BU İŞ TRAFİK SUÇU mu, İNSANLIK SUÇU mu?

BU İŞ TRAFİK SUÇU mu, İNSANLIK SUÇU mu?

Bu toplum, atını aracının arkasına bağlayıp sürükleyen adama kızdı. İşi, trafik suçu diye geçiştirmedi.

Yine, tosunu otomobilin arkasına bağlayıp götürene kızdı, trafik suçu saymadı.

Ama türbanlı kızını minibüsün arkasına bağlayıp öyle yolculuk yapan adama, dokunmadı. Savcılık; bu adam, sadece trafiği tehlikeye atmak suçuyla sorgulandı.

Nerede o kızımızın onuru, insanlığı, eşitliği?

İşte geri kalmışlığın en acıklı örneği budur.

İşte Araplaşma dediğimiz, Orta Çağ toplumuna dönüş budur.

Bu suçun, bir kız çocuğuna yönelik ayrımcılık olarak soruşturulması gerekirken üstü kapatılıyor ve ayrımcılık, trafik suçuyla geçiştiriliyor.

TÜRBANLILAŞTIRMA-KÖLELEŞTİRME

Gerçeğin görelim: burada, kadının ikinci sınıf insan sayıldığı bir uygulama var. Kökeni de türbana dayanıyor. Kadınımız, türban altına alındıktan sonra ağır ağır köleleştiriliyor. Türbanlı bakanlar öne çıkartılarak en üst düzeyden bir modelleştirme dayatılıyor. Bakanlıkların reklamlarında artık türbanlı kadınlar oynatılıyor. Bunun adı tek tip kadın. Tek tip kadın, AKP’nin Yeni Türkiye modelinin ete kemiğe bürünmüş hali.

Bu kadın tipi, erkeğin gerisindedir, görevi sadece erkeğe hizmet etmektir. Bu yüzden de o bir mal gibi taşınabilir.

İşte bu zihniyet, AKP iktidarı tarafından dindarlık diye alt tabakalara aktarılmakta ve aileler de bunu uygulamaktadır. Artık AKP seçmeni türbanlıdır. Ve bunu tek seçenek olarak görmektedir; dayatmaktadır.

Geçen gün Doğu Perinçek yazısında, “Türkiye birilerinin gösterdiği gibi Araplaşmıyor!” derken bu yakıcı gerçeği atlamıştı.

Türkiye, ne yazık ki Emevi Arapçılığı dediğimiz, Arap padişahı Muaviye tarafından hayata geçirilen gerici İslam’ın çemberine alındı. Muhammet İslamı’nın yerini Muaviye İslamı aldı. Bunu planlayan Araplar değil ama uygulayanlar, egemen Arap kültürü (siyasal İslam) üstünden yürütüyorlar yıkımı. Bu işin ayrıntılarını da “MUAVİYE’DEN ERDOĞAN’A DİN VE SİYASET” adlı kitabımızda ortaya koyduk.

Bilin ki o minibüsün arkasına bağlanan, bir kız çocuğu değil, kadınlarımızın geleceğidir.

SEÇMENİNİ ADAM YERİNE KOYMAYAN BİR GENEL BAŞKAN

Şu CHP hakkında yazmayayım diyorum ama duramıyorum.

Basına yansıyan bir haberden öğreniyoruz ki beyefendi şöyle buyurmuş: “Küskün CHP seçmeni seçimi boykot edeceğine gitsin doğrudan AKP’ye oy versin!”

Dediği pek açık: Bizim iktidar olmak gibi bir hedefimiz yok; seçmen oy verse de olur vermese de... Yeter ki ben koltuğumda oturayım.

4 yıldır, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir ABD projesi olduğunu... Kürt projesinde AKP’ye soldan destek olması için bir komplo ile partinin başına getirildiğini... FETÖ’nün korunmasının da ikinci görevi olduğunu... Üçüncü görevinin ise Dersimin intikamını alma duygusu sonucu, Atatürk ilkeleri ve devrimleri ile mücadele olduğunu... yazdım durdum.

İnternetten de ulaşabileceğiniz belgeler de gösteriyor ki Kılıçdaroğlu, kendisine ABD derin devletinin verdiği görevi yerine getirmek için koltuğunu bırakmamaktadır. Arkasında bu çıkarcı kurultay delegeleri olduğu sürece de CHP, Amerika tarafından yönetilecektir.

Oy vermeye gelince... Bu milletin AKP ve CHP dışında oy vereceği başka partiler vardır...

ÜNAL ÇEVİKÖZ!!!

Kılıçdaroğlu’nun ABD projesi olduğunu kabul etmek istemeyenlerin sadece Ünal Çeviköz’e bakmaları yeter. Bu zat, bir emekli büyükelçi iken milletvekili yapıldı ve partinin dış politikası ona bağlandı. Çünkü: Ünal Çeviköz sıkı bir ABD yandaşıdır. TV’lerdeki konuşmalarını inceleyin onun bölgemizdeki ABD projelerini savunduğunu anlayacaksınız.

Bu millet, CHP’ye oy veriyorum diyerek daha ne kadar ABD’ye oy verecek?

https://twitter.com/r_zelyut