Ataklı-YORUM:
PARTİLERİN ADAY GÖSTERMESİ ANAYASA İHLALİDİR
PARTİLERİN ADAY GÖSTERMESİ ANAYASA İHLALİDİR

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; Cumhurbaşkanlığı için adayların resmen açıklanması sürecinde artık son haftaya girdik. Başbakan Erdoğan bugün yaptığı bir konuşmada AKP’nin adayını 1 Temmuz günü açıklayacaklarını söyledi.

Başbakanı hiç tanımadan dinleyen biri, AKP adayının Erdoğan değil de bir başkası olduğunu düşünür. Çünkü Erdoğan’ın sözlerinden sanki kendisinin değil de bir başkasının aday olabileceği anlamı çıkıyor.

Gerçi size 6 aydan öncesinden beri “Erdoğan aday olmazsa şaşırmayın” diyorum. Tabii bu düşük ihtimal ama yine de olmayabilir.

CHP’liler birbirini çiğniyor

CHP’de ise Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı imzaya açılmış. CHP milletvekilleri birbirlerini çiğnercesine koşup adaylık bildirisini imzalıyorlar.

Hepsi iyi güzel de, bu uygulama aslında Anayasa’ya aykırı değil mi?

Çünkü hem parlamentonun seçtiği Cumhurbaşkanı döneminde hem de şimdi halkın seçeceği cumhurbaşkanı konusunda Anayasa çok açık.

Anayasaya göre Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Aday olduğu sırada eğer varsa herhangi bir parti üyeliği seçildiği andan itibaren kendiliğinden düşer.

Durum böyle olunca partilerin “Bu bizim adayımız” diyerek ortaya çıkmaları kesin bir anayasa ihlali. Çünkü partili bir cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz. Sadece anayasa gereği bir kişinin cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için en az 20 milletvekilinin imzasına ihtiyaç var. Yani anayasa “partiler aday gösterir” demiyor.

Şekil şartına bile uymuyorlar

Peki, seçilecek kişi parti kimliğini bir kenara bırakacak ve tarafsız olacaksa neden partiler aday gösterme yarışındalar. En azından şekil şartına uygun davranarak “bizim adayımız budur” demek yerine yine aynı partiye mensup 20 kişinin imzasıyla birini aday gösterseler de olmaz mı?

Ama hayır. Hukuk ve demokrasi artık o kadar yok ki, partiler “varmış gibi” yapmaya bile yanaşmıyor.

Açıkça, kaba biçimde anayasa ihlalini göze alıyorlar.

Örneğin CHP, bütün geçmişini bir kenara bırakarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle, Atatürk ilke ve devrimleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, tam tersine AKP’nin tepe yönetimi gibi düşünen, Türkiye’yi bir tür İslam devletine dönüştürmeye, devrimleri yok saymaya çalışan bir kişiyi aday gösteriyor.

Herkes CHP adayı olarak biliyor

Nedeni ise çok sudan; “Başka türlü kazanamayız.” Böyle olunca kazanmış mı oluyorsunuz?

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığının iç ve dış egemen güçler tarafından hazırlanmış bir proje olduğuna inanıyorum ama parlamento kulislerinde yayılan bir dedikoduya göre, adayın adını Kemal Kılıçdaroğlu değil MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bulmuş.

Oysa çıkın sokağa, kime sorarsanız sorun; Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP adayı olduğunu söyleyecektir size. Algı bu. Hesapta İhsanoğlu “çatı adayı” ama kimsenin çatıdan falan söz ettiği yok. Varsa yoksa “Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin adayıdır” söylemi var.

Bu nedenle İhsanoğlu üzerindeki tartışmalar sadece CHP seçmeni üzerinden yapılıyor. Karşı çıkan da bağrına basan da hep CHP’li.Televizyonlarda röportajlar yapılıyor, halka soruluyor, cevap verenler ya da soru yöneltilenler hep CHP’li. Kimsenin aklına “Bu adam çatı adayı olduğuna göre MHP’lilere de sorsak” demek gelmiyor.

Haaa, sorsalar MHP’lilerden “Beğenmedim, bize yakışmaz” cevabı alınır mı, bilemem.

Sonuçta Ekmeleddin İhsanoğlu kazanırsa sanki CHP kazanmış gibi olacak. İhsanoğlu’nun seçilmesini AKP’nin yenilgisi, Tayyip Erdoğan’ın da iktidardan düşmesi gibi algılayacak olan CHP’liler de sevinçten havalara uçacaklar. Haksızlar demiyorum tabii de, sonrası ne olacak, onu da düşünmek gerek. Tabii bir de partiyi bu kadar angaje ettikten sonra yine Erdoğan kazanırsa kimin ne bahanesi olacak onu da çok merak ediyorum.

CHP neden imza veriyor?

Peki, CHP, seçmeninden ve Erdoğan’a karşı tek birleşme yeri olarak CHP’yi gören kesimlere karşı neden bu kadar riskli bir kararın altına giriyor?

Ne gerek var Ekmeleddin İhsanoğlu için imza vermeye?

CHP yönetimi MHP ile anlaşabilir, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyeceğini de söyleyebilir, buna karşı imza işini MHP’ye bırakabilir. 20 MHP milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday gösterir, CHP Genel Başkanı “maalesef bizden adam çıkmadı” der ve MHP’li milletvekillerinin gösterdiği adayı destekleyebileceklerini açıklar.

Böylelikle en azından “Cumhuriyet ilke ve devrimlerine, Atatürk’e, laik demokratik Türkiye tanımına açıkça karşı olan bir kişi için” resmen imza vermemiş olurlar.

Sonuç aynı kapıya çıksa bile böyle bir tutum CHP için daha onurlu davranış olurdu.

Ama bakın işte, biz onurdan, ilkeden,laik, demokratik Türkiye’den söz ederken, CHP milletvekilleri imza yarışında.

Karşılarmış ama çaresizlermiş

Canımı en çok sıkan ise şu; CHP milletvekilleriyle konuşuyoruz, çoğu adayın hem adından hem de belirlenme şeklinden son derece rahatsız olduklarını söylüyorlar ama sohbetin sonunda mutlaka “çaresiz biz de imza vereceğiz” diyorlar.

Sevgili izleyiciler, Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu ne olursa olsun, siz oyunuzu kime verirseniz verin, ama sakın bu günleri unutmayın. Lafa gelince hepsi Atatürkçü, Cumhuriyetçi, devrimci olduğunu söyleyen CHP milletvekillerinin yeniden seçilmek uğruna ahlak ve namuslarını ve onurlarını nasıl ayaklar altına aldıklarını sakın unutmayın.

Tabii bir de Ekmeleddin İhsanoğlu’nu hararetle savunanlar var. Bunlara daha çok şaşırıyorum. “Valla seçilme endişem var, milletvekilliği çok rahat, ekmek elden su gölden, hele iktidarda olmayınca sorumluluk da yok, ben rahatıma bakarım, mecburen imzalarım” diyenlere yüzümü buruşturup bakabiliyorum da, ekranlara çıkıp Ekmeleddin İhsanoğlu’nun nasıl bir Atatürk hayranı olduğunu, cumhuriyet ilke ve devrimlerine nasıl bağlı olup canı pahasına bunları savunduğunu, AKP zihniyetinden nefret ettiğini söyleyenler yok mu, işte onları hiç anlamıyorum.

Tabii bu arada zaman çok azalsa da benim de içimde bir his “bu parlamentodan 20 tane cesur insan çıkacaktır” diyor. İnanmak istiyorum, ancak gelişmeler böyle olmayacağını gösteriyor.

Tarih nasıl olsa bu günleri de yazacak.

Plajda haram bildirisi dağıtanlar

Sevgili izleyiciler, bugün internet haber sitelerinde çok ilginç bir haber vardı. Muhtemelen yarınki bazı gazetelerde de yer alacaktır.
Sakarya ilinin Karadeniz sahilindeki Karasu ilçesinin halk plajında güneşlenip denize girenler karşılarında bir anda sarıklı cüppeli adamlar görüyorlar. İstanbul Fatih Çarşamba’daki İsmailağa cemaatine mensup oldukları söylenen bu sakallı cüppeli adamlar güneşlenip denize girenlere 71 madde içeren bir bildiri dağıtmışlar.

Cüppeli adamlar bildiriyi dağıtırken kandırılmış bu insanları İslama davet ettiklerini ve gerçek bir Müslüman olmak için uyulması gereken kuralları bildirdiklerini söylüyorlarmış.

Bakın cüppeli adamların dağıttığı bildiride hangi maddeler var. Hepsini söylemeyeceğim, aralarından bazılarını seçtim.

Bakın neler haram

* Hanım tesettürlü olmalıdır * Kadın çalgılı düğünlere gitmemelidir * Yol ortasında insanların gezdiği yerlerde oturmamalıdır * Fal baktırmamalı, zorunlu olmadıkça alışverişi kocasına yaptırmalı, kocasından izinsiz dışarı çıkmamalıdır * Kaşını aldırması, saç ektirmesi ve estetik yaptırması haramdır * Pantolon giymemelidir * Yabancı erkelerle tokalaşmalıdır. *Evde köpek beslemek haramdır. * İnce çorap giymemeli. *Terlikle gezmemeli. *Müzik dinlememeli. 

Dikkat ettiyseniz bunların çoğu hep kadınları ilgilendiriyor.

Ancak şunu söylemeliyim, o cüppeli adamlar bu bildiriyi dağıtmak için neden plajlara gidiyorlar ki. Kahvelere, nargile cafelere, Alışveriş Merkezlerine, parklara gitseler ve bunları özellikle türbanlı kadınlara dağıtsalar daha iyi olur.

Türbanlılar her yerde

Bakın ben görüyorum mutlaka sizler de görüyorsunuzdur. Türbanlı kadınlar artık hiç sakınmadan her yere gidiyorlar. Şimdi cüppeliler “kadınlar yol ortasında herkesin gezdiği yerlerde oturmamalı” diyorlar ya, işte bu tanıma uyan o kadar çok türbanlı var ki.

Örneğin “kadınların kaş aldırması, makyaj yaptırması, estetik operasyon geçirmesi, pantolon giymesi haram” diyorlar.

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz herhalde. Eskiden tesettüre uygun denilen kadınlar başlarını sımsıkı sararlar, uzun bir pardösü giyerek sokağa çıkarlardı. Şimdi dapdaracık pantolon giyip, üstüne sımsıkı bir tişört atan, vücudunun bütün hatlarını ortaya koyan ama başı türbanlı binlerce genç kız geziyor sokaklarda.

Makyaj ve estetik merakı

Pek çoğu aşırı makyajlı, estetik merkezleri türbanlı kadınlardan geçilmiyor.

Girin kızlı erkekli gidilen kahvelere. Bir masa 4 kız oturuyor, üçü türbanlı birinin başı açık. Masada taşlar var. Okey deniyor değil mi, hani şu tahtaya dizilen renkli taşlarla oynanan oyun. Kızlar okey oynuyor. İkisinin elinde sigara ikisi nargile içiyor.

İnanın hiçbir art niyet olmadan izliyorum bu kızları. Türbanı savunan erkekler “kadınların özgürlüğüne karışamazsınız” diye kavgalar ediyorlardı.

Aslına bakarsanız türban takmak bir tür özgürlük oldu. Eskiden bakkala ekmek almaya bile gidemeyen kızlar kadınlar şimdi kafalarına türbanı geçirince istedikleri yere gider oldular.

Ben bunu bir inanç sembolü olarak görmüyorum. Evdeki aile baskısı yüzünden bunlar hep. Evdeki baba ya da ağabeyler kızların namusunu korumak için sokağa çıkarmak istemiyorlardı. Kalabalığa girecek, otobüse binecek. Bir yerde oturacak, erkekler takılacak, laf atacak, gelip dokunacak falan diye korkuyorlardı.

Türban olunca namus kurtuluyor

Şimdi kızlar türbanlı. Yani bir anlamda namusları garanti altında. O zaman diledikleri gibi çıkıp gezebiliyorlar.

Bunları uydurmuyorum biliyorsunuz. Hepiniz de tanıksınız. Gecenin bir yarısı herhalde hepiniz birkaç türbanlı kızı sinemada, bir cafede, lokantada, sokaklarda görmüşsünüzdür. Az özgürlük değildir bu. Dediğim gibi bakkala bile gidemiyorlardı bu kızlar kadınlar evdeki baskı yüzünden.

En hoşuma giden yerler de nagile cafeler. Türbanlı kızlar nedense nargileye bayılıyor. Şu anda gidin bir nargile cafeye, mutlaka 8-10 türbanlı kız görürsünüz mutlaka.

Kızların kadınların bu özgürlüğü tatmaları, bu iktidar sayesinde zenginleşen ve sınıf atlayan diğer türbanlıları da yeni arayışlara itti.

Sosyetik türbanlılara özel yerler

Geçenlerde gördüm, Bebek’te en sosyetik semtte bir nargile cafe açılmış. Lüks mü lüks. Nargile kaç paradır bilmiyorum ama burada bu keyfin bedeli 100 liraymış galiba. Sahibi de geçmişinde devrimci olan ama sonra hidayete erip kendini dine veren şimdinin çok zengin bir patronuymuş. TMSF’den bazı televizyonları ve gazeteleri satıp aynı zamanda medya patronu da olan biri var ya.

Şimdi kızların babaları bu iktidar sayesinde zengin olmuşlar, lüks içindeler. Kızlar yeni moda olan nargile düşkünü, ama daha yoksul türbanlılar nargile cafeleri öyle doldurmuşlar ki, bunlara yer kalmamış.

Ayrıca zaten artık oralara gitmelerine “içtimai durumları” el vermiyor.

İşte eskinin devrimcisi şimdinin dincisi yeni zengin patron bu kızlara hizmet vermek için böyle bir yer açmış. Türbanlı kızlar son model lüks arabaları ile arazi araçları ile ve elbette son derece alımlı hatta seksi kıyafetleriyle bu lüks nargile cafeye geliyorlar, anahtarlarını valelere atıp içeri dalıyorlar.

Ne diyeyim, Bu cüppeliler oralara da gitseler diyorum örneğin.

Sokağa çıkardılar da eve tekrar nasıl sokacaklar?

Ama sevgili izleyiciler, şunu söyleyeyim, dinci çevrelerde son zamanlarda bu tartışma başladı. Türbanı meşrulaştırmak için yürütülen büyük kampanyanın sonunda on binlerce genç kız başına türbanı geçirip kendini sokağa saldı.

Size az önce anlattığım manzaraları elbette bu din istismarcıları da görüyor ve tedirgin oluyorlar. Kızları başlarına taktıkları türbanla bayrak gibi sokağa salmak kolaydı ama şimdi onları tekrar evlerine sokmak çok zor.

Çünkü o kızlar kadınlar da bu sayede özgürlüğün tadını çıkarmaya başladılar. Evde kendilerine kötülenen başka kadınların erkeklerin aslında hiç de kötü olmadıklarını tam tersine hem ahlaki açıdan hem de dürüstlük, samimiyet açısından kendilerinden daha iyi olduklarını gördüler.

Dünya nimetlerini tatmanın, gülmenin, eğlenmenin hem çok güzel olduğunu hem de kendilerinin de buna hakkı olduğunu yaşadılar.

Bu nedenle ben az önce anlattığım manzaraları gördüğümde en küçük olumsuz bir duyguya kapılmıyorum. Tam tersine öyle ya da böyle hayatla, özgürlükle, ferahlıkla tanışan genç kızların kadınların mutluluğunu görmekten sevinç duyuyorum.

Bu akşam da süremizin sonuna geldik, yarın aynı saatte yine birlikte olmak dileğiyle hepinize sevgilerimi sunarım. Hoşça kalın.



Partilerin aday göstermesi anayasa ihlalidir paylaşan: ulusalkanal

Ulusal Kanal
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Kamil 10 yıl önce

yorum yazmak için bu alanı kullanabilirsiniz.bari bir mevsim yazmayin .konusmayin chp ye gir aday ol aday gösterilmeyince hemen dsp kos besiktas adayi ol dsp nin zaten bin oyu vardi besiktasda,koca besiktasda sizde 253 oy ilave etmissiniz tebrik ederim ,gercekten konusmayin bir süre konustukca batiyorsunuz....

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

MEĞER ERDOĞAN GELENE KADAR BU ÜLKEDE HİÇBİR...
Video Haber: "Can Ataklı'dan 11.07.2014 Cuma, Günün Yorumu..."

Haberi Oku