KENDİ ÜLKENDE “MARABA” OLMAK!..

KENDİ ÜLKENDE “MARABA” OLMAK!..

İktidar darmadağın…

Ekonomi kırmızıyı da geçti morarma aşamasında!.. Akşam yatıp, sabah kalktığınızda bir de bakıyorsunuz Türk lirası dolar karşısında yüzde be daha eriyip 5 TL aşamasına dayanmış!.. Akaryakıt zammında ipin ucu iyice kaçmış, bir seferde 23 kuruş zam gelmiş!.. İktidardan yapılan açıklamalar akıllara seza!.. Mesela ekonomiden sorumlu muhteremlerden biri “ dolar kurundaki dehşet verici artışı tanımadığını” söylüyor, dolar kahkahalarla gülerek tırmanmayı sürdürüyor!..

Dövizle iş yapan yüzlerce şirket batmanın eşiğinde… Çarşı pazar kan ağlıyor; emekli Nuri Beyile pazarcı Ramazanaynı anda feryat ediyor:

-50 lira bile pul oldu!..

İnsanlar 2018’in ilk beş ayında neredeyse dörtte bir oranında fakirleşti… Uzmanlar Senegal’in bile gerisinde kaldığımızı haykırıyor… Merkez bankasının yükselişi durdurmak için piyasaya enjekte ettiği milyarlarca dolar hiç bir işe yaramıyor, zaten kasasında da para bitti bitecek!.. 

Saray, daha geçen ay İstanbul pendik İlçe Kondresi’nde halka ne diyordu?.. 

-Sen kalkar da faizli bir ekonomi ile ülkeyi yönetmeye devam edersen, o dikkatsiz araba kullanmaya benzer. türkiye’yi faiz belasından, faizi aşağı indirmek suretiyle enflasyondan kurtaracağız…

Ne kadar ferahlatıcı sözler!..

Faizin kucağından IMF’in kucağına!..

İyi güzel de 16 senedir bu iktidar, bu ülkeyi nasıl yönetti Tanrı aşkına?..

Faiz ekonomisi ile tabii!.. Türkiye’ye giren sıcak para, bunun karşılığında ne alıyordu acaba? Elma şekeri mi? Tabii ki faiz, hem de dünya ortalamasının çok üzerinde tatlı faiz!.. Merkez Bankası, sonuncusu daha önceki akşam olmak üzere, 15 gün içinde iki kez faizleri yükseltmedi mi?!. Hani nerede AKP’li Cumhurbaşkanı’nın halkın gözünün içine baka baka söylediği “Enflasyonun anası da babası da faizdir, indireceğiz”sözü?!..

Merkez Bankası’nın önceki akşam aldığı 300 baz puanlık yüksek faiz artışı ile verilen tüm sözler tuzla buz oldu; Saray, hala vatandaşa “paranızı dövize çevirmeyin”çağrısı yapmakla meşgul!.. Küreselleşmenin kucağına böylesine istekli şekilde oturduğunda, onun kurallarıyla oynamanın dışında hiç bir şansın yoktur kardeşim!..

Bakın, bu ülkenin namuslu, ekonomiyi en iyi bilen uzmanları “bu yolun sonu IMF’ye çıkar”diye uyarıyor. Daha kısa süre önce “IMF’ye borç veriyoruz” diye böbürlenen “En büyük Türk büyükleri”bu uyarıları duyuyor mu? Ayrıca IMF’ye gidince ne olacak?.. Kısa bir süre önce Eski Dünya Bankası BaşekonomistiJoseph Stiglitz’in “Ölüm Fermanı”olarak nitelediği IMF sürecini paylaşmıştım. Bir kez daha dikkatinize sunuyorum:

Dört aşamalı ölüm projesi!..

-Ölüm fermanının ilk aşaması özelleştirme: Bu aşamada devreye hemen siyasi şahsiyetler sokuluyor. Öncelikle elektrik, su gibi şirketler özelleştiriliyor ve siyasiler bu satışlardan yüklü “komisyonları” cebe indiriyor. ABD, bu satışları ve komisyonları gayet iyi biliyor!..

-İkinci aşama,para ve sermayenin serbest dolaşımı: Stiglitz bunu “sıcak para”döngüsü olarak adlandırıyor. spekülatif para, dövize ve gayrimenkule yöneliyor, ardından çıkan ilk sorunda kaçıp gidiyor. Böylece ulusal döviz rezervi azalıyor. IMF, spekülatif paranın geri dönmesi için faiz oranlarının yükseltilmesini öneriyor. Sonuç, sanayi üretiminin baltalanması!..

-Üçüncü aşamada ise kan emiciler dişlerini gösteriyor: Gıda, su, elektrik,petrol, gaz gibi temel gereksinimlerdeki destekler kaldırılıp “piyasa fiyatlandırılması”getiriliyor. Stiglitz’in tanımıyla bu “ekonomik kundakçılık”yerli işletme ve şirketlerin yok pahasına yabancıların eline geçmesiyle son buluyor!..

-Dördüncü ve son aşama:Yangın yerine dönmüş olan ülkenin, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası’nın koyduğu acımasız kurallara uygun şekilde Amerikan ve Avrupa malları karşısında serbest ticarete açılmasıyla tamamlanıyor... Yani “yeni kapitülasyonlar” eskisine rahmet okutacak şekilde geri geliyor!..

Türkiye son aşamada!..

Dikkatle okuduysanız, hemen görmeniz gerek…

bu iktidar yıllardır, IMF olmadan zaten onun bir ülkeyi sömürgeleştirmek için uyguladığı dört aşamalık “ölüm projesini”bilerek, isteyerek uygulamadı mı?!..

Özelleştirme adı altında ülkenin neredeyse tüm varlıkları haraç mezat satılmadı mı?.. Sıcak para politikası adı altında büyük faizler karşılığında gelen para sonucu dışarıya haddinin çok ötesinde esir olunmadı mı?.. Sıcakpara sahipleri “gideriz haa” diye tehdit edince yalnızca yabancılar için yüzde 15 stopaj vergisi bile kaldırılmadı mı?.. Yerli işletmeler, şirketler, bankalar yok pahasına yabancıların eline geçmedi mi?!..

Şimdi sırada dördüncü aşama, yani IMF ve Dünya Bankası’nın koyduğu acımasız kurallar çerçevesinde  “Yeni kapitülasyonlara”teslim süreci işlemeye başlayacak, diğer bir deyişle “kendi ülkemizde maraba olma” süreci!.. Yoksulluğun, açlığın, köleliğin ne demek olduğunu işte o zaman anlayacak bu ülkenin halkı…

-Tabii, 24 Haziran’da bu haysiyet yoksunu senaryoya dur demeyi beceremezse!..

https://twitter.com/umit_zileli