ERDOĞAN'ı KİMİN KAZANDIRDIĞINI BİR VATANDAŞ AÇIKLADI

ERDOĞAN'ı KİMİN KAZANDIRDIĞINI BİR VATANDAŞ AÇIKLADI

Eski günlerimi hatırlamak için uğradığım Tokat’ta birkaç esnafla sohbet ettim. Bir dükkanda, iş yeri sahibine, “Hadi yine Tayyip Bey’i kazandırdınız!” diye takıldım. Para ödemekte olan 40 yaşlarındaki bir vatandaş, elindeki deterjan poşetini tezgahın üstüne bırakıp şöyle bir gülümsedi. Sonra dedi ki:

“Bilemedin abi! Onu biz kazandırmadık başka birisi kazandırdı...”

Konuşmaya istekli birisini görünce sormaya başladım:

“Öyle mi? Peki kim kazandırdı?”

“Kemal Efendi kazandırdı, Kemal Efendi!”

“Yapmayın beyefendi! Kemal Bey, Sayın Erdoğan’ı yenmek için çok çalıştı bu seçimde!”

“Siz ona bakmayın efendim... Gündüz duvar ördü, geceleyin duvarın altındaki taşı çekip duvarı yıktı.”

“Yani, nasıl oldu bu iş?”

“Hakkını verelim ki şu Millet İttifakı iyiydi. En iyisi de İyi Parti’ye 15 vekili ödünç vermesiydi. Ama sonunu berbat etti...”

“Nasıl berbat etti? Nerede, ne yaptı?”

“Bakın ben MHP’liyim... Bu seçimde kesinlikle Erdoğan’a oy vermeyecektim. Ta ki Muharrem İnce, hapishaneye, Selahattin Demirtaş’ın ayağına gönderilinceye kadar...”

Burada durdu, bana daha yakından gülümsedi ve devam etti:

“Bakın beyefendi, ben sizi gayet iyi tanıyorum. 10 sene kadar önce burada Tokat’ta bir konferansınız olmuştu. O konuşmanızı dinledim ve çok şey öğrendim. Biz Ülkücüler sizi seviyoruz; sağlam bir Türkçüsünüz; aramızda bazı görüş ayrılıkları var ama... Şimdi siz söyleyin... CHP gidiyor PKK’lılarla ittifak yapıyor.

Bu Kılıçdaroğlu, HDP’yi Millet İttifakı’na sokmaya kalkışmadı mı? Bu Kemal Efendi Dersim işini, Ermeni soykırımı yalanını seçim bildirgesine koymadı mı? Bunlar bizi aptal mı sanıyor? Sen PKK ile ittifak yaparsan biz de AKP ile ittifak yaparız...”

Durdu, heyecanlanmıştı. Devam etti:

“Rıza Bey, Rıza Bey!... Onun bir planı varsa bizim de bir planımız olacak elbette. O PKK’lılara sarılmasa idi ben oyumu Erdoğan’a vermeyecektim. Bu defa oyum İyi Parti’ye idi. Ama onları da ikircikli görünce oyumu partime verdim... İşin özeti işte bu... Bunu Kılıçdaroğlu’na anlatın. Yüz seçime girse yüz bir defa kaybeder...”

“Peki Muharrem İnce için ne düşünüyorsun?”

“Erdoğan’ı sarsacak tek adam gibi görünüyordu. Tuttu, o adamın ayağına gitti ya... Bu CHP’liler ne yazık ki bu milletin ne istediğini bir türlü anlayamıyorlar...”

“İnce ne yapsın? Onu, oraya yollayan Kılıçdaroğlu idi...”

“Doğru ama vatandaş bunu bilmez, yapılana bakar.”

Tokatlı hemşerim selam verip çıktı gitti...

Dükkan sahibi, “Haklı adam!” dedi ve devam etti: “Rıza Bey, iş Ak Parti’ye kalsaydı Tayyip Bey gitmişti ama MHP onu kurtardı. Sebebi de Kılıçdaroğlu’nun bu HDP sevdası oldu... Haklı arkadaşımız... Sen HDP ile işbirliği yapar, seçmenini bile oraya oy vermeye zorlarsan, bu taraf da Erdoğan’a oy verir. Emin olun ki Tayyip Bey’i o koltuğa ikinci kez oturtan isim Kılıçdaroğlu’dur...”

KILIÇDAROĞLU KOLTUĞUNU BIRAKMAZ

Anadolu’daki CHP’lilerde bir karamsarlık egemen. Başka bir yol bulmak gerektiğini söylüyorlar. Çoğu da partide değişimden yana. Ama bu pek mümkün görünmüyor.

Çünkü, Kurultay Delegeleri, partinin geleceğini düşünmekten çok kendi konumlarını kuvvetlendirmek peşindeler. Çoğunu, Kılıçdaroğlu ekibi kontrol ediyor. Bir bölümünü belediyeler üstünden... Bir bölümünü mezhep bağı açısından... Bu yüzden Muharrem İnce’nin bu çelik zinciri kırması mümkün gözükmüyor.

SORUNU KİM ÇÖZEBİLİR?

Peki CHP’nin marjinal bir partiye dönüşmesi nasıl önlenecek? CHP; PKK ile bağlantılı gösterilmekten nasıl kurtarılacak?

İşte burada görev CHP’li seçmene düşüyor...

Onlar ki hemen hemen 70 yıldır iktidardan uzaklar. Ülkenin ve iktidarın nimetlerinden hak ettikleri kadar faydalanamıyorlar. Ama yine de müthiş bir kararlılıkla partilerini desteklediler. Hep verdiler... Ama şimdi iş onlara düşüyor.

CHP’nin başındaki bu özel ekip belli ki koltuğu bırakmayacak. Fakat, yakında yerel yönetimler seçimi yapılacak. Öyleyse partiye yeni bir heyecan katacak yönetime ihtiyaç var.

Bu koşullarda partideki düğümü çözmek için işte o vefakar ve fedakar taban harekete geçmeli. Genel Merkez’i kuşatmalı... Sonra, koltuğuna sıkı sıkı sarılmış olan Kılıçdaroğlu’nu koltuklayarak havalandırıp dış kapının önüne bırakmalı...

CHP devrim yapacak ise, ilk devrim bu olmalıdır...

Haydin arkadaşlar, Ankara’ya! Kuşatın CHP Genel Merkezi’ni... Koltuk sevdalılarının altından alın o koltukları!

TEZCAN’A NOT: Kılıçdaroğlu’nun baş yardımcısı Bülent Tezcan, partiyi kurtarma yöntemi olarak, “Bundan sonra karşı mahallenin dilini kullanacağız!” buyurmuş.

Uyan Bülent Bey! Siz ve başkanınız zaten yıllardır karşı mahallede oturuyorsunuz.

https://twitter.com/r_zelyut