Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün partisinin İstanbul İl Merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek, ABD’nin ateşe sürdüğü Bölücü Teröre karşı Devlet ve Millet Olarak Topyekun Mücadelenin yakıcı görev olduğunu açıkladı. Perinçek, açıklamalarında özetle şunların altını çizdi;
•Bugün yapılacak iş, Bölücü Terör Örgütünü Türkiye’nin üzerine süren ABD’den yardım istemek değil, İncirlik üssünü ABD’ye kapatmak, ABD’nin desteklediği teröre karşı komşularımızla işbirliği yapmak ve öncelikle Suriye’ye terör ihracına son vermektir.
•Türkiye ile İran, birlikte hareket etmeye karar verdiği an, PKK beyaz bayrak çeker. Bunun örneği 1974 yılındaki Cezayir Anlaşmasıdır. İran ile Irak anlaşınca, Barzani silahı bırakmış ve Irak yönetimine teslim olmuştur.
•PKK, yaptığı terör eylemleriyle kendi tepesine inecek büyük gücü göreve çağırmaktadır. PKK’yı artık ne ABD kurtarabilir, ne de İsrail.
İşte Perinçek'in açıklamasının tam metni;
Bölücü ve yobaz terörüne son vermek için İncirlik üssü derhal ABD’ye kapatılmalı ve İncirlik üssünde bulunan tüm yabancı uçaklar, techizatlar, araç ve gereçler Türkiye’den gönderilmelidir.
PKK/HDP, vatanımızın bir parçasında “özerklik” ilan ediyor ve özerklik amacıyla terör eylemleri yapıyor. Bu koşullarda AKP ve CHP’nin “Avrupa Özerklik Şartı”nı Anayasaya geçirme girişimleri, Bölücü Terörle suç ortaklığından başka bir anlam taşımıyor. AKP ve CHP, şu anda özerkliğin lafını dahi terk etmek sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar.
Komşularımız Suriye, Irak, İran ve Rusya da, ABD ile İsrail’in desteklediği terör örgütleriyle mücadele etmektedirler. Bölücü Teröre karşı en etkili siyaset, komşularımızla işbirliği ve Asya ülkeleriyle dayanışmadır. Bu ülkelerin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür. AKP iktidarı, komşularımıza terör ihracına derhal son vermeli ve en büyük ticaret ortağımız Rusya ile ilişkileri tamir etmelidir. ABD ve Avrupa ile ilişkilerimizin normalleşmesi de bu kararlılığa bağlıdır.
Ankara’nın göbeğinde bomba patlatan, Diyarbakır’da daha dün altı Mehmetçiği şehit eden terör örgütü, Meclisin içindedir. HDP, PKK’nın siyasal koludur ve herkesin gözleri önünde Bölücü Teröre yardımcı olmaktadır.
Teröre örgütlenme özgürlüğü tanınamaz. Anayasaya ve Siyasal Partiler Yasasına göre, terörü destekleme faaliyetinin odağı haline gelen siyasal partiler kapatılır. Yine Anayasanın 68/4. Maddesine göre, siyasal partilerin tüzük, program ve eylemlerinin “Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı olması kapatma nedenidir.
Bölücü teröre yardım eden ve “Kürdistan’a özerklik” eylemine katılan HDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmalıdır.
Güneydoğu illerimizde bazı belediye başkanları, eylemli olarak bölücü terör örgütünün faaliyetine ve Kürdistan’a özerklik suçuna katıldılar. Bu yerel yönetim sorumluları, yasalar gereği İçişleri Bakanlığı tarafından derhal görevden alınmalıdırlar.
Birleşmiş Milletler’de “İkiz Sözleşmeler” diye anılan “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi” ve “Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi” başlıklı uluslararası sözleşmeler, 4 Haziran 2003 günü TBMM’de yasayla onaylandı ve yasalaştı.
Bu yasa, Türkiye’yi, etnik, ekonomik, toplumsal parçalama yasasıdır. 35 yıl imzalanmayan, en sonunda AKP iktidarı döneminde CHP oylarıyla Meclisten geçirilen yasa, Türkiye’nin devlet ve millet bütünlüğünü ortadan kaldırmak ve devlet egemenliğini yok etmek için kullanılmaktadır (I. Sözleşme, Madde 1, 2/2, 5 ve 25, II. Sözleşme, Madde 1, l/2, 2/1).
Bu yasa, Lozan Antlaşması’nı delik deşik etmiştir ve yabancı devletlere müdahale hakkı tanımaktadır (II. Sözleşme, Madde 40, 41, I. Sözleşme, Madde 1 ve 27).
TBMM Başkanı, İkiz Sözleşmelerin kaldırılması gündemiyle Meclis’i derhal toplantıya çağırmalı ve bu İhanet Yasası kaldırılmalıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Polisimiz, 24 Temmuz’dan bu yana kahramanca mücadele yürüterek, bölücü terörü kendi kazdığı hendeklere gömüyorlar. Bölge halkımız, barış ve güvenliğe kavuşmak için, bu mücadelenin bir an önce sonuçlanmasını istiyor. Halkımızın büyük acılar ve sıkıntılar içinde kalmasına daha fazla izin verilemez.
Hele son “Özerk Kürdistan” ilanından sonra, Bölücü Terörün daha fazla kan dökmesine ve ocak söndürmesine fırsat vermemek ve örgütün bitirilmesi için, Olağanüstü Hal veya Sıkıyönetim ilanı bütün milletin talebidir ve gereklidir. Bu amaçla Anayasal mekanizma işletilmelidir.
Yerel Yönetim Yasaları, Türkiye’de yerel demokrasiyi ortadan kaldırmak yanında Bölücü Teröre Örgütüne kan dökme olanağı veriyor. Kaldırılmış olan kasaba belediyeleri ile mahalle haline getirilmiş köy muhtarlıklarının yeniden kurulması, demokrasinin gereğidir. İl özel idareleri güçlendirilerek yeniden kurulmalıdır. Bunun yanında Yerel Yönetim Yasaları, Bölücü Teröre karşı mücadelenin ihtiyaçlarına göre değiştirilmelidir.
Bazı kamu görevlilerinin Bölücü Teröre karşı mücadelede görevlerini yerine getirmediklerini öncelikle halkımız saptamaktadır. Bölücü Teröre son vermek ve halka hizmet ihtiyaçlarına uygun olarak, validen başlayarak yetenekli, kararlı, cesur kamu görevlileri atanmalıdır.
Bölücü Teröre karşı mücadelenin bir an önce kesin sonuca ulaşması için, terör suçlarının yargılanması ve infazında hukukun uygulanması ve kararlılık şarttır. Asker ve polisimizin canla ve başla yürüttüğü mücadelenin etkin ve caydırıcı olması için, yargıda hız ve infazlarda kararlılık gerekiyor. Barışa ve kardeşliğe bir an önce kavuşmak buna bağlıdır.
Çeşitli gazete ve televizyonlar, Bölücü Terör Örgütünün şiddet eylemlerinin propagandasını yapıyorlar. Suç işleyen medya organlarına yasaların uygulanması, basın özgürlüğüne aykırı değildir, en başta Mehmetçiğin yaşam özgürlüğünün gereğidir. Mehmetçiğe ve polisimize karşı şiddet eylemlerinin ve cinayetlerin övülmesi ve teşvik edilmesi, yalnız güvenlik güçlerimize karşı değil, vatana ve millete karşı suçtur. Bölücü Terörü kışkırtan propagandaya son verecek önlemler derhal alınmalı ve uygulanmalıdır.
Bugün bazı sözde sivil toplum kuruluşları ve sözde meslek kuruluşları açıkça Bölücü Terör Örgütünün organları olarak faaliyet yürütmektedirler. Onların bu faaliyetlerinin bedeli, Mehmetçiğin ve Polisimizin kanıyla ödeniyor.
Bölücü Terör Örgütü, 18 yaşından küçük çocuklarımızı ve gençlerimizi ateşe sürmekte, ailelerini büyük acıların içine atmaktadır. Kamu kurumları, bu gençlerimizi kurtarmak için ailelerini ve işyerlerini bilgilendirmeli ve işbirliğine gitmelidir.
Bölücü Teröre karşı mücadele koşullarında, Güneydoğu bölgesi kentlerinde ve köylük alanda evi yıkılan, göç etmek zorunda kalan yurttaşlarımızın barınmaları, geçinmeleri, eğitimleri ve çalışmaları için, devlet olanakları derhal seferber edilmelidir. İş bulmada terör mağduru yurttaşlarımıza öncelik verilmelidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Bölücü Terör Örgütünü hendeklere gömüyor. Türkiye, bu mücadeleden başarıyla çıkacaktır. Bunun için devletin ve milletin topyekun mücadelesi şarttır. Türkiye, Bölücü Teröre karşı mücadelede kesin sonuca ulaşacak kuvvete ve birikime sahiptir.
Devlet, vatan ve millet bütünlüğü, her türlü sınıf, topluluk ve kişi çıkarının üstünde, bütün milletimizin meselesidir.
Türk de biziz, Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz.
Hiçbir ayrım gözetmeden bütün milletimizi, siyasal partileri, sendikaları, meslek odalarını ve kitle örgütlerini, Türkiye Cephesinde sımsıkı birleşmeye çağırıyoruz. Bunun için, Vatan Partisi olarak görevimizi yerine getirme kararındayız.
PKK, yaptığı terör eylemleriyle kendi tepesine inecek büyük gücü göreve çağırmaktadır.
PKK’yı artık ne ABD kurtarabilir, ne de İsrail.
Haber Habere