PİLOT BÖLGELER, PROJE OKULLAR, JET EĞİTİM, IŞIK HIZI UYGULAMA!

Başlık fiyakalı oldu farkındayım! Tıpkı duymaya çok alıştığımız cafcaflı sözler ve içi boş projeler gibi!  Ne de olsa ülkemizde araziye uymak, atmosfere uyum sağlamak, koşullara ayak uydurmak şart oldu…

Günlerdir yazmayı planladığım “Proje Okullar” sorunu o kadar karmaşık bir hal aldı ki, tek yazıyla yetinmeyip dizi yapmaya karar verdim. Sırayla gidip esas mevzua geleceğim; Öncelikle rock ve pop yıldızı gibi saçları olan İzmir’deki müdürün “Andımızı”  okuyan öğrencilere söylediği; “Dingonun ahırı mı burası” gibi son derece düzeyli(!) çıkışından sonra, o çocukların müdürün kapısına astığı; “Burası Karşıyaka” afişine geç kalmış bir alkış da İstanbul’dan…

Eğitimdeki eşitlik ilkesine aykırı olarak İstanbul’da bazı okullarda ücretli İngilizce ağırlıklı pilot sınıf uygulaması başlatıldığını, velilerden bağış adı altında 1000 TL ücret istendiğini, bu uygulamaya tepki gösteren velilerin, parayı bulmakta zorlandıklarını ve bu girişimin sınıflar ve öğrenciler arasında seviye farkı yarattığını biliyoruz. Peki, bu ve benzeri uygulamalarla Anayasada yer alan sosyal devlet, eşitlik ilkeleri, eğitim hakkının da böylece hakkın rahmetine kavuşmuş olduğunu biliyor muyuz?

Yine proje okullar kapsamındaki liselerde görev yapan ve 8 yılını dolduran öğretmenlere sürgün tehdidiyle form imzalatıldığını, “tayin isteyin” dendiğini, yönetimin eğitime bakışı ortada iken asla şaşırtıcı olmadığını biliyoruz. Yine amacın başta güzel sanatlar liseleri olmak üzere tüm eğitim ve öğretimi İmam Hatip okullarına dönüştürmede yakaladıkları başarı notunun 100 üzerinden 110 olduğunu görüyoruz! Peki, göreve ilk geldiklerinde Türkiye genelinde 70 bin olan İHL’li öğrenci sayısının 1 milyon 200 bine çıktığını biliyor muyuz?

İzmir Bayraklı’da öğrencilerin derslik olmadığı için okul koridorlarında ve bahçede ders yaptığını, proje okul kapsamında köklü devlet okullarından 155 okulun, 7 bin öğretmenin, on binlerce öğrencinin tedirgin, mutsuz ve karamsar olduğunu biliyoruz. Peki, okulları tam gün eğitime geçireceklerini müjdeleyen başbakan mutlaka biliyordur da biz sade vatandaşlar bunun için en az 77 bin yeni dersliğe ihtiyaç olduğunu biliyor muyuz?

Kindar, dindar, altın nesil diye diye 3 yaşındaki bebelere Kuran, 4 yaşındakileri hafızlık dersi verildiğini, 5 yaşındakilere namaz dersi koyulduğunu, 7 yaşındaki çocuklara “İslami yaşam” dersi anlatıldığını biliyoruz. Yine eğitimin sistemli bir biçimde mayınlandığını, bu arada yeni Türkiye imajının tüm dünyada kara mizah gibi öne çıktığını biliyoruz. Tüm bu örnekler eğitimin nereye getirildiğinin çok net göstergeleri iken, kandırılmaya ve helallik istemeye bi türlü doyamayanların ülkenin altını üstüne getirdiğini biliyoruz. Peki, marka okulları yok sayarak, içini boşaltarak, donanımlı öğretmenleri, deneyimli yöneticileri dağıtarak eğitimde yaratılan depremin nelere yol açacağını biliyor muyuz?

Yine Erdoğan’ın; “Gelecek İmam hatiplerde” sözünün amacına nasıl da ulaştığını ve işin özetinin sanatçı yetiştiren bu okulları bitirmek, alanında yetkin, okulda okutulan ders kitaplarının yazarı olan eğitmenleri norm fazlası diye pasif görevlere atamak olduğunu biliyoruz da, işin rengini de şeklini de daha net anlamak adına okullar açılalı 1.5 ayı geçmesine rağmen henüz doğru dürüst ders yapılmadığını biliyor muyuz?

MEB’in açıklamasına göre binlerce öğretmenin açığa alındığını, bine yakın okulun ve 100’ü aşkın yurdun kapısına kilit vurulduğunu, 138 bin öğrencinin açıkta kaldığını, atama yapılmadığı için açılmayan okullar olduğunu biliyoruz. Peki, hiçbir suçu olmadığı halde geleceği yok edilen öğrencilerin psikolojisini biliyor muyuz?

Köklü ve başarılı liselerin dinci yapılaşmaya “Proje Okul” adı altında kurban edildiğini, öğretmen atamalarında sorulan; “Reis kimdir, başkomutan kime denir” sorularını, 155 Proje Okul için arka planda düşünülenler biliyoruz. Peki, eğitime 14 yılda verilen zararın ne kadar derin ve köklü olduğunu biliyor muyuz?

Aslında proje okulun; nasıl daha kaliteli bir eğitim veririz ve nasıl daha başarılı öğrenciler yetiştiririz sorusuna yanıt aramak olduğunu biliyoruz. Proje okulun; mevcut alt yapıyı daha güçlendirmek, kadroyu deneyimli öğretmen ve idarecilerden oluşturmak, zorlu sınavlarla girilen okulları cazip hale getirmek olduğunu biliyoruz. Peki, kalkıp da proje okul adı altında kaliteyi düşürmenin, az sayıda olan bu okulları hedef tahtasına oturtmanın, iyiyi değil sıradanı bile yakalayamamak olduğunu biliyor muyuz?

Acaba proje okul adı altında gözden çıkarılanlar laik sistemin son kaleleri olduğu için mi yönetim tarafından top ateşine tutuluyor? Kaliteli okulları darmadağın etmek midir proje okuldan kasıt? Okulları nitelikli kılan sistemi parçalayarak, sıradanlaştırarak, dağıtarak, çökerterek mi proje okul yapılır? Anlamak zor olmasa gerek…

Herkes her şeyi bilmesine, görmesine rağmen kapalı kapılar ardında söylenenler, planlananlar, konuşulanlar umutlarımızı yerle bir ediyor. Siz eğer bakanın dediği gibi MEB adını maarif yapmaya kalkarsanız, kurumu, personeli, öğretmeni, öğrenciyi, veliyi önemsemez, gençleri sevmez, geleceklerini ve akademik başarılarını görmezden gelirseniz intikam sürüyor demektir!

Keşke eğitim öğretimin henüz başlayamadığı bu günlerde eğitimci – yazar olarak daha pür- neşe, daha umut veren bir yazı yazabilseydim. Yozgat’tan İzmir’e, İstanbul’dan Anadolu’ya, oradan tüm ülkeye uzanan bu karanlık ortamda elim varmıyor, yüreğim kaldırmıyor desem!

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87