz... İktidarın bir yanlışı, bir gafı olduğunda acımasızca eleştirir, halka şikayet eder, halkı harekete geçirir...


-Bizimkisi ana muhalefete alternatif!..


Bakın orada iyi ama, hakkını yemeyelim, ilanihaye “ana muhalefet” görevini başarıyla yerine getiriyor!..


Daha geçen gün, kendi kendini “ülkenin başkanı” ilan eden, bu uğurda anayasayı paspas yapıp, delik deşik eden Cumhurbaşkanı sıfatlı kişinin Hitler rejimine atıfta bulunarak yaptığı açıklamaya, bu ülkenin aydınlarından, bilim insanlarından, hukukçularından sert tepkiler yükseldi. CHP’ye baktık, ne bir ses, ne bir nefes!..


Böyle bir şey, diyelim ki geçmişlerinde büyük acılar yaşamış olan Arjantin’de, Şili’de olsaydı başta ana muhalefet, ülkenin tüm muhalif güçleri ayağa kalkmış, yüz binleri alanlara toplamış haykırıyorlardı:


-Efendi, kendine gel, ne yani insanları stadyumlara mı dolduracaksın? kara gömlekli milislerinle insan avı mı düşlüyorsun? Senin bu söylediğine “başkanlık” değil, buz gibi diktatörlük derler, faşizm derler...


Mesela dedik tabii; sonuçta oralar uzaklarda iki ülke, burası Türkiye... Ne demişti Saray’daki kişi:


-Türk insanı çile çekmeye alışıktır!..


Eee, “majestelerinin iktidarı” ile “majestelerinin muhalefeti”nin al gülüm, ver gülüm görev eda ettikleri ülkelerin halkları demek ki böyle yönetilirmiş!..


NOT: MHP’den bahsetmeye dahi gerek görmediğim sanırım dikkatinizi çekmiştir!..

 


Sıra geldi NATO’ya!..

 


Biz, “Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nü istiyorlar” diye düşünüyorduk...


Eksik olmasınlar aydınlattılar; meğer yanılmışız, NATO askeri gücünün müdahalesini istiyorlarmış, malum onun içinde daha fazla ABD var!..


DEP eski milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Hatip Dicle açık  konuştu; hem de Türkiye’nin demokrasi güçlerine, tüm kesimlerine not düşmek, duyarlılık yaratmak istediğinin altını çizerek:


-Dokunulmazlıkları kaldırırlarsa 1994’teki gibi Türkiye’nin insan hakları sicili bozulur ve dış müdahaleye açık hale gelir. Türkiye bir NATO üyesidir. NATO’nun 5. Maddesinin A şıkkı çok konuşulur. Hiç konuşulmayan bir B şıkkı da var: eğer bir NATO devletinde bir iç savaş çıkar ve buna engel olamaz ise, NATO buna müdahale eder. Gelin sorunu aramızda çözelim...


Vay, vay, vay... Daha geçen gün PKK/HDP’nin özellikle Batı ülkelerinde “soykırım, katliam” propagandası yaptığını, Birleşmiş Milletleri göreve çağırdıklarını yazmıştım. Demek sıra NATO’ya geldi!..


Dünkü Özgür Gündem gazetesine bir göz atacak olursanız, terör örgütünün Batı’da propagandayı nasıl yürüttüğünü şıp diye kavrayabilirsiniz:


-Soykırım tehciri... Kürt halkı ve demokrasi güçleri acil seferberliğe geçmeli!..


PKK’nın şehir savaşlarından niçin vazgeçmediğini, tam tersine ortalığı ateşe vermek için tüm gücüyle niçin uğraştığını şimdi anladınız mı?!..

 


Bir hakkı teslim etmek

 


Aslında bahsetmeye bile değmezdi, ancak o denli yalan dolan işin içine karıştı ki, bir tavır koymak, hak teslimi yapmak farz oldu!..


-Bu ülkenin yüz akı insanlarından Türkan Saylan’ın ardından “Dinde, ölülerin ardından menfi konuşulmaz diye bir kural yoktur... Kel ölür, sırma saçlı olur ya, Saylan’da kıymete bindi” dedi...


-Gezi olaylarında gençler için hep o iki sözcüğü kullandı: orospular, pezevenkler...


-Soma katliamının ertesinde ilçeye gelen başbakanı protesto eden işçiyi tekmeleyen müşavire “tekmelerine sağlık Yusuf” dedi...


-Bu ülkenin yurtseverleri, kahramanları, gerçek aydınları aleyhine ipe sapa gelmeyen, iğrenç yazılar, iftiralar kaleme almayı hiç ihmal etmedi...


Örnek çok, binlerce... Ben de bu muhteremi bu yazdıklarının bende çağrıştırdığı duygularla uğurluyor ve son sözümü söylüyorum:


-Hakkımı asla helal etmiyorum...


Ümit Zileli
KORKUSUZ Gazetesi



Haber Habere
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Feridun Erman 8 yıl önce

yaşadığı süre içinde hiç sevmediğim insanlara bile hakkımı helal ettim ama bu herife hakkımı helal etmem olanaksız.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

KAYIP EKONOMİST OLAYINDA YENİ GELİŞME
Balıkesir'in Gönen ilçesinde, 17 Haziran 2023'te sabah yürüyüşü için evinden ayrıldıktan...

Haberi Oku