‘BUZDAĞI’nın ÜZERİNDE İŞKENCE!..

‘BUZDAĞI’nın ÜZERİNDE İŞKENCE!..

15 Temmuz’un ardından herkes şokta... Çünkü bırakın 47 bini aşan kamu personelinin tasfiyesini, Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusundan 100’den fazla general de darbecilikten tutuklandı ki, asıl vahamet de burada işte... Üstelik alt rütbedeki subay ve astsubayların sayısı belli bile değil...
İşte bu ürkütücü tablo tüm Türkiye’yi şoklarla sarsmaya devam ediyor... Çünkü herkesin kafasını halen aynı soru kurcalıyor; “Bu kadar cemaatçi TSK’ya nasıl sızdı ve en önemlisi de ‘orgeneral’ rütbesine kadar nasıl yükselebildi...”
Cemaat kuşatmasının ardında, 40 yıl önce camilerden başlatılarak “ışık evleri”nden bürokrasiye, emniyetten orduya kadar uzanan çok sinsi bir örgütlenme var... Peki, yalnızca örgütlenme mi?..
Ne yazık hayır!..
Çünkü bu dinci örgütlenme sürerken, bir yandan cumhuriyetçi kadrolar iğrenç planlarla tasfiye edilmiş, diğer yandan da özellikle TSK’nın askeri okullarında Atatürkçü gençleri sindirmek ve kovmak için büyük bir “zulüm” de sergilenmiş...
İşte gençleri ordudan attıran o zulmün detayları, “darbe” girişimin ardından deşifre olan “Şok Mangaları”nın insanlık dışı faaliyetleriyle de dışa vurmaya başladı...
TSK’daki cemaat kadrolaşmasına dikkat çeken “Ağacın Kurdu, TSK’da şakirtlerin işgali mi” adlı kitabın yazarı Mustafa Önsel, o mangaların baskılarıyla Harp Okulu’ndan ayrılan ve atılan öğrenci sayısını yıllara göre şöyle sıralamış:
“2008 yılında 262; 2009’da 465; 2010’da 283; 2011’de 330; 2012’de 222; 2013’te 200 ve 2014’te 160 öğrenci...”
Mustafa Önsel kitabında, ürkütücü tasfiye operasyonunu da şöyle yorumlamış;
“Özellikle intibak kamplarında Fethullahçı örgüt mensubu olduğu iddia edilen subayların baskı ve işkencelerine dayanamayan Harbiyeliler ayrılmak zorunda kalmışlardır. Bu baskı, yukarıdaki yıllarda (2008-2014) dayanılmaz ve açık bir hal almıştır. Bu işkenceler o kadar alenidir ki, komuta kademesinin haberinin olmaması düşünülemez.”

Ağacın kurdu çamın dikeni!..

Peki, cemaat Atatürkçü öğrencileri nasıl sindiriyordu, TSK’da binlerce vatanseverin geleceğiyle nasıl oynandı?..
Maltepe Askeri Lisesi’ne 2007 yılında başlayan ancak 2011 yılında ordudan ayrılmak zorunda kalan Gazi Can da cemaat kurbanlarından...
2008’te Bursa Işıklar Askeri Lisesi’ne geçiş yaptığını ancak “şok mangaları” nedeniyle sağlık muayenelerinden elendiğine dikkat çeken Can, TSK’daki işkencelerle ilgili medyaya şunları anlatmış;
“Bizler yaz kamplarında ve okul dönemlerinde birçok işkence gördük başımızdaki subaylar tarafından. Bunlar askeri kamplarda yaz sıcaklarında erimiş asfalt üzerinde süründürmeler, şınav çekmeler. Geceleri de uyumuyorduk, çam ağaçlarının iğnelerini toplatıyorlardı sabaha kadar. Normal öğrencilere 1,5 saat yemek molası verirken bizlere sadece 5 dakika ayırıyorlardı. Bizim dönemimizde askeri hava lisesine 170 kişi başlamıştık. Öğrencilerin tamamı ayrılana kadar işkence devam etti. Benim tahminim 2007’den itibaren yaklaşık 7-8 bin askeri öğrenci okuldan ayrılmak zorunda kaldı.”
Can, askeri lise öğrencilerine yapılanlara itiraz eden tek subay olan Hava Kuvvetleri Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Eldem’in de “Ergenekon” davası sürecinde tutuklandığına dikkat çekmiş!..

Zulüm, tasfiye örgütlenme...

Peki, askeri liselerdeki işkenceyi aşarak subay olanlar cemaatin kumpasından kurtulabildiler mi ki?.. Bu sorunun yanıtı zaten “Ergenekon” ve “Balyoz” kumpaslarında yüzlerce subayın tasfiye edilmesiyle de ortaya çıkmıştı...
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan 2010 yılında binbaşı rütbesindeyken zorla istifa ettirilen Hakan Filiz’in cemaat baskısıyla ilgili anlatımları ise TSK’daki kuşatmanın boyutlarını yansıtıyor;
“Okul komutanımız Kurmay Albay Yaşar Büyükanıt’tı. Sınıftan bazı arkadaşlarımızı dersten alıp, bir süre sonra geri göndermeye başladılar. İlk başlarda ne olduğunu anlamamıştık. Daha sonra sayı artmaya başlayınca, ben çağrılanlardan birine neler olduğunu sordum. ‘Bizi okuldan atacaklar, Biz Fethullah Gülen’in elemanlarının başarılı gördüğü ve daha sonra soruları vererek okula soktuğu çocuklarız. Bizi atacaklar ama önümüzde ve arkamızda gelenler var. Biz Türkiye’nin 2020’li yıllarının orgeneralleri, hakim ve savcıları, polis müdürleri olacağız. Devleti ele geçireceğiz. Bu küçük grubu atmaları bu gerçeği değiştirmeyecek’ dedi. Bu konuşmadan birkaç gün yaklaşık 80 öğrenci okuldan atıldı. Hafta sonu çarşı iznine çıkanlar meğerse ışık evlerinde paralel bir eğitim daha alıyorlarmış.”
Hakan Filiz, 1989 yılında Hava Harp Okulu seçmelerine katıldıklarını, ancak Kuleli Askeri Lisesinden gelen öğrencilere tam manasıyla bir zulüm yapıldığını belirterek, diğerlerinden farklı muamele gördüklerine de işaret etmiş...
Fareli koğuşlarda yatırılıp, her gün dikenli arazide süründürüldüklerini aktaran Filiz, “Birçok arkadaşımız vazgeçmek zorunda kaldı ve bıraktı. O yıl aramızdan çok az kişi okula girebildi. Sonradan anladık ki bizim devremiz bunlardan arındırıldığı için diğer okullardan gelenlere yer açmaya çalışıyorlarmış. Bu yakalananlar buzdağının görünen kısmıdır” demiş...
Evet, “darbe” girişimi cemaatin TSK’daki kirli çamaşırlarını gözler önüne sermeye devam ediyor... “TSK’dan Ayrılan ve Atılan Askeri Öğrenciler Platformu” üyesi yaklaşık 2 bin genç ise kendilerini tasfiye edenlere karşı yeni bir hukuk mücadelesi başlatıyor...
Bakalım devlet, TSK’da gelecekleriyle oynanan binlerce vatanseverle ilgili neler yapacak?.. Zulüm, işkence ve tasfiyeye karşı adalet gerçekten yerini bulacak mı?..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac