BÜYÜK KURTARICI

BÜYÜK KURTARICI

Siyasi varlığını bizzat Atatürk, Kemalist Devrimler ve laiklik karşıtı eylem ve söylemlerle çerçevelemiş AKP, bugünlerde çok yaman Atatürkçü kesildi. Hani şimdi “Bayram değil, seyran değil. Eniştem beni niye öptü?” demez misiniz?

Bu parti, 40 yıl evvelinden 5 ayrı siyasi partide kümeleşmiş ve bu partilerin dördü Anayasa Mahkemesi tarafından Atatürk Devrimi ve laik Cumhuriyet karşıtı eylem ve söylemleri nedeniyle kapatılmıştı. 40 yıldan beri en ufak bir değişim göstermedikleri halde, bugün birdenbire ve hızla Atatürk sevdalısı olmaları nasıl yorumlanır? Sorun burada.

O nedenle terütaze Atatürkçü olmaları katiyen inandırıcı değildir.

Milli Mücadele’nin kilometre taşları olan 23 Nisanları, 19 Mayısları, 30 Ağustosları, 29 Ekimleri sıradanlaştırmak, hatta ve hatta itibarsızlaştırmak için envai çeşit atraksiyonlar yaptığınız unutulmadı.

10 Kasım’da Anıtkabir’de bir kısmınız zoraki olarak bulundu. Pek çoğunuzun o gün orada bulunmamak için türlü çeşitli bahaneler, çeşitli mazeretler icat ettiğiniz belleğimizdedir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, O’nun annesine, O’nun silah arkadaşlarına en aşağılık saldırılarda bulunanları sofranızda, ekranlarınızda baş tacı etmediniz mi?

Kamu kuruluşlarındaki nakillerde, tayinlerde, terfilerde Atatürk karşıtlarının önceliği, giderek egemenliği yok muydu?

Uzağa gitmeye gerek yok. Şu FETÖ lideriyle bir zamanlar kurduğunuz ortaklığınızda sizleri bir araya getiren başat unsur ne idi?

Atatürk adının pek çok kurum ve kuruluştan silinip çıkarılması, T.C. ibaresinin kaldırılması sizin iktidarınız döneminde olmadı mı?

Eğitim kurumlarında okutulan kitaplardan Atatürk, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Devrimi ile ilgili metinler müfredattan AKP döneminde çıkarılmadı mı? Eksiltilerek okutulmadı mı?    

AKP’nin bu nevzuhur Kemalistlerinin öncelikle bilmeleri, öğrenmeleri, kavramaları, algılamaları gereken gerçek şudur: Atatürk, hiçbir ülkenin, hiçbir halkın tekelinde değildir. O bir dünya lideridir. O; ezilen halkların, mazlum milletlerin kurtarıcısıdır. O; Afrika’nın, Asya’nın, Latin Amerika’nın, bütün azgelişmiş ülkelerin, sömürülen ulusların özgürlük ve bağımsızlık kahramanıdır. Böyle biline…

Milli Görüş gömleğini üzerinden çıkarıp atan AKP, acaba Sünni İslam dayatmacılığını, Osmanlı yayılmacılığını da sıyırıp attı mı üzerinden? Yoksa bu Atatürk sevgisi bir referandum sonucu mudur?

Görünen odur ki, iç ve dış olaylardaki tıkanıklık iktidarı hızla eritiyor. Metal yorgunluğu, obezite, ödem bu tıkanıklığın yeni adıdır.

Günümüzde eğitim, sağlık, adalet işlemez durumdadır. Gasp olayları, uyuşturucu ölümleri, sokak baskınları, özelde kadına yönelik şiddet, genelde her türlü cinayet artarak sürmektedir.

İşsizlik, hayat pahalılığı, ekonomik dengelerdeki bozukluk, iflaslar, icra takipleri, kapanan iş yerleri, hapse atılan gazeteciler, bilim insanları, milletvekilleri, inançlarından, yaşam tarzlarından ötürü aşağılanan, saldırıya, tecavüze uğrayan insanlar, iktidarı çaresizliğe, çıkmaza sokmuştur.

Sınır komşularımızın hemen hepsiyle ilişkiler bozulmuş, tıkanmış, aleyhimize gelişir olmuştur. Keza Avrupa ülkeleriyle ilişkiler birebir kopma noktasına gelmiştir. AB ile ilişkiler pamuk ipliğine bağlıdır adeta. ABD ile ilişkiler FETÖ, Rıza Sarraf düzeyine inmiştir. Rusya ile ilişkiler ise domates salkımına bağlanmıştır.

AKP iktidarının iç ve dış siyasetteki bu görünümü geçmişteki Kemalist politikaların isabetini bir kez daha güncelleştiriyor. Atatürk sevgisi o nedenle her geçen gün yoğunlaşarak artıyor. Günümüzde nevzuhur Kemalistlerin amacı işte bu hızı kesmektir.

Sözün Özü; hafıza-i beşer, nisyan ile malul değildir.