İSTANBUL'da NELER OLUYOR?..

İSTANBUL'da NELER OLUYOR?..

“Açılım” planının “özyönetim” işgalini de doğurduğu Güneydoğu’daki terör olayları iyice tırmanırken, devleti ve toplumu sarsan şiddet ne yazık ki giderek sıradanlaşıyor!.. Hem de çok ürkütücü biçimde ve de ne yazık ki artık her yerde!..
Baksanıza; özellikle son dört aydır ardı arkası kesilmeyen saldırılar, “Kanas”lı suikastlar, tuzaklar, operasyonlar, bombalar, çatışmalar, ölümler ve ne yazık ki sayıları 300’ü aşan şehitlere rağmen ülke genelindeki tuhaf duyarsızlık da dikkat çekiyor... 
Diğer yandan, ülkeyi kana ve kaosa alıştıran bir siyasal gafletin, en sonunda toplumun üzerine ölü toprağı serpmesinin sonuçlarını da şaşkınlık ve ibretle izliyoruz!.. 
AKP iktidarının gafletinin sonucunda ortaya çıkan şiddet sarmalı Güneydoğu’da artık alışılmış kanlı manzaraları ardı ardına gözlerimizin önüne getirirken, bölgedeki korku ve kaygı büyüyor, toplum ise derin bir suskunluk içinde olayları izlemekle yetiniyor!..
Peki, toplumdaki ilgisizlik neden acaba?.. İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmez diyecek kadar Doğu’ya duyarsız olan medyanın, “olay kameraya ne kadar yakınsa o kadar önemlidir” şeklindeki şaşkınlığı mı duyarsızlık yaratıyor acaba?..
Hadi diyelim ki şiddet ve terör Doğu’da artık sıradan!!! Peki ya Batı’da başlayan endişe verici olaylara ne demeli?..
İşte, İstanbul’un ortasında son günlerde yaşanan kaygı verici olayların adeta hasıraltı edilmesine de bakılırsa, belli ki medya artık şiddeti kanıksamış bir gazetecilik anlayışının körlüğünde her şeye magazin gözüyle bakmayı tercih ediyor?..
Heyhat!.. Televizyon dizilerindeki skandal, entrika ve rol gereği beklenmedik “hayali” oyuncu ölümlerini bile manşetten duyurarak habere değil reytinge hizmet eden gazetecilik anlayışının görmek istemediği öyle “gerçek” olaylar var ki, bunun ne kadar tehlikeli boyutlara ulaşacağını bekleyip göreceğiz!.. Örnek mi istersiniz?.. 

12 Eylül manzaraları!.. 

Söyler misiniz, son günlerde İstanbul’da neler oluyor?.. Farkında mıyız acaba, son 10 gün içerisinde Küçükçekmece, Eyüp ve Sultangazi’den sonra dördüncü kahvehane saldırısı da dün gerçekleşti...
Dizi filmlerinin aksiyon sahneleri değil bunlar!.. Uyanalım ey millet, Kurtlar Vadisi’nden manzaralar da izlemiyoruz!.. Tamı tamına gerçek bunlar; Silah, saldırı, kan ve ölüm zincirinin duman altı olmuş korkutucu versiyonları!..
Ve de en önemlisi, şiddetin sıradanlaştığı bir ülkede gizeminden eser kalmayan “vaka-i adliye”den olaylar bunlar!!! İşte İstanbul’un ortasından, ancak düştüğü yeri yakan ateşin kaygı verici bilançosu;
- 1 Şubat: Küçükçekmece ilçesine bağlı Kanarya Mahallesi’nde ilk kahvehane saldırısı... Gece geç saatlerde yaşanan silahlı saldırı sırasında içeride bulunan 2 kişi yaşamını yitirdi, 5 kişi de yaralandı... Olayın ardından mahallede yapılan ev baskınlarında 6 kişi polislerce gözaltına alındı. Eylemin gerekçesi açıklanmadı, Kanarya günlerdir diken üstünde...
- 2 Şubat: Eyüp ilçesine bağlı Yeşilpınar Mahallesi’nde bulunan “Büyük Osmanlı Sosyal Yardımlaşma ve Eğitim Derneği”ne 3 kişi tarafından uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen saldırıda 1 kişi yaşamını yitirdi, 3 kişi de yaralandı. 
Olay sonrası açıklama yapan Dernek Başkanı Bayram Demir, kendilerine daha önce emniyetten “derneklerine yönelik saldırı olacağı konusunda uyarı yapıldığını”, güvenlik önlemi kapsamında bir polisin de olay sırasında dernekte bulunduğunu söyledi.
- 6 Şubat: Sultangazi’de, Sultançiftliği Mahallesindeki bir kıraathaneye yönelik silahlı saldırıda 2 kişi yaralandı... Eylemin perde gerisi henüz aralanmadı... 
- 8 Şubat: Kağıthane’de, Sanayi Mahallesi, Atatürk Caddesi’nde bir kahvehaneye sabaha karşı 05.00 sıralarında düzenlenen silahlı saldırıda 1 kişi öldü, 1 kişi de yaralandı. Bu saldırının gerekçesiyle ilgili de İstanbul Emniyeti’nden bir açıklama yok!..

Planlı kaos mu?..

Evet, son on günde, İstanbul’daki dört kahvehane saldırısında toplam 3 kişi yaşamını yitirdi, 12 kişi de yaralandı. Olaylarla ilgili gözaltına alınanlar olsa da, bu saldırı zincirinin gerekçeleri konusunda emniyet ayrıntılı açıklama yapmaktan nedense kaçınıyor!.. 
Peki, emniyetin bazı saldırılarla ilgili “önceden uyarı” yaptığı da bilindiğine göre, İstanbul’da kimler ne yapmaya çalışıyor ve bu endişe verici olaylar niçin önlenemiyor?..
Hem de 12 Eylül’e giden kanlı sürecin kahvehane saldırılarıyla başladığı bilindiğine göre, polisin bu kaos zincirinin ardında organize bir grup olup olmadığını bir an önce açıklaması gerekmiyor mu?.. 
Üstelik bu saldırıların devamının geleceğiyle ilgili işaretler varsa, önlemlerin de yoğunlaştırılması ve bu eylem zincirinin bir an önce kırılması için polis teyakkuzda mı acaba?..
Bir kez daha soralım; Evet, neler oluyor İstanbul’da?.. Niçin kahvehaneler?.. Niçin bu saldırılar?.. Terör eylemi mi, haraç çetesi mi, mafya eylemleri mi, yoksa yeni bir kaosun öncü sarsıntıları mı bunlar?..
İktidar zaten suskunken, en önemli soru da Meclis’te İstanbul’u temsil eden milletvekillerine... Ey vekiller, seçmenlerinizin de oturduğu kahvehanelere kurşun yağarken, gizemli eylemlerin sonu bir türlü gelmezken, acaba neden ısrarla sessiz duruyorsunuz?..
Ve de İstanbul Valisi, emniyet yetkilileri, iktidarı ve muhalefetiyle ey vekiller; ne o, kahvehane kültürüne kan bulaşırken siz de tuhaf bir ilgisizlikle, “okey’e dördüncü”yü mü bekliyorsunuz?..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac