MEMLEKET SAAT AYARI!

MEMLEKET SAAT AYARI!
 

Efendim! Bülbül efkârını gizlemek için ötermiş. Hatırda kalmayan, satırda kalırmış. Malum! 
 

CB AKP de metal eskimesi var deyince aklıma düştü bu sözler. Ve kendi kendime ilahi Sn. Erdoğan!  Sade o mu, sade metal mi, toplum eskidi,  toplum yoruldu demek istedim.  Keşke bülbül, efkârını gizleyeceğine yeni yeni sözler, yeni hayaller, yeni biçimler için ötse diye düşündüm! Ve bülbüle ev ödevi vermek istedim!
 

Örneğin kolay bir ödev olsun diye bir tarım ülkesi olmamıza rağmen sığır ithalatında 1.sıradaki yerimizi bülbül sorgulasa diyorum,neden diye sorarsanız, yanıtı bende olmadığı için bülbüle ev ödevi veriyorum!
 

Yine, başka soruya gerek yokhele bir bunu yapsın, sonrası kendiliğinden gelecek, deyip Hollanda’ya geçiyorum!Anlı şanlı hükümet korosu duydu mu bilmem ama Hollanda’da hapishaneler kapanıyormuş. 2013 ten beri 19 hapishane kapanmış şimdi sırada 5 hapishane daha varmış.  Çünkü Hollanda’da mahkûm kalmamış! Bizde kapatılan yayın sayısı 178, hapisteki gazeteci sayısı 161 olduğuna göre, ihtiyacımızı fonda tutarak onların hapishanelerinetalip mi olalım mı? Prefabrikse söküp getirerek, bizde monte mi ederiz? Yoksa kadın cinayetlerinde sık sık uyguladığımız iyi halden ceza indiriminde olduğu gibi iyi hal sergileyen mahkûmlarımızı hava değişimine Hollanda’ya mı göndeririz? KHK der, OHAL’e sokar, bir de protokol mü imzalarız? O artık büyüklerimizin bileceği iş!
 

Şimdi kalkıp güncel olan ve gündemi meşgul eden onca sorun varken nerden çıktı bu Hollanda diyebilirsiniz? Ben de bu önerimi keskin ve kesin bir mesaj olarak okumayın derim. Benimki sadece bir teklif! Tutar, tutmaz o büyük kadroların işi! Konular hız kesmediği ve keseceğe de benzemediği için bensadece tabloyu çizmekle yetindim…
 

Yoksa ben bilmem mi alnı açık, başı dik, omurgası sağlam, emeğe ve insan haklarına saygılı liderlerimizinyurttaşlarının huzurunu her şeyin önünde ve üstünde tuttuğunu. Ülkemiz için, ülke insanı için katkılarını, yaptıklarını, özverilerini…
 

Hal böyle iken, tablo iç açıcı değil diyenlere, bu tabloyu değiştirmek için ne yapmalı diye kafa yoranlara yönetimin sesine kulak verin derim. Nasılsa onlar her şeyi bilir, her şeyi görür ve ülke için en mükemmel olanına karar verirler.
 

Aslında Katar’la yatıp kalktığımız bugünlerde bu sorunu kafaya takmamalı! Ne oldu, neden oldu, kim kiminle hareket ediyor, Türkiye’nin konumu nedir, kriz nasıl sonuçlanabilir, olası sonuçlar bizi nasıl etkiler, dünya ekonomisine etkileri ne olur, çıkarılacak ders nedir vb. tüm bunların yanıtı bizim seçkin kadrolarımızın beyninde, dilinde, deneyimli ve birikimli omuzlarındadır. Merak etmeye gerek yoktur!
 

Ne derler siyaset bilimciler? Ortadoğu’da düşmanlıklar da, dostluklar da baki değildir.
 

O halde Katar’ı Katarlılara bırakıp bugünlerde değişeceği söylenen bakanlara kafa yormalıyız!İşe de 14 yıldır belini doğrultamayan, her yeni bakanla eğitim politikası ve sınav sistemi değişen ve yazboz tahtasına dönen MEB’le başlamalıyız! Hüseyin Çelik’ten Nimet Baş’a, Ömer Çelik’ten Nabi Avcı’ya uzanan sürece kitlenmeliyiz! Bir ülke düşünün ki TEOG sınavında 17 bin öğrenci tüm soruları yanıtlayarak birinci olmuş! Siz bu göz yaşartıcı başarıya bakar mısınız?
 

Bakmayın ufak tefek gazetelerin yazıp çizmesine! Siz anlı şanlı düşünürlere, büyük siyasi aktörlerin açıklamalarına, ana akım medyanın güçlü yazarlarına, toplum sözcülerinebakın! O zaman yönetim erbabının nelere kadir olduğunu görecek, memleketin bunca zorlu sorununu nasıl da çözdüklerini anlayacak, Ortadoğu fokur fokur kaynarken, dünyanın başına bin türlü çorap örülürken onların sergilediği soğukkanlı duruşla, bölge ve dünya liderliğine giden yolda attıkları adımlarla gururlanacaksınız…