CUMHURİYET’in ANLAMI

CUMHURİYET’in ANLAMI

29 Ekim 1923, milli iradenin yasalarla, yasal organlarla paylaşıldığı gündür. Benzersiz bir deha eseri olarak, Kurtuluş Savaşı devam ederken milli meclisi kuran Gazi Mustafa Kemal, 29 Ekim 1923’e kadar hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi, hem İcra Vekilleri Heyeti Reisi, hem de Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatan, yöneten ve zafere ulaştıran liderdi. Ne var ki, tek bir adamın bir ülkeyi yönetmesinin tehlikesini, yaratacağı faciayı görüyordu. Çare; Yetkileri de, sorumlulukları da paylaşarak ülkeyi yönetmekti.

28 Ekim 1923 akşamı güvendiği birkaç arkadaşıyla birlikte bütün gece boyunca hazırladıkları yasa taslağını, 29 Ekim 1923’te TBMM’ye sundular. Taslak yasalaştı. Artık yönetim şekli cumhuriyetti. Ülke Türkiye Cumhuriyeti adıyla anılacaktı. Meclis üyelerinden seçilen kişiler, başbakanı ve bakanlar kurulunu oluşturacaktı. Yasa yapma yetkisi tamamen TBMM’nin olacaktı. TBMM içinden çıkan yürütmenin her türlü eylem ve işlemi de, özgür, bağımsız, tarafsız yargı kurumlarınca denetlenecekti.

Devlet yönetimi, tek bir adamın yetkisinde değil, yasama – yürütme – yargı organlarının yetki ve sorumluluğunda olacaktı artık.      

İngiliz Başbakanı Lloyd George’un, Anadolu’dan çıktığını itiraf ettiği o dehanın uzak görüşlülüğü bugün daha iyi anlaşılıyor. 95 yıl önce Gazi Mustafa Kemal, kendi arzu ve iradesiyle yetkilerini sınırlandırırken, bugün, 95 yıl sonra, yasama ve yürütme yetkilerini eline alarak ülkemizi kanun hükmünde kararnamelerle yönetmek isteyen bir iktidar var. Bu gidişat verimsizdir. Tehlikelerle doludur. Üzücüdür. Bugün ülkemiz dış politikadan ekonomiye, eğitimden yargıya, tarımdan sağlığa kadar pek çok çıkmazın içinde ise bunda siyasi iktidarın, tek adamın arzu ve iradesine teslim olmasının sorumluluğu büyüktür.

Gazi Mustafa Kemal’in 95 yıl önceki görüşleri bugün sadece Türkiye için değil, dünya siyaseti için de önemini, geçerliliğini koruyor. Günümüzde bilim insanları, hava kirliliğinin, denizlerin ısınmasının, yakın zamanda küresel bir felakete neden olacağını tartışırken, bazı ülkelerin tek adamları füze rampalarının mesafelerini ve silah güçlerinin öldürme kapasitesini tartışıyorlar. Gelmekte olan facianın farkında değiller. Büyüklük yarışı içindeler. İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyanın en büyük devlet adamı olduğunun bir yeni kanıtı…

O nedenle Mustafa Kemal bir masal kahramanı değil, tarihin kaydettiği en büyük, en karizmatik devlet adamı ve devrimcidir.   

Bugün ülkemiz yeniden, bir kez daha Mustafa Kemal Atatürk’e ve yarattığı devrimlere dönmek zorundadır.