SANDIK KAVGASI KİMİ VURACAK?..

SANDIK KAVGASI KİMİ VURACAK?..

Bugünden itibaren “1 Kasım” genel seçimlerine bir ay süre kaldı... Ne ilginç ki, ortalıkta seçim havası da yok, halkın ilgisi de yok, heyecan da...


Kim bilir, belki de toplum, siyasetin aylar süresince “koalisyon” noktasında buluşamamasının intikamını alma havasında... Çünkü siyasal kriz ABD Doları’nı zıplatınca, herkesin kesesinden bir tutam para uçuverdi... Yani canından can koparıldı milletin!..

Kitleler, kimi rantiyeleri kur zengini etme uğruna ekmeklerinin sinsice ve ahlaksızca tırtıklanmasına karşı sessiz bir öfke içinde...

Ekonomik durgunluk boş çarşılar, satılık işyerlerinin hızla artması, AVM’lerin sinek avlaması hatta pazarlarda bile alışverişin dibe vurmasından anlaşılıyor ama asıl mesele tepkinin sandığa nasıl yansıyacağı!..

Öfke ve suskunluk!..

Velhasıl,siyasetçilerin 7 Haziran sonrasındaki kör inadı ekonomideki çıkmaza bir kez daha katkı sununca toplumun siyasete öfkesi de giderek artıyor. Şimdilik şaşkınlık ve suskunluk olsa da gidişat iyi değil!..

Sandığa ilgisizliğin en büyüknedeni, seçimlerin kısa sürede yinelenmesi gibi görünse de bir önemli dayanak terörün kitleleri iyice kaygılandırması...

İki ay içinde 140’ya yakın şehit verilmesini tabii ki iktidarın teröre verdiği tavize bağlayan kitleler, “sandık gelsin görürsünüz” düşüncesindeler mi acaba?..

Tüm bu siyasal, sosyal ve ekonomik gerekçelerle toplumsal huzursuzluk yan yana gelince, beklendiği gibi soğuk bir seçim süreci kaçınılmaz oluyor... Ve tabii ki sonu da oldukça belirsiz bir süreç bu!..

Korkarız ki, daha önceki seçimlerde de, “Ne haliniz varsa görün” diyerek sandığa gitmeyen milyonların sayısı 1 Kasım’da iyice artacak...

Köreltilen kitleler!..

Siyaset kurumları kendi yarattıkları sandık-seçmen dengesizliğini ve çıkmazı nasıl giderecekler bilemiyoruz ama dünden itibaren başlayan “seçim programı” reklamı ile “vaat” yağmurunun partilere ve 1 Kasım’a katkısı olacağını doğrusu pek beklemiyoruz...

Söyler misiniz; sefalet içindeki emeklilerin çoğunun, asgari ücret ve emekli maaşlarında artış öneren CHP’ye, 7 Haziran seçimlerinde ilgi göstermemesi de bu derin paradoksa çarpıcı ve düşündürücü bir örnek değil mi acaba?.. Ne yapsaydı acaba CHP, asgari ücret 5 bin, emekli maaşları 8 bin lira mı demeliydi?..

Hiç kuşkunuz olmasın; Ülkede, “yoksullaştır-köleleştir” stratejisiyle adeta sadaka ekonomisine kurban edilen bir toplum yapısı var ki, duyarsız-sorumsuz bireylerin çoğu filmlerde hicvedilen “Cennet’te tapu”komedisinin pususunda bekliyor da olabilir!!!

İşin şakası bir yana, TBMM’deki siyaset kapsamında asıl sorular şunlar; AKP seçimi yineleyerek tek başına iktidara ulaşabilecek mi?.. CHP bu kez atak yapabilecek mi, transfer ve tasfiyelerle sarsılan MHP 7 Haziran’daki oyunu koruyabilecek mi?..

Ve de belki en önemlisi, son dönemdeki PKK saldırıları nedeniyle hedef noktasına sürüklenen HDP, özellikle Batıda CHP seçmeni ve Güneydoğu’da ise AKP’den kopan Kürt kökenli yurttaşlarla yeniden buluşarak barajı aşabilecek mi?..

Doğuda psikolojik savaş!..

Evet, bu ülkede kimi vahametler, işbirlikçi ve kiralık dezenformasyon medyasının körleştirmesi nedeniyle karanlıkta kalsa da siyaset hattında her şey, yine de herkesin gözleri önünde yaşanıyor...

Çünkü siyasi mücadele meydanlarda, televizyon ekranlarında ya da medya üzerinden yürütülse de, özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki kavga hem fısıltı gazetesinin manşetleriyle kitleleri sarsıyor, hem de düpedüz açıktan yürütülen bazı gözdağı ve önlem faaliyetleri nedeniyle gündemden düşmüyor!..

Baksanıza, PKK saldırıları nedeniyle seçim güvenliğinin iyice tehlikeye girdiği Güneydoğu’da, AKP ile HDP arasında yalnızca siyasal rekabet değil, büyük bir psikolojik savaş da yaşanıyor...

İki parti hem 7 Haziran’daki hataları ve eksikleri gidermeyi amaçlıyor, hem de baskıları engellemeye çabalıyor... İşte bu yüzden Güneydoğu kentlerinde, son bir hafta içinde yüzlerce sandık “güvenlik gerekçesiyle” merkezlere çekildi...

Riskli bölgede kaos!..

Çünkü AKP; özellikle dağlık ve kırsal alanda, köy ve mezralarda, gözden uzaktaki sandıklar üzerindeki devlet kontrolünün PKK baskısıyla yok edildiğini iddia ediyor!..

Buna dayanak olarak da, yüzlerce sandıkta “yalnızca HDP’ye oy çıkması” gösteriliyor!.. Bölgedeki valiler “tulum” olarak HDP’ye oy çıkan sandıklar üzerinde baskı ve tehdit olduğuna dikkat çekiyor...

İşte bu yüzden, AKP’li belediye başkanının 4 kez PKK’nın suikast girişimlerinden kurtulduğu Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde de çok sayıda sandık merkeze taşındı.

Aynı uygulama HDP-PKK’nın etkin olduğu Diyarbakır’da da sürüyor... Son olarak Sur İlçe Seçim Kurulu, 9 mahallede sandık kurulamayacağına karar verdi...

Geçtiğimiz haftalarda büyük olayların yaşandığı Cizre’nin yanı sıra, Hakkari’ninYüksekova ilçesinde de sandıkların merkeze taşınması kararı alındı...

Peki, seçimle ilgili PKK cephesinde neler oluyor?.. Daha önce bölgede bazı AKP yandaşlarına suikast düzenleyen ve iki ilçe başkanını da oğullarıyla birlikte kaçıran PKK, iktidarı yıldırmaya çalışıyor...

Örneğin, Urfa Valisi İzzettin Küçük, 4 gün önce Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi’nin makam aracına yönelik silahlı saldırının “terör eylemi” olduğunu açıkladı. Dün ise Bitlis AKP İl Başkanı Nesrullah Tanglay’a ait iş yerine molotofkokteyli ile saldırı düzenlendi.

Meselenin özeti şu; “Sandıklar nerede dursun” tartışmasının bile karmaşa çıkardığı Güneydoğu’da, “seçim yapılabilecek mi” kaygısı iyice büyüyor...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac