SOSYAL MEDYA REFERANDUM SÜRECİNDE KAPATILACAK mı?

ŞAŞIRDIM

SOSYAL MEDYA REFERANDUM SÜRECİNDE KAPATILACAK mı?


İktidarın referandum konusundaki umutları giderek azalıyor. Ciddi araştırma şirketleri her ne kadar “Başa baş gidiyor” diye açıklamalar yapmalarına rağmen yeni ve bağımsız bazı şirketler Hayır oylarının hayli önde olduğunu belirtiyorlar.
Önüme gelen son anket Avrasya araştırma şirketinin yaptığı son anketin sonuçlarını içeriyor. Hayli ayrıntılı ve geniş kapsamlı yapıldığı anlaşılan araştırmaya göre hayır oyları yüzde 57'lerde. Evet ise yüzde 43'te kalıyor.
Araştırmada ayrıca pek çok ilin röntgeni de çekilmiş. Söylenenin ve sanılanın aksine MHP'nin de AKP ile güçlü olduğu bazı kalabalık illerde bile hayırlar önde ya da çok az farkla geride görünüyor.
Yandaş kalemler ısrarla “Cumhurbaşkanının önüne konan araştırmalar böyle söylemiyor” diyor ama iktidar kanadından dişe dokunur ve ayrıntılı bir araştırma sonucu henüz açıklanmadı.
Bu durumun iktidar kanadında hem telaş hem de öfke yaratmaması mümkün değil.
İşte şimdi bunun için bazı önlemlerin alındığını öğrendim.
İktidarın çok yoğun çalıştığı ancak karşı kesimlerin de hayli güçlü olduğu sosyal medyanın referanduma doğru kapatılacağı ya da kullanıcıları çıldırtacak biçimde yavaşlatılacağı ileri sürülüyor.
Bilgisayar programları yazan bir yakınım “AKP'liler evet kampanyası için akıllı telefonlara indirilebilecek programlar hazırlıyorlar” dedi.
“Nasıl?” diye sordum. Sistem klasik bir hizmet programı. Tıpkı cep telefonuna el feneri, banka, arayan bilinmeyen numara kim sistemleri gibi bir programmış.
Amaç evet diyecekleri böyle bir programda toplamak, bilgileri aktarmak, propaganda ve mesajları yayınlamakmış.
Ben de “Tamam da Twitter, Facebook hatta WhatsApp gibi sistemler zaten milyonlarca kişi tarafından kullanılıyor, kim indirir böyle bir programı?” diye üsteledim.
Yakınım “İşte püf noktası bu” dedi ve anlattı; “Hayır oylarının önde olduğunu biliyorlar. Referandum gününe yaklaşıldığında sosyal medyanın kapatılması veya çok ağırlaştırılması bile düşünülüyormuş. Oysa bu programlar sosyal medya engellerinden etkilenmiyor. Sosyal medyanın kapanması ya da yavaşlaması halinde buraya yönelecekler, hayırcıların ise elinde etkili bir medya kalmayacak.”
Gerçekten şaşırdım. Kim akıl veriyorsa ilginç tabii. “Var mı böyle bir program” diye baktım. “Tercih evet” adlı bir program googleplay'e yüklenmiş. Ayrıca evetmobil başlıklı bir de twitter hesabı açılmış.
AKP ve yandaşları şimdiki moralsizlikleri ile referanduma kadar akla gelebilecek her türlü cinliği yapacaklar gibi görünüyor.
Bu düşündükleri ve hazırlandıkları tutar mı? Bilemem, ama en azından bu yolla ne mesajlar vereceklerini görebiliriz.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

AVRUPA ADETA “EVET İÇİN” ÇALIŞIYOR


Eskiden demokratik ülkelerden gelen tepkileri önemserdim. En azından bu tepki ve uyarıların iktidarlar üzerinde etkisi olacağına inanır bir umutla “belki mesajı alırlar da düzeltme yoluna giderler” diye düşünürdüm.
Oysa son yıllarda durum çok farklı.
Demokratik dünyadan gelen bütün tepki ve uyarılar AKP iktidarı ve özellikle saray tarafından “Türkiye düşmanlığı, kıskançlık, Erdoğan'ı devirme planı” gibi sunuluyor kamuoyunun bir bölümüne.
Erdoğan demokratik dünyadan gelen tepkileri hiç önemsemediği gibi bir de üstüne “eeyy” diye başlayan bir ünlemle herkese ayar veriyor.
Kuşkusuz bu tavır, ne olup bittiğini bilmeyen genellikle düşük gelir ve eğitimli ama kalabalık kesimlerde büyük ilgi görüyor.
Halkın bir kesimi Türkiye'nin ilk kez dik durduğunu, dünyaya kafa tuttuğunu, başkalarının önünde ceket iliklemediğini düşünüyor, bunun hayalini yaşıyor.
Oysa bütün bu efelenmelere rağmen Türkiye'nin Amerika ve Avrupa'dan gelen taleplerin aslında hepsinin yerine getirildiğini bilmiyor bile.
Şimdi bakıyorum son günlerde özellikle Avrupa medyasında Erdoğan aleyhine birçok haber çıkıyor. Kati Piri adlı bir kadın da Türkiye'ye veryansın ediyor.
Bunların hepsini “AKP'ye üstü kapalı evet desteği” olarak görüyorum. Avrupa medyasının ve AB yetkililerinin bu yaptıkları Erdoğan ve AKP'nin arayıp da bulamayacağı bir nimet.

BUNU YAZMAK GEREK

ALİYEV HİÇ OLMADIK BİR ANDA ÖYLE BİR ŞEY YAPTI ki


Şu iki gündür kime rastlasam hep aynı şeyi söylüyor gülümseyerek “Aliyev'in karısını gördün mü?”
Görmez miyim?
Dost ve kardeş ülke Azerbaycan'ın babasından aldığı başkanlığı sürdüren İlham Aliyev kısa bir süre önce “başkanın yetkilerini artıran” bir anayasa değişikliğini referanduma sundu.
Sonuçta halkın yüzde 80'inden fazlası Aliyev'in daha da yetkili olmasını kabul etti.
Aliyev referandumdan sonra ilk icraat olarak kendisine verilen kararname çıkarma yetkisi ile “Başkan yardımcısını” seçti.
Bu kişi Aliyev'in eşiydi. Görüntüleri izlemiş olmalısınız, Aliyev hükümetini bir masada toplamış, “Size yeni başkan yardımcısını tanıtıyorum” diyor, içeri eşi giriyor, bakanlar ayağa kalkıp alkışlamaya başlıyor.
İşte bu görüntüler AKP'de müthiş bir moral bozukluğu yarattı. Çünkü tam da benzer şeyler konuştuğumuz sırada Aliyev'in adeta “eğer bu yetkileri verirseniz manzara bu olacak” dercesine eşini başkan yardımcısı yapması birçok AKP'li de soğuk duş etkisi yaptı. Birçok AKP'liden “Tam da bu sırada olur mu?” sorusunu duydum.
Açık söyleyeyim, hayır diyenler ne kadar anlatsa Aliyev'in olacakları uygulamalı biçimde göstermesindeki kadar etkili olamayabilirler.

ÇOK GÜLDÜM

BU YETKİYİ EVLİYAYA VERSEN…


Halk TV'deki Yazıişleri programında dün İlhan Kesici konuğum oldu.
Kesici çok formundaydı. İzleyicilerden aldığım mesajlara göre iki saate yakın sürenin su gibi akıp gittiğini anladım.
İlhan Kesici akıcı ve etkili konuşmasıyla yeni anayasa ile bir kişiye verilen yetkilerin nasıl bir güç zehirlenmesine yol açacağını örnekleriyle anlattı.
Kesici'nin “Türkiye'nin ekonomisi” ile ilgili rakamlara dayalı çarpıcı açıklamaları da çok ilgi gördü.
Ancak İlhan Kesici'nin bir tanımına bayıldım ve çok güldüm.
Kesici yeni anayasa ile bir kişiye verilen yetkilerin ne kadar akıl dışı olduğunu anlatırken “Bu yetkileri evliyaya versen azdırır” dedi.
Yanlış mı?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

MAHKEMELER BUGÜN BU KADAR KORKUYORSA YARIN NE OLUR SİZ DÜŞÜNÜN


Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni yakmaya kalkan kişi yakalandıktan sonra biliyorsunuz serbest bırakılmıştı.
Serbest bırakıldıktan sonra tıpkı şortlu kadına tekme atan saldırgan gibi müthiş bir özgüven içinde konuşan kundakçı “Orayı Müjdat Gezen Abdülhamit'in Han'ın torununa laf söylediği için yaktım, istesem bütün binayı yakardım” demişti.
Bu kişi daha sonra yapılan itiraz üzerine tekrar yakalandı. Bu kez tutuklandı. Orası ayrı.
Ama ilk mahkemenin kararına şaşırmamak elde değil. Çok açık bir saldırı var. En azından sıradan bir kundaklama olayı değil, açık bir nefret suçu işlenmiş. Ayrıca terör örgütü bağlantısı olması da muhtemel.
Peki hakim nasıl oluyor da tutuklama yapmıyor.
Sanıyorum karşısına gelen sanığın “iktidar yanlısı ve evetçi” olduğunu anlıyor. Böyle bir ortamda iktidarın başını derde sokacak bir karara imza atmaktan çekiniyor. En azından “Ben başımdan savayım, belki büyüklerimiz müdahale eder, bir üst mahkeme karar alsın” diye düşünüyor.
Henüz tek kişilik rejime geçmedik. Ama yargının hali bu. Bir de yetkiler tek elde toplandığında neler olur varın siz düşünün.


https://twitter.com/can_atakli_