CUMHURİYETÇİLER NEREYE SAVRULUYOR?..

CUMHURİYETÇİLER NEREYE SAVRULUYOR?..

Türk medyası 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, Turgut Özal iktidara gelince müthiş bir zıplama gerçekleştirdi... 

Medya sektörü, yalnızca teknolojik atılım yapmadı, farklı kimlikler ve aktörler de kazandı... Örneğin Zaman, Yeni Asya, Türkiye, Vakit gibi tarikat ve cemaat gazeteleri de bu dönemde büyüdü... 

AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte ise medyanın dönüşümü yalnızca teknoloji ile sınırlı kalmadı; “tetikçi, yandaş” ve “vurguncu” medya anlayışı da hakim oldu... 

Yani, Türkiye’nin son on yılı, iktidar-cemaat kıskacında uyduruk darbe hikayeleriyle tetikçilik yapan gazetecilerin utanç dönemi olarak da tarihe geçti... 

Ve sonunda hilafet kardeşliği, “padişah koltuğuna kim oturacak” kavgasıyla büyüyünce, AKP ile cemaat savaşı da başladı...

Daha iki yıl öncesine kadar cumhuriyet karşıtlığında saf tutan iktidar ve cemaat medyası artık birbirine amansızca taarruz edebiliyor... Hem de seviyesiz bir üslupla... 

Yıllarca bu iki cepheye karşı oldukları bilinen gazeteler ve yazarların savrulmaları da ne yazık ki bu dönemde başladı... Hem de çok şaşırtıcı biçimde... 

Cumhuriyet’ten Hikmet Çetinkaya gibiler utanmadan cemaatçilerle kol kola girerken, kimileri ise sözde AKP düşmanlığı uğruna, cemaatin sızdırdığı karanlık dosyalarla tetikçilik yaptılar!.. 

Ve ne yazık ki bazıları da yine “gericilik karşıtlığı” iddiasıyla HDP’den medet ummaya başladılar ki, en şaşırtıcı olanı da işte budur... 

GERİCİLİĞİN PANZEHİRİ NE?.. 

Baksanıza; “Atatürkçü” olarak toplumda sevilen Bekir Coşkun ve Emin Çölaşan son dönemdeki yazılarıyla HDP’yi parlatabiliyor... Bir dost olarak üzülerek söylemeliyiz ki, takipçilerinin büyük bölümünde hayal kırıklığı yarattılar... 

Sözcü’nün iki yazarının, HDP’yi salt iktidar partisini zayıflatmak uğruna AKP’ye karşı seçenek gibi gösterdikleri çok belli... 

Peki, “Yaşasın halkların kardeşliği” diye yazarak şimdi de HDP’li olan Sabah gazetesinin AKP liboşu Sevilay Yükselir ile dünkü yazısına, “Ey Anadolu halkları” diye başlayan “Atatürkçü” Uğur Dündar’ın Kürt siyasetinin jargonunda buluşmasına ne demeli?.. 

Meslekte örnek aldığımız abilerimizin şaşırtıcı tavrı nedeniyle toplumdaki şaşkınlık da ne yazık ki büyüyor... 

Evet; AKP karşıtlığı ve AKP ile mücadele iyi de, “Atatürkçü” yazar büyüklerimizin, “gericiliğe karşı özerkliği” neredeyse panzehir gibi göstermeye çalışması acaba cumhuriyetin geleceğine nasıl bir katkı sunacak?.. 

Sevgili abilerimize sormak isteriz; sizlerin de yıllardır vurguladığınız gibi “mevzubahis olan vatan ise”, bayrak, cumhuriyet, laiklik ve Atatürk ise bunlara düşmanlık açısından AKP ile HDP’nin ne farkı var acaba?.. 

Atatürkçü yazar Yılmaz Özdil’in dünkü yazısı hem bu sorulara yanıt verici, hem de kimi “cumhuriyetçi” çevrelerde, HDP ile ilgili kafa karışıklığını giderecek nitelikteydi. Sevgili Yılmaz yazısının sonunda şöyle demişti; 

“Başınızı omzuna yaslamak istediğiniz hassas lider selocan’dan ege türküleri, azz sonra... ‘Biji’ izlemeye devam edin sayın seyirciler! Hangi liboş televizyonu açsak, bu halde... 30 senedir gazetecilik yapıyorum, böyle cila, böyle makyaj, böyle ambalaj görmedim. Elbette keyfiniz bilir ama... 

Liboşlara uymayın. Siz siz olun. Kalaşnikofa şarjör olmayın.” 

24 SAAT AKP!.. 

“Yandaşlık” demişken devam edelim... RTÜK’ün CHP’li üyesi Süleyman Demirkan’ın dünkü açıklaması, iktidar yanlısı medyanın, “yandaş”lıktan tamamen uşaklığa terfi ettiğini de kanıtladı. 

Demirkan’a göre; 22-28 Mayıs arasında, hükümet yanlısı A Haber tam 16 saat 44 dakika, TGRT 16 saat 38 dakika, Ülke TV 15 saat 37 dakika ve Kanal 24 de tam 23 saat 37 dakika boyunca Erdoğan ve AKP ile ilgili yayın yapmış... 

Yani, adları ne yazık ki “haber” (!) televizyonu olan bu borazanlar sabahtan akşama kadar “Tayyip” ve “AKP” diye bağırıp durmuşlar... 

Medya dünyasında taraf olmayı tamamen biat etmeye dönüştüren bu zavallı kanalların yöneticilerine bir önerimiz var; ikisi logo olarak Erdoğan’ın fotosunu, diğer ikisi de ampul kullanırlarsa, hem yandaşlıkta rekor kırarlar hem de iktidar “köle”si olduklarını tescil etmiş olurlar... 

CHP AVNİ’Yİ YALANLADI... 

Türkiye’de bir de inanılmaz hızla gelişen bir “sosyal medya” sistemi var... Bu mecrada zaman zaman “at izi it izine” karışsa da, yalan ve saçma sapan haberler virüs hızıyla yayılsa da, sosyal medyanın Türkiye’de muhalefetin güçlenmesinde etkisi yadsınamaz... 

İşte bu sosyal medya içinde fenomen haline gelen “Fuat Avni” diye bir cemaatçi var ki, başlarda yaptığı ihbarlar doğru çıksa da son dönemde yazdıkları bir “cadı avı” izlenimi de vermeye başladı... 

“Fuat Avni”nin birkaç gün önce “Ak-hırsız” diye yayımladığı bir isim listesi de “seçimde hile yapacak kişiler” diye sosyal medyada hızla yayıldı... 

Ancak CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın bilişimden sorumlu yöneticisi Tayfun İşbilen, dün düzenlediği basın toplantısında, Avni’nin iddialarıyla ilgili soruya şu karşılığı vermiş; 

“Fuat Avni isimli kullanıcının söylediği isimlerle ilgili gereken başvuruları yaptık ama çok da doğru olmadığını gördük. Yayınladığı bazı isimlerin aslında görev almadıklarını gördük. Çok da itibar etmemek lazım...” 

Hep söylediğimiz gibi, “seçimde hile” iddiaları biraz da beceriksiz muhalefet partilerinin kolaycılığı... Ağlamayı sızlamayı ve sitem etmeyi bırakıp sandıklara yeterince sahip çıkarlarsa ne “kedi”ler cirit atabilir ne de Avni’nin listesindekiler!..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac