KADINLARI VURAN FETVAYI KİM VERDİ?..

Akla hemen şu geliyor; bu zavallıca ve de bağnaz saldırılar planlı mı?.. Bu iğrenç eylemler toplumun sindirilmesinde yavaş yavaş uygulamaya konulan bir kara stratejinin ürünü mü?..

Toplumda büyük tepki çeken zincirleme saldırıların ardında gerici merkezlerinin bir “fetva”sı mı var?..

Ya da en vahimi; birileri “Gezi” eylemleri sırasında yine kadın üzerinden uydurulan bir hikayenin intikamını mı almaya çalışıyor?.. İşte üzerinde en çok düşünülmesi gereken de belki o meşhur medya yalanı?..

Evet, konu kadınlar olunca, zavallıca taarruzlar nereden ve ne için gelirse gelsin iğrençtir, alçakçadır...

Ve de bu rezilce saldırıların sayısı artarsa, belli ki olay iyice kontrolden çıkacak ve hiç de hoş olmayan bir mecraya yönelecek ki, bundan toplumun her kesimi büyük zarar görecek!..

Sıralayacağımız utanç verici olaylar Türkiye’nin nerelere sürüklendiğini göstermesi açısından gerçekten şaşırtıcıdır;

İstanbul’da geçen aylarda, genç bir hemşire kıyafetinden dolayı belediye otobüsünde tekmeli saldırıya uğramadı mı?.. Ne yazık ki kimsenin müdahale bile etmediği saldırgan önce serbest bırakılıp daha sonra tutuklanmadı mı?.. Ve de “hasta” olduğunu iddia eden maganda sonra yeniden salıverilmedi mi?..

Ve geçen hafta İstanbul’da, metroda bekleyen televizyon sunucusu bir kadın, bağnaz bir kafa tarafından yine kıyafetinden dolayı tekmelenmedi mi?.. Saldırgan ortadan kaybolmadı mı?..

HAMİLE KADINA DAYAK!..

Manisa’nın Salihli ilçesinde önceki gün meydana gelen saldırı ise kadını hedef alan vakalar içinde belki de en vahimi, en utanç vericisi?.. Bakınız İhlas Haber Ajansı olayı nasıl yansıtmış;

“Ergenekon mahallesinde yaşayan hamile ve bir çocuk annesi 32 yaşındaki Ebru Tireli, evinin yakınında bulunan bir parkta spor yaparken saldırıya uğradı. Bir otomobilden inen şahsın ‘Bir daha burada yürüyüp, spor yapmayacaksın’ dedikten sonra ayakkabısını çıkararak genç kadının yüzüne vurmaya başladığı iddia edildi.”

Habere göre, saldırı sırasında başını kaldırıma çarpan Ebru Tireli olayı şöyle anlattı:

“Hamileyim ne olur vurma diyerek yalvardım, gözü dönmüş bir şekilde bana vurmaya devam etti. Yere düştüm, başımı kaldırıma vurdum, bu kez üzerime çıkıp, yüzüme vurmaya devam başladı... Hem küfür ediyor hem de vuruyordu. Sonra birden beni bırakıp kaçtı. Bir an için bebeğimi kaybettiğimi düşündüm. Kendime gelir gelmez eşimi aradım, büyük bir şok içerisinde hastaneye geldik. Tek tesellimiz çocuğumuzun iyi olması...”

Bu dehşet verici vakalar şimdilik medyaya yansıyanlar... Peki, son yıllarda basına yansımayan, insanların paylaşmaktan kaçındığı benzer kaç vaka yaşandı bu ülkede?..

Kaç kadın sokaklarda, ulaşım araçlarında, parklarda ya da meydanlarda, hem de tepkisiz toplumun suskun bireylerinin gözleri önünde “şeriatçı” kafaların dayağına maruz kaldı acaba?..

SALDIRININ DAYANAKLARI!..

Hiç kuşkunuz olmasın, “sokakta kadınlar neden saldırıya uğramaya başladı” sorusunun yanıtı, kadınları vuran “töre” saldırıları ve cinayetlerinin örtbas edilmesi kadar gizemlidir ve kuşkudan da kesinlikle kurtulamayacaktır...

Çünkü gericiliğin sözde ahlakı, ahlakın ise töreleri tetiklediği bir ülkede, bir de eğitimden medyaya kadar 14 yıldır gericiliği dayatan siyaset iktidardaysa, kadınların artık sokaklarda bile hedef olması kaçınılmazdır...

Asıl mesele ise bu saldırıların “yeni Anayasa”, referandum ve başkanlık tartışmalarının yanı sıra 15 Temmuz darbe girişimiyle cemaate yönelik operasyonların yoğunlaştığı dönemlere denk gelmesi!..

Ve ne şaşırtıcıdır ki; bu saldırılar “Muhteşem Yüzyıl” gibi televizyon dizilerinde, oyuncuların kıyafetlerine müdahale edilmesinin, televizyon programlarında ve panellerde kadının gerici cenderede tutulacağını ilan eden bağnazların fetva çığlıklarının sonrasına rastlamadı mı?..

Bu ülkede kimi yobazlar çalışan kadınlara “fahişe” demedi mi?.. Ve ne yazık ki kimi yobazlar devletin televizyonu TRT’de bile, “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Ayıptır ayıp... Bunun adı terbiyesizliktir” diyerek, adeta “vurun kahpeye” diye kin kusmadılar mı?..

KURBAĞA TEORİSİ!..

Gelelim sözün özüne... Topluma dayatılan gericilik, laikliğin hızla hedef alınması, devleti yönetenlerin sanal bir Hürrem’in kıyafetiyle bile uğraşması ve televizyonlarda kadına “fahişe” diyenlerin zırvaları yan yana getirildiğine akla yine aynı soru geliyor;

“Kadınlara yönelik açık alanlarda, halkın gözleri önünde meydana gelen saldırılar, aslında toplumu sindirmek için İran’da olduğu gibi şeriat polisçiliği oynayanları sokağa salanların planlı bir stratejisi mi?..”

Ve en önemlisi de, kadını kıyafetinden dolayı linç etmeye çalışanlar ve arkasındakiler, “Gezi” olaylarını provoke etmek için “Dolmabahçe’de tesettürlü bir kadının üzerine işediler” yalanına dayanarak, kadın üzerinden, toplumdan intikam almaya mı çalışıyorlar?..

“Olmaz olmaz” demeyin ve de son 3 saldırıyı sakın ola “münferit” iddialarına inanarak basite almayın...

Çünkü göreceksiniz ki; toplumsal duyarsızlığın “banane”ciliğe zirve yaptırdığı bir dönemde, siyasal iktidarın dayatmalarından da cesaret alan pervasızlar “kurbağa teorisi” misali kitlelerin refleksini kadın üzerinden de ölçe ölçe, karanlık hedeflerine ilerlemeye devam edecekler... “Demedi” demeyin...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87