Gündem

İMRALI HEYETİ 16 ARALIK SALI GÜNÜ CHP'YE GİDECEK

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmralı Heyeti'nin 16 Aralık Salı günü CHP Genel Merkezi'ni de ziyaret edeceklerini bildirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile görüşen İmralı Heyeti'nin 16 Aralık Salı günü CHP Genel Merkezi'ni de ziyaret edeceklerini bildirdi. Özel, "Suriye’de kalıcı çözüme ihtiyaç var. Suriye’nin barışı, Türkiye’nin barışına, Türkiye’nin barışı Suriye’nin barışına katkı sağlar. İki tarafın birden barışı, Türkiye’nin yüzyılının ikinci çeyreğinde gerçekten uzay mekiği gibi hızla ekonomik olarak da demokratik olarak da ileri gitmesini sağlar. Yeter ki herkes bu meselede üzerinde düşeni yapsın" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İlke TV'de katıldığı Konuşma Zamanı programında "Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı önündeki diploma engelini nasıl aşacaksınız" sorusu üzerine, "Ekrem İmamoğlu adayımız. 15,5 milyon kişi oy kullandı. Artık Ekrem İmamoğlu CHP’nin adayı değil. O yüzden de ben o adayı çekip, yerine başkasını koyamam. O halkın adayı. Halkın adayını adaylaştırmamayı göze alanlar, onun hesabını halka verecekler. O gün geldiğinde ben halkın adayını adaylaştıramıyorum ve oy veremiyorsam, o zaman döneceğim halka ‘Ne yapacağız arkadaşlar? Sizin adayı aldılar elimizden’ diyeceğiz. Mesele partinin meselesi değil ki halkın meselesi. Halk buna başka bir çare bulur, ne yapacak? Adayının aday olabilmesi için başka bir inisiyatif mi alacak, yoksa yeni bir aday belirlemek için yetkiyi geri mi çağıracak? Bilmiyorum yani. Çünkü partiyi aşan bir durumdayız" yanıtını verdi.

Özel, şunları kaydetti:

"Bizim adayımız belli, Ekrem İmamoğlu. Ama AK Parti’nin adayı kim? Tayyip Erdoğan mı? Oğlu mu? Damadı mı? Dışişleri Bakanı Hakan Fidan mı? Veya bir başkası mı? Onlar adaylarını netleştirsinler. Benimki net yani. Erdoğan’ın adaylığı noktasında, zamanında yapılacak bir seçimde aday olamaz. Erken bir seçimde aday olacaksa, biz ‘Gel Kasım’da ol’ dedik, olmadı. Bugün yüzde 65'in erken seçim talebi var. Erken seçim talebine cevap versin, gelsin aday olsun. ‘Yok, ben hem erken seçimden kaçacağım. İki yıl daha hak etmediğim bir yetkiyi kullanacağım.’ Çünkü millet itiraz ediyor. Bu arada yola çıkmıştır herhalde Kayseri’ye gidiyor bizim TIR. 25,1 milyon kişiden erken seçim imzası toplamışım. Bunu da gitmişim yeminli mali müşavirlere saydırmışım, tescil etmişim. 25 milyon erken seçim imzam elimde. Gelsin yapalım erken seçimi, martta - nisanda ne zaman diyorsa.

Ekrem Başkan’ın adaylığı dediğim gibi milletin adaylığı, ona biz karışamayız. Ama günü geldiğinde ben yeniden bir aday konusunda tasarruf göstereceksem; o kendim değil, seçimi kazanacak en doğru aday noktasında olur. Onu da halkla birlikte yaparız.

"Bu bize yakışmaz"

Biz bu komisyona girerken hem çözüm vaat ettik, hem de toplumun kırılgan kesimlerine; bu meseleden rahatsızlık duyan, geçen sözüm sürecine ciddi şekilde reaksiyon göstermiş kesimlerine de dedik ki ‘Siz CHP’nin olduğu değil, olmadığı komisyondan korkun. Biz orada hepinizin güvencesiyiz. Şehit ailelerinin, gazilerin.’ Bu süreçte partinin hangi kitleyi temsil ettiğini bilen, tarihsel sorumluluğunu bilen; ama sol, sosyal demokrat bir parti olarak barışı savunma sorumluluğunu bilen; Türkiye’nin savaşa değil, barışa bütçe ayırdığında neler yapabileceğini bilen bir yerden cesaretle burada duruyoruz. Burada sıkıntı yok. Çünkü burada çok kolay bir siyaset alanı var. AK Parti ve MHP yıllarca bize ‘terörist’ demiş. AK Parti, MHP, DEM’i bir tarafta bırakıp karşısına geçip sert bir siyasetin bu kadar milliyetçi reflekslerin yüksek olduğu bir yerde pragmatist bir getirisi var ama bu bize yakışmaz. Biz bunu yapamayız, yapmamız doğru değil.

Komisyona 29 maddelik demokratikleşme paketi sunduk. O paketin çok gelişmiş halini çalışıyoruz, pazar ya da pazartesi teslim edilecek. 49 sayfalık çok kapsamlı bir rapora dönüştü. Daha da pazartesi gününe kadar bunun üzerinde çalışıyoruz. Biz bu meseleye kalıcı, samimi, böyle faydacı ama hepimizin faydasına, ülkenin faydasına bir çözüm öneriyoruz. Yazılacak olan raporda da mümkün olan en geniş mutabakatıın sağlanması gerektiğini düşünüyoruz.

"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ayak sürümesi"

Komisyonun sadece bir dinleme komisyonuna dönmesi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin mütemadiyen ayak sürmesi ile olmuştur. Komisyonun bu kadar uzaması… Yani komisyon 31 Aralık’a kadar neler yapacaktı? Daha dinlemeler yeni bitti. Komisyondaki bu ayak sürüme konusunda MHP’nin de DEM’in de CHP’nin de bütün siyasi partilerin bir tespiti var ama kimse bir bütüne zarar vermemek adına bunu açıkça söylemiyor. Türkiye’de bir iktidar partisisin, Milli İstihbarat Teşkilatı sana bağlı. Gidiyor, konuşuyor, geliyor. Senin adına gidiyor, konuşuyor, geliyor. İbrahim Kalın, ki saygı duyuyorum emeklerine kendisinin, Recep Tayyip Erdoğan’dan gizli bir şey yapmıyor. Ben Türkiye’deki Kürtler için de Suriye’deki Kürtler için sağlık ve barış diliyorum. Ölmemelerini istiyorum ilk önce. Sonra barış içinde ve sağlıklı yaşamalarını istiyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi ve DEM Baas rejimlerinin çökmesinden sonra bölgenin seküler iki partisiyiz. Orta Doğu’da artık öyle İhvandır, Müslüman Kardeşlerdir değil; başka bir değerin yükselmesine talep var. Türkiye iyi örnek. ‘Türkiye’den oraya sekülerizm ihraç edeceğiz’ falan demiyorum. Ama DEM’in ve CHP’nin varlığı ve Suriye’yle Türkiye’nin barışı Suriye’de öyle selefi grupların değil demokratik bir anayasanın varoluşu ve oradaki onca Kürt’ün bütün varlıklarıyla anayasal düzene destek oluşu, üretmesi, kazanması, Türkiye ile birlikte Orta Doğu’nun sömürülen ya da savaştırılıp, her iki tarafa da savaş satılan ve petrolü sömürülen bir coğrafya yerine kendi varlıklarıyla kalkınan, kazanan ve dünyada güçlü aktör olan bir yapıya dönüşebilir. Orta Doğu’daki güçlenmenin en büyük kazananı Kürtlerle Türkler olacaktır. Hangi ülkede yaşıyor olurlarsa olsun.

"Salı günü gelecekler"

Bugün Sayın Pervin Buldan ve Devlet Bahçeli açıklama yaptı. Pervin Buldan önemli birtakım açıklama yaptı. Devlet Bey de ‘Her satırının altına imza atıyorum’ dedi. Heyet bizden de randevu istedi. Salı günü 12’de heyet bizi de ziyaret edecek. Pervin Hanım ve üç kişilik heyet Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelecekler. Suriye'de demokratik anayasa olmalı. O demokratik anayasa çerçevesinde bir ordu oluşacaksa nasıl olacağı, şu andaki unsurların o orduda nasıl yer alacağı doğru şekilde tarif edilir. Şu an Suriye’nin realitesini görüp, Suriye’nin realitesinde bir anayasal devlet inşa edip, orada stabiliteye, bundan sonraki süreç için artık hep birlikte yaşama, hep birlikte var olma ve hep birlikte savunma iradesini koymak. Biz de bu devlete dostluk edelim diyoruz, komşuluk edelim diyoruz.

"Suriye'de kalıcı çözüme ihtiyaç var"

Türkiye’nin bütün taraflarla oradaki Nusayrilerin, her an katliamla karşı karşıya olan Arap Alevilerinin, Türkiye’deki akrabalarının ruh durumlarını düşünerek... Kürt kardeşlerimizin, Türkiye’deki Kürtlerin kardeşleri birkaç kilometre ötesinde yaşıyorlar. Oradan bağlıyız. Bizim de Türkiye’de 6,5 milyon Arap yurttaşımız var. 6,5 milyon Arap yurttaşımızın akrabaları ile gönülden bağlıyız. Sen bütün yapıları Türkiye olarak alıp, oturtup, uzlaştırıp... Türkiye ev sahipliği yapabilir. Ama buraya uluslararası kuruluşları dahil edip, onlarla birlikte, onların da taşın altına ellerini koymasını sağlayıp, Suriye’de kalıcı çözüme ihtiyaç var. Suriye’nin barışı, Türkiye’nin barışına, Türkiye’nin barışı Suriye’nin barışına katkı sağlar. İki tarafın birden barışı, Türkiye’nin yüzyılının ikinci çeyreğinde gerçekten uzay mekiği gibi hızla ekonomik olarak da demokratik olarak da ileri gitmesini sağlar. Yeter ki herkes bu meselede üzerinde düşeni yapsın.

Böyle bir sürecin birçok evresini devlet konuşmadan, planlamadan, karşılıklı mutabakata varmadan gidip de siyasi partilere, ülkeyi yönetene, ittifak ortaklarına ‘Biz hazırız, siyasi irade gösterin’ demez. Kimse gidip muhataplık ilişkisine girmez. Bu belli bir noktaya kadar gelmiş. Bunun en önemli kuralını ihlal ettiler. Halka karşı açık olup, halka izah edemeyeceğin birtakım şeyleri gizli tutmamak lazım. Baştan anlatacaksın. Bunun toplumsal desteğini sağlamak lazım. Bize ilk geldiğinde İmralı heyeti de DEM heyeti de demişlerdi ki ‘İmralı bütün inisiyatifi eline alarak mutlak bir silahsızlanmayı, silah bırakmayı sağlayacak. Bu konuda çok kararlı. Kimse dediğini, sözünü tutmasa o tutacak.’ Devlet Bey de bugün o sözün tutulduğunu ve devletin adımlar atması gerektiğini söylüyor. O zaman bu iş bu şekilde çözülür."

"Özel yasayı yazma benim işim değil"

Özel, CHP'nin raporunda özel bir yasa olup olmadığına ilişkin soru üzerine, "Özel yasayı yazma işi benim işim değil. Benim MİT’im yok, askerim yok. Ben kaç mağara var bilmem, kaç silah bırakılacak, ne olacak, ne bitecek bilmem. Onu getirecekler, cesaretle önümüze koyacaklar; ‘Böyle, böyle olacak. Devletimiz bunu çalıştı’ diyecekler. Ben şunu biliyorum ki devlet zaten bu konuda çeşitli yüksek yargı mercilerinden kişileri, 1,5 yıldır çalıştırıyor. Birtakım hazırlıklar var. Bu işin sonunda barış kadar büyük bir kazanç olabilir mi" ifadesini kullandı.

Özel, şunları kaydetti:

"Şimdi bir resmi dil meselesi var, bir anadil meselesi var. Biz programa ‘Anadil haktır. Ana dilin öğrenimi, eğitimi, geliştirilmesi ve kullanımı ile ilgili her türlü güvenceyi sağlar’ diye yazmışız. Bu bizim açımızdan önemli bir adım. Bunu Çerkesler için de yapabilmek lazım ve bu olanaklıdır. Devletin bazı yerlerde hastanın ana dilini bilen birisini görevlendirmesi lazım. Hiç Türkçe bilmeyen bir kadına meme kanserine karşı tarama yapmak ne demek mesela? Birtakım farkındalıklar, uyuşturucuyla mücadele için ebeveyn eğitimleri falan. Hiç Türkçe bilmeyen bir kadına, bir anneanneye bunları yapmak veya Kades uygulamasında basıyorsunuz, anadilde yardım var mesela. Devlet mi çöküyor bunu yapınca? Bunun yaygınlaşması, yani bazı hizmetlerin de kişinin ana dilinde sunulabiliyor olması...

Biz ülkedeki bütün çocukların en iyi şekilde yetişmesi, eğitilmesi, en iyi şekilde hissetmesi için; bütün vatandaşların en iyi şekilde kamu hizmeti alması için devletin üstüne düşen her şeyi yapması gerektiğini savunuyoruz.

"Anayasaya uymayanla anayasa yapılmaz"

Biz çok ilkesel bir yerden, ‘Anayasaya uymayanla anayasa yapılmaz’ diyoruz. Bir kere anayasa yapacaksak, mevcut anayasaya uymasını bekliyoruz. Anayasaya uymak için AİHM kararlarını, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulaması, anayasadaki hakim teminatına, yargı bağımsızlığına uyuması... Anayasayı değiştireceksek, bir sonraki dönem uygulansın. Çünkü mesela anayasayı değiştirdik. Bazı siyasi liderler diyor ki ‘Hadi gelin, Parlamenter Sisteme dönelim.’ O zaman varız. Parlamenter Sisteme döndüm. Cumhurbaşkanı taraflı, ‘Tarafsızım’ desin. Yine de Tayyip Erdoğan. Ben seçimi yapacağım, kazanacağım. Sonra hükümeti kurma yetkisini Tayyip Bey verecek ya da vermeyecek. 7 Haziran, 1 Kasım. O zaman mesela şuna var olacaklar mı? Hepimizin mutabakatıyla bir tarafsız Cumhurbaşkanı Meclis dışından seçelim ve Tayyip Bey Başbakanlığa dönsün. Ondan sonra oturalım mesela erken seçim tarihini de ilan edelim, seçim kanunu da hep birlikte yazalım. Bütün güvenceyi verelim. Böyle adil ve serbest bir seçim için. Oralara oturacaklarsa bütün anayasaya uyduktan sonra oturulur.

Biz ne yaptığımızı biliyoruz ve olmamız gereken yerde, durmamız gereken yerde duruyoruz. Kimsenin ne vagonuyuz ne kimse herhangi birisi söyledi diye önden önden onun için yol temizliğine koşturuyoruz. Kendi programımız, seçmenle taahhüdümüz, Cumhuriyet Halk Partisi’ni var eden değerler ve toplumun bizden beklentilerini şu anda hem hani ülkenin birinci partisi, son seçimlerin birinci partisi, bütün anketlerin birinci partisi olma sorumluluğu, onun bilinci ile davranıyoruz."

(SON)