‘MİLİS’ler ‘HAYIR’cıları mı SUSTURACAK?..

‘MİLİS’ler ‘HAYIR’cıları mı SUSTURACAK?..

Manisa’da ve yurtdışında görevli iki AKP yöneticisinin, “referandumdan hayır çıkarsa iç savaş” olur dediği günlerde, önce üzerinde sirenler bulunan, “Halk Özel Harekat” yazılı araçlar çıktı ortaya!..

Sonra da AKP’lilerin denetiminde kurulduğu ileri sürülen “Kardeş Kal Türkiye” adlı örgütlenme deşifre oldu!..

Medya, “darbe sırasında halkı kısa sürede sokağa dökmek” iddiasıyla kurulan bu grubu “Erdoğan’ın milisleri” ya da “paralel devlet” olarak da yorumlamış ki, vah memleketin haline...

Vah Türkiye vah ki; medyada sözde “halk özel harekat”a hizmet eden araçların yanı sıra, silahlı grupların fotoğrafları da dolaşırken, toplum arasındaki endişe artıyor ve ne yazık ki İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı izlemekle yetiniyor...

Ne yani bu memlekette artık “milis”lerden halka müdahale edecek ordular mı kuruluyor?.. Kime karşı kullanılacakmış bu silahlı, telsizli, “WhatsApp”lı, araçlı- gereçli ordu acaba?..

Mesela, Müjdat Gezen’e yapılan kundaklama gibi ya da “Hayır” bildirisi dağıtanların dövülmesi gibi, referandum öncesinde “sindirme ve gözdağı” amaçlı mı çalışacak bu çeteler?..

Referandum sırasında kargaşa yaratarak, “başkanlık” seçimini karambole getirmek için mi kullanılacak bu “milis” gücü?..

Yoksa referandumda “evet” çıkması ya da “hile” yapılması durumda öfkeli kitlelerin üzerine mi salınacak bu “derin devlet” yapılanması?..

İddia edildiği gibi, referandumda “Hayır” çıkması durumunda “araçlı-gereçli, silahlı-telsizli” bu karanlık yapı kitlelere karşı provokasyonda mı kullanılacak?..

Türkiye Cumhuriyeti halen bir hukuk devletiyse, bu ülkede cumhuriyeti koruyan savcılar varsa, medyada yer alan “milis güç”, “paralel ordu” iddialarının üzerinde acilen gider ve Türkiye’yi 12 Eylül öncesindeki karanlık döneme sürükleyecek “derin” yapılanmaları deşifre eder...

İSTANBUL’U KİM VURDU?..

İstanbul şehircilik açısından katledildi... Hem de kenti son 20 yıldır yöneten zihniyet katletti İstanbul’u... Acımasızca ve de insafsızca...

Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul, rantiye canavarları, “becerik(li)siz” (!) belediye başkanları, donanımsız mimar ve mühendislerle açgözlü müteahhitler tarafından el birliğiyle mahvedildi...

Ne geniş yolları ne ferah sokakları ne albenili bulvarları ne de yeşille donatılmış uçsuz bucaksız parkları var İstanbul’un...

Doğasını, yeşilini, havasını, yaşam alanlarını velhasıl kendini yitirdi güzel İstanbul...

Çünkü “depremde kitlelerin toplanacağı alanlar” bile AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce (İBB) katledildi...

Son olarak- Kayışdağı’nda acımasızca ve göz göre göre sürdüğü gibi- çevredeki ormanların yağmalanması bir tarafa, İstanbul’un merkezinin beton cehennemine dönüştüğünü kanıtlamak için kenti havadan fotoğraflamaya da gerek yok artık!..

İBB’nin, köprü güzergahlarındaki yollarla E-5 kenarındaki beton “duvar”ları saksıya çevirmesi, yani yeşil katliamını örtbasa yönelik göz boyamalar şehircilik takiyesi ile imar rezaletinin Pinokyo’su olmaktan ileri gidemiyor!..

ERDOĞAN BİLE İSYANDA...

İstanbul’da, İBB’den AKP’li ilçe belediyelerine kadar tüm yerel yöneticiler kentin katledilmesinden sorumludur...

Tuzla’dan başlayarak, imar rezaleti açısından dünya birincisi olan “Esenyurt”a kadar İstanbul’un damarlarından beton akmasının en büyük sorumlusu AKP’li belediyelerdir...

Kentte iki dönem belediye başkanlığı da yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan bile son birkaç yıldır imar rezaletlerine isyan ediyor!..

Geçen yıllarda, Zeytinburnu’nda yükselen ve Sultanahmet’in siluetini de bozan gökdelenlere isyan eden Erdoğan tepkisini, gökdelene ruhsat veren Kadir Topbaş yerine müteahhide yöneltince ortaya komik bir durum çıkmıştı...

Erdoğan 1 Temmuz 2016’daki bir cami açılışında konuşurken de, “İstanbul’a çok yanlışlar da yaptık. Ucube inşaatlarla İstanbul’un güzelliğine bizler de zarar verdik. Yangın çıksa itfaiye giremiyor” diye konuştu...

Erdoğan, Ankara’da 27 Ocak’ta düzenlenen Şehircilik Şurası’nda ise şunları söyledi;

“Rant odaklı anlayışla şehir inşası gerçekleştiremeyiz. İnsan öncelikli inşa anlayışı ile yola devam etmeliyiz. Ben dikey değil yatay mimariden yanayım.”

CHP’Lİ VEKİL CEVAP BEKLİYOR...

Erdoğan bile İstanbul’daki imar katliamına sık sık isyan edince, CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi sorumluların peşine düşmüş...

CHP’li vekil, Başbakan Binali Yıldırım tarafından cevaplandırılmak üzere TBMM Başkanlığı’na şu soruları yöneltmiş;

“2002 yılından bu yana İstanbul’un doğasının katledilmesine, gökdelenler ve AVM’lerin yapılmasına izin veren kurumlar hangileridir? İstanbul’da dikine yapılaşma hangi yıllarda artmıştır? Yeşil alanları neden imara açtınız; Üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı projeleriyle kaç hektar orman alanı kaybedilmiştir? Kanal İstanbul için kaybedilecek olan orman alanı kaç hektardır? İstanbul’da yolsuzluk yaptıkları iddia edilen müteahhitler varsa bu yolsuzlukları hangi kurum ve kişilerle birlikte yapmaktadırlar?..”

Eski İBB yöneticisi Binali Yıldırım tüm bu sorulara karşı, “Evet, İstanbul bizim belediyelerimiz tarafından katledildi” diyemeyeceğine göre, İstanbul katledildiğiyle kalmıştır...

BANKER BİLO!..

Konumuz Bakırköylü sanatçı Münir Özkul’un da oynadığı o meşhur film değil!.. Yeşilçam entrikalarına taş çıkartan hikayelere konu olanlar ve de imar rezaletleriyle vurulan mekanlar var İstanbul’da!..

Asıl konumuz; Fethullahçı danışmanlara ihale veren, imar skandallarından “kaç para götürdün” diye suçlanan “danışman”ları istihdam eden, parklardaki tesisleri yandaş hemşerilere peşkeş çeken, belediyenin arsalarını ucuza elden çıkartan, kaçak kat rezaletleri iyice ayyuka çıkan ve halk toplantılarında, mimarlar tarafından “çamurun bize bulaşmaz yalancı” diye azarlanan siyasetçiler!..

Allah kerimdir; şu referandum geçsin, akıl hastanesindekileri bile hayrete düşürecek sorular elbette birileri tarafından gündeme getirilir ve temiz siyasete de katkı sağlanır...

İşte o sorulara ya adı “aşk” dayağına da karışan becerikli (!) zat yanıt verir ya da onun “sefil”likten kurtardığı “Esenyurt”taki o meşhur kankası!..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac