YOLSUZLUKLARI ARAŞTIRMAKTAN NİÇİN KORKUYORSUNUZ?

YOLSUZLUKLARI ARAŞTIRMAKTAN NİÇİN KORKUYORSUNUZ?

Yaşanan olaylar gösteriyor ki Türkiye yağmalanıyor. Bunu araştırma görevi öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, belgeler göstererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birinci derecede yakınları ile ilgili parasal ilişkileri açıkladı.

Daha o konuşurken AKP’liler, “Bu belgeler sahte!” diye bağırmaya başladılar.

CHP’liler, “Gelin o zaman Meclis araştırması yapalım. TBMM’de bir komisyon kurulsun. Belgeleri de o komisyona verelim” diyor.

AKP’liler hemen itiraz ediyorlar:

-Olmaz, Meclis araştırması istemeyiz!

Aynı tavrı, Başbakan Binali Yıldırım’ın oğullarının Malta Adası’nda açtıkları hesaplar için de takındılar; araştırılmasını önlediler.

Sıkışınca da hemen “Türkiye 4 terör örgütü ile savaşırken bunlar gündeme getirilir mi?” tavrı takınıyorlar.

Sıradan vatandaş olarak soruyorum: “Neden parasal ilişkileri araştırmaktan korkuyorsunuz? Meclis’te açıklanan o belgeler sahte ise bunu ispat edersiniz; Kemal Kılıçdaroğlu da madara olur, siyasi hayatı biter.”

Yoksa gösterilen belgeler gerçek de siz yan mı çiziyorsunuz?

VERİN MAHKEMEYE

Man Adası gibi bir bilinmez yerde sadece 1 sterlinlik şirket kuracaksın. Sonra o 1 liralık şirkete milyonlarca dolar para göndereceksin.

Kim bunlar?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu, kardeşi, dünürü, eniştesi...

Diktatörlükle yönetilmeyen her ülkede böyle bir iş konuşulur, tartışılır ve hesabı sorulur.

Türkiye’de ise bunu sorgulayanlar hain ilan edilerek susturulmaya çalışılıyor.

İşin içine vatan-millet davaları sokularak yolsuzlukların üstü kapatılıyor.

Medya, baştan başa bu yolsuzlukları aklamakla görevlendirilmiş gibi...

Belgeler sahte diye bağırmak yerine AKP Lideri Erdoğan’ın yakınlarının yapması gereken çok basit bir iş var:

Derhal Kemal Kılıçdaroğlu’nu mahkemeye verecekler, cezalandırılmasını isteyecekler.

Bunu bekliyoruz.

Mahkemede ister istemez o belgeler kullanılacak, sahte mi gerçek mi oldukları görülecek.

Eğer bunu yapmazlarsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birinci derecede yakınları suçlamayı kabul etmiş olacaklardır.

Türkiye bu manzarayı hiç mi hiç hak etmiyor efendiler...

AKP’lilerin EĞİTİM DÜŞMANLIĞI

Eski Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 2015 yılında şöyle demişti: “Eğitim seviyesi arttıkça AKP’nin hitap ettiği alan, düşüyor.”

Bununla, okumuşların AKP’ye oy vermediğini söylüyordu.

Geçen sene Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı şöyle demişti: “Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum.”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Özlem Zengin, Altınbaş Üniversitesi’nin düzenlediği Kadına Şiddetle Mücadele Çalıştayı’na katıldı. Ve dedi ki: “Eğitim arttıkça şiddetin kalitesi artıyor.”

***

İşte bu bakış açısı, modern eğitime olan derin düşmanlığı gösteriyor. Bu zihniyet aydınlanmış bireyler değil köleleştirilmiş kullar istiyor.

Türkiye’yi hiçbir dış güç yıkamaz ama işte bu eğitime düşman olan zihniyet yıkabilir.

Çünkü, AKP’nin eğitimde yarattığı dehşetli gericileştirme yüzünden çocuklarımız okuduklarını anlamakta bile geriye gittiler. Uluslararası eğitim kuruluşlarının yaptığı araştırmalar, bu yıkımı pek açık biçimde gösteriyor.

Sorun şu ki, cahilleştirilen kitleler bu acı gerçeği anlayamıyorlar ve AKP’liler tarafından her yapılanı da alkışlıyorlar.

İşimiz gerçekten zor.

https://twitter.com/r_zelyut