TABLO ORTADADIR (2)

TABLO ORTADADIR (2)

Tablo Ortadadır 1’den devam edersek;

Örneğin Osmangazi Köprüsü için otomobil başına geçiş ücreti 35 dolar olarak belirlenmiş, günde 40 bin araç için geçiş garantisi verilmiş ve bu tarih 2035 yılına kadar uzatılmışken halkın cebinden çıkacak olan paraya ve yönetenlerin sicil notunun kaç olduğuna(!) bugün değinmeyeceğim…

Parti içindeki en küçük bir çıkışta bile; “15 yıldır bizi bir arada tutan ve güçlü kılan en önemli şey; söylem bütünlüğüdür. Buna aykırı her söz, partimize zarar verir, seçmenimizi üzer” gibi mesajlarla partiyi ayakta tutanın ne olduğu kanıtlanırken güvenden söz etmek mümkün olamayacağından “aksi mümkün mü acaba?” sorusunu da sormayacağım.

Sulu gözlü olalım olmayalım. Acıklı ve hüzünlü haberlerin ardı arkası kesilmediği sürece kederlenmemek, karalar bağlamamak, boğazımızda hıçkırıkların düğümlenmemesi olanaksız. Ülkemizde hal ve koşullar böyle iken tam olarak yanıtını bilemediğiniz ve asla bulamayacağınız sorular havada uçuşurken, “Bunlar iyi günlerimiz mi?” diye de sormayacağım. 

Siyasi irade koro halinde ve üst perdeden AB’nin kararı için; “Sizin bu kararınız yok hükmündedir. Sizin bu kararınız Kapıkule’den içeri giremez” dese de, başlık bazı okurlara klişe gibi gelse de ortada sahici ve net bir durum varken, ister inanın ister inanmayın ama bu sert hava kısa sürede değişir, inanın lütfen de demeyeceğim.

İnfial yaratan cinsel istismar maddesinin yasa tasarısından çıkarılması konusunda (günü geldiğinde yeniden açmak üzere şimdilik kapattıklarını biliyoruz) AKP’li Bekir Bozdağ’ın; “Doğruyu yapmaktan vazgeçtik”, partilisi Ali Özkaya’nın; “Gürültü hakkaniyeti bastırdı” şeklindeki açıklamalarını da gündeme taşımayacağım. 

Keyfin unutulduğu, ağız tadının yerinde yellerin estiği, ortalarda; “Bıktık, usandık, yetti be” diyerek kederli yüz hatlarıyla dolaşanların arttığı, gülümsemeyi unutan, sinirleri bozuk olan, kaygılı, karamsar, endişeli kişi sayısının tavan yaptığını da dikkat çekmeyeceğim.

İçeride ekonomi yanıyormuş, aileler kıvranıyormuş, işsizlik artıyor, hane halkı borç yükü yükseliyor, yatırımlar azalıyor, ihracat geriliyormuş, insanın eli iş tutmuyor, dikiş zaten tutmuyormuş, bu konulara da değinmeyeceğim.

Elde kalan ne varsa harcandığı, babalar gibi satıldığı, haraç mezat elden çıkarıldığı, son 16 yılda ülkenin borcunun yılda yüzde 15 artarak 400 milyar doları aştığı, küresel pazarda satılığa çıkarılan 80 yıllık Cumhuriyet birikiminin har vurup harman savrulduğu ülkemizde bu iç acıtan sayıları da yazmayacağım.

Birbirimizin gözünün içine bakmaya korkarak, daha çok uzaklara dalarak, her şey olağanmış gibi davranarak, hüznü ve öfkeyi yoğun yaşayarak, yutkunup durarak, yorulmuş-yorgun düşmüş ortamlarda tartışarak, anlamaya çalışarak, devamlı sorular sorarak yaşamaktan bıkan ve umudunu kesenlerden de söz etmeyeceğim.

Tarım, hayvancılık, sanayi, üretim yerinde sayarken, fabrikalar, bankalar, ulaşım ve iletişim ağları, limanlar, madenler, sular, ormanlar, bankalar satılırken, halkı ekonomi yapmaya davet eden ve “Hayata baktığımız zaman israf ekonomisi almış başını gidiyor. Bir aile içinde bir değil, iki değil, üç araba var” şeklinde açıklama yapan Erdoğan’ın “tasarruf yapın” sözünü dikkate alacağım! Çünkü uçak, helikopter filosu olan ve 1300 odada yaşayan bir liderden söz ederken bu öneriyi atlamak olmaz.

AB’nin dondurma kararına yönelik Bekir Bozdağ’ın “Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye AB müzakere sürecini dondurma kararı önyargı, İslamofobi, Türkiyefobi ve vizyonsuzluk sonucu alınmıştır” şeklindeki tarihi açıklamasını da hiç unutmayacağım

Ha bu arada güzel şeyler olacak, her şey yakında düzelecek, bizim ülkeye bir şey olmaz, halkın tepesinin tası artarsa görürsün gibi hayali sözlere de inanmayacağım. Sözü Ahmet Muhip Dranas’a bırakıp aradan usulca çekileceğim; 

“Bir bıçak saplı durur göğsünde/ hangi su tasına uzansan boş.
Hangi pencereye koşarsan koş/ Aynı siyah güneş gökyüzünde!”

Önemli Not: Sıkı okurlarım, Adana’daki yangına ilişkin yazımı merak etmişler. Yazım hazır ancak, bugünkü yazı Pazartesi yayınlanan yazının devamı olduğu için yayınlamak zorundaydım. Pazartesi 5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme hakkındaki yazım olacak. Çarşamba günü Adana’daki yangına ilişkin yazımı okuyacaksınız.

Hayatlarının baharında devletin ihmali sonucu göçüp giden çocuklarımıza rahmet, acısı hiç dinmeyecek ailelerine sabır diliyorum.