TÜRKİYE'DE MADENCİ OLMAK

TÜRKİYE'DE MADENCİ OLMAK

Bir gazeteci dostum geçenlerde şöyle bir şey söyledi:

“Türkiye'de şu an madenci olmak istemezdim.”

Neden diye sormadım.

Çünkü bu cümle, içinde tüm çıplaklığıyla gerçeği anlatıyordu.

Çünkü gözümüzden kişi anlamında çok fazla olmadığı zaman gözümüzden kaçan ölümler oluyor. Örneğin Soma'yı unutamıyoruz, çünkü 301 canımız orada gitti, ancak Şırnak'ta Eylül 2013 ve Haziran 2014'teki kazaları hatırlamıyoruz. Çünkü orada toplam 6 işçimiz hayatını kaybetti. Yine Soma'da, Ermenek'te, Elazığ'da, Zonguldak'ta ve çok sayıda yerde bir ya da iki işçimizin hayatını kaybettiği çok sayıda maden kazası oluyordu.

Ancak ölü sayısı fazla olunca aklımıza geliyor madencilik.

İşte bu yüzden düşündüm kendimi bir madenci olarak.

Vardiya başladığında ocağın girişinden içeri giriyorum.

Yerin bilmem kaç yüz metre altına ineceğim ve saatlerce orada kalacağım.

Patron daha çok kazansın diye bütün haklarımı elimden alacak.

Ben ekmek parası kazanmak için çalışmaya devam etmek zorunda kalacağım.

Bir saat sonra göçük olabilir ve ölebilirim.

İki saat sonra patlama olabilir ve ölebilirim.

Üç saat sonra madeni su basabilir ve ölebilirim.

Ancak mecburen çalışacağım.

Düşünün bu ruh halini.

Hanginiz orada olmak ister.

Twitter'da, Facebook'ta veya başka sosyal internet ortamında bunları yazmak, duyguları aktarmak, madenciye destek olmak önemli elbette.

Ancak madencilerimize destek olmak için daha yoğun mücadele etmek lazım.

Sadece madenciye mi?

Dev inşaatlarda güvencesi, güvenliksiz çalıştırılan inşaat işçisine, tarım işçisine, emeğiyle kazanan tüm işçilere destek boynumuzun borcudur.

Ekonomimizin, belki de rahat yaşamımızın onlar sayesinde olduğunu bilerek destek vermek boynumuzun borcudur.

Devletin, hükümetlerin ve kusura bakmasınlar ama muhalefet partilerinin madenciyi sadece bu kazalarda hatırladığı gerçeğini bilerek, onları siyaseten baskı altına almak hepimizin görevidir.

Bunları yapmalıyız.

Yoksa bir gün aynı kaderi hepimiz yaşayabiliriz.

***

Afşin'deki 9 işçiyi hatırlayan var mı?

Ermenek'te 18 işçimiz için 10 gündür çalışma sürüyordu.

Artık umudumuz tükenmişti ama yine de çıkmadık candan ümit kesilmez diyorduk.

2 işçimizin cansız bedenlerine ulaşıldığı ortaya çıktı.

Yüreğimiz yanıyor.

Ama olay tazeyken gösterdiğimiz tepkileri sürekli hale getiremiyoruz.

2011 yılında Afşin-Elbistan’da meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 9 işçinin hala bedenlerinin göçük altında olduğunu hatırlayan var mı?

Eminim ki çok azımız bunu hatırlıyordur.

Hatırlatalım.

6 Şubat 2011’de Afşin-Elbistan B Termik Santrali’ne kömür temin edilen Çöllolar Kömür Havzası’nda göçük meydana gelmiş, 11 maden işçisi hayatını kaybetmiş ve yalnızca 2 madencinin cenazesine ulaşılabilmişti. Diğer işçilerin naaşı hâlâ çıkarılamadı, olayın üzerinden 4 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen hala çıkarılmadı.

O işçilerin ailelerinin acısını hissetmediğimiz zaman, bu olaylarla yüz yüze kalmaya devam ederiz.