“SON ZENNE”
“Son Zenne” tiyatro oyununun yazarı Serdar Saatman “Özel tiyatro kurmak Donkişotluk” diyor. Evet, Levent Özdilek ve Nilüfer Bıyıklı da o Donkişotluğu yapanlardan işte...
İstanbul’a “BO SAHNE”yi kurarak güzel bir sahne kazandırdılar. Bo Sahne çok iyi işler çıkardı. Sahnelediği oyunlarla izlenen ve takip edilen önemli bir kimlik kazandı. Tiyatro ve sanat için katkı sunan bir okul, bir sahne daha kazanılmış oldu. Benim için her sanat mekânı aynı zamanda toplumların eğitim merkezleridir. Sanata bu açıdan bakılıp, sanat kurumlarından vergi alınmadığı gibi eğitim kurumları gibi desteklenmelidir.
Bo Sahne’de bu akşam “Son Zenne” oyunun prömiyeri vardı. Oyunu izledikten sonra ilk kurduğum cümle; Sahne, hikâye, performans, verdiği mesaj ile çok başarılı bir oyun oldu. “Son Zenne” oyunun yazarı Serdar Saatman’ın ve Levent Özdilek’in oyunu değerlendirme konuşmaları bu oyunun ne denli önemli mesajlar içerdiğini anlatmaya yetiyordu. Gerçekten toplumsal gerilimin arttığı, ayrıştırıcı dilin kullanıldığı, farklılıklara hoşgörünün azaldığı bir toplumda huzur olmaz. “Son zenne” toplumsal ayrıştırma ve farklılıklara hoşgörüsüzlüğü bir hikâye ile ele almış ve ruhumuzu sarsa sarsa bize “ne yapıyorsunuz” diyor.
Oyun hakkında uzun uzun yazmak istemiyorum. Hikâyeyi izleyerek yaşamanızı ve görmenizi isterim. Oyunu izlerken insanların nasıl içten izlediklerine şahit oldum. Oyunda ki geçen hikâye hepimizin evinden, hayatından bir şeylere dokunuyor.
Son Zenne
Yazan –Yöneten: Serdar SAATMAN
Hikaye: Nilüfer BIYIKLI
Oyuncular: Yarkın ÜNSAL – Sevtap ÖZALTUN – Cansu FIRINCI
Hayatımızın içinden geçenler...
Zenne- 'Her türlü pislik iş!!! Kaç kişiye sattın ulan beni! Kaç kere çıkıp göbek attım pis heriflere! Ne duygunuz varsa tatmin ediyorsunuz!
Şahin- 'Keseceğim seninkini tam olacak! Senle ben bir miyiz sanki!
Nesime- 'Artık acılarımızın sonuna gitmek zorundayız! Acılar nerede bitecekse oraya kadar gitmek zorundayız... Tırnaklarımı kalbine geçirdim.
Haber Habere