PASTA, ÇİÇEK, YEMEK İKRAMI!

Referanduma kimi istiklal savaşı diyor, kimi köprüden önceki son çıkış diyor, kimi 90 yıllık pranga diyor, Erdoğan Elazığ ve Malatya’da; “Gerçekçi olmak lazım. Bu sistemde kazanan Türkiye ve Türk milleti olacak. Bu sistem şahsi hevesim ve arzum değildir, kendim için bir şey istemiyorum” diyor. Başbakan; “Anketleri ben yapmıyorsam, itibar etmem. 16 Nisan’da herkes boyunun ölçüsünü alacak, hayır çıkarsa işimize bakacağız” diyor.

Şimdi lafı eğip bükmeden soralım! Savunulan bu yeni sistem; 140 yıllık meclis sistemini, 97 yıllık TBMM yönetimini, 93 yıllık Cumhuriyet birikimini, 70 yıllık çok partili sistemi yok saymıyor mu? Yanıtınız HAYIR’sa evet! 

Genel endişe, terör saldırıları, depresif atmosfer, ekonomik belirsizlikler vatandaşın moralini bozup direncini düşürüp, saldırgan ya da içine kapanık yapmıyor mu? Yanıtınız HAYIR’sa evet!

Patlayan işsizlik, 1502 lirayı bulan açlık,  4894 lira olarak açıklanan yoksulluk sınırı, çöken turizm, parçalanan insanlar, bayrağa sarılı şehit cenazeleri bıçak gibi kesilecekse evet!

Getirilen yeni sistemde aynı kişi hem devletin başı, hem hükümetin başı, hem ordunun başı, hem hukuk sisteminin başı, hem ekonominin başı olmuyor mu? Yanıtınız HAYIR’sa evet!

Referanduma çeyrek kala; eşya alana KDV indirimi, esnafa faizsiz kredi, çitçiye pirim desteği, köylüye borç erteleme, Bağ- Kurluya yardım, emekliye promosyon, torununa bakana maaş, borcunu ödemeyene af, yeni atamalar vb. Özetle destek, kolaylık, kollama, bağışlama, fon avantası, görmezden gelme referanduma yönelik siyasi rüşvetler sayılmıyor mu? Yanıtınız HAYIR’sa evet!

Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe ayda 400 liradan az kazanan ve sayıları 100 bini bulan çocuk işçi, akranları okula, spora, yüzmeye giderken eğitimin dışında kalmıyor mu? Yanıtınız HAYIR’sa evet!

Vee Hollanda’da hapishanelerde mahkûm kalmadığı için 19 hapishanenin kapatılması, masrafları halka yüklememek için Norveç’ten 240 ithal mahkûm getirtilmesi sizin için bir şey ifade ediyor mu? Yine Üçüncü Havalimanı çevre yolları ihalesini alan Hollandalı firmanın ihaleden çekilmesi ve gerekçe olarak; “Dünya mirası o ormanın kesilmesi halinde, asla onarılamayacak büyük bir doğa katliamına ortak olmamak” için çekiliyoruz demesi çok şey anlatmıyor mu?

Son olarak ülkemize gelen Şilili yönetmen Pablo Larrain’e gazetecilerin, Türkiye’de kimleri tanıyorsunuz?”  sorusuna; “Atatürk’ü! Yetmez mi? O büyük bir insan. Yeni bir ülke yarattı. Yaptıkları beni çok heyecanlandırıyor” şeklindeki yanıtı pek çok şeyi özetlemiyor mu?

Bunları duyunca insanın aklına şu geliyor; Sudan’da arsa kiralayıp tarım yapacağımıza Hollanda’dan ya da Şili’den yönetici mi ithal etsek ne? Niye olmasın ki? Ben umutluyum. Şöyle ki; uygar ve çağdaş bir ikram şekli olan “yemek, pasta ve çiçek” harcamaları AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana çok artmış. Bu iş için 10 bakanlık 545 milyon 617 bin lira harcama yapmış. Hal böyle iken harcamalarda sınır tanımayan ve açık ara önde olan Dışişleri Bakanlığı ülkemizin geleceği için yönetici ithalinden mi kaçacak? 

Hele de buğdayı ABD’den, çayı İngiltere’den, pirinci Avustralya’dan, vişneyi Almanya’dan, nohudu Meksika’dan, fasulyeyi İran’dan, mercimeği Kanada’dan alıp yemeği biz yaptıktan sonra, niye olmasın?
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87