YUMAK’tan MEKTUP VAR

YUMAK’tan MEKTUP VAR

Koronavirüs yüzünden hepimiz 34 gündür allak bullak olduk biliyorum. Canımızın derdine düştük, evlere hapsolduk ve canımız fena halde sıkkın…

Ancak bu kendi derdine düşme bencilliği yüzünden can dostlarımızı unuttuk. Yemek bulamayan sokak hayvanlarını kaderlerine terk ettik. Gerçi Ankara için geçerli değil bu sözlerim. Çünkü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş can dostlarımızı unutmadı ve açlıktan ölmelerine izin vermedi.  Çünkü Ankara dışında her ilde hayvanlar katlediliyor ya da açlıktan ölüyor.  İstanbul’da da durum fena, Beykoz Ormanlarında hayvanlar açlıktan birer birer ölüyor ve hiç kimse bunları görmüyor. Seçim vaatleri arasında olsa da Hayvan Hakları unutulmuş sonrasında.

O yüzden de hal böyle olunca birçok sokak hayvanının Ankara’ya gidesi var…

Neyse dönelim konumuza…

Onlar bizi çok seviyor, biz onlara ne yaparsak yapalım bizleri sevmekten hiç vaz geçmiyorlar. Durum böyle olunca ister istemez düşünüyor insan…

Acaba hiç kalben dinlediniz mi ağzı dili olmayan sevimli arkadaşlarımızın sesini…

Sanmıyorum, o zaman onların ağzından yazılmış mektubu okuyun ve sonra da gözlerinizi kapatıp onların penceresinden bakın hayata…

Bakalım neler hissedeceksiniz?

“Eyyy İnsanoğlu kulak ver ve dinle benim adım Yumak…

Bu adı bana sokakta benimle oynayan çocuklar taktı…

Tüylerim çok olduğundan bu ismi vermişler bana.

Bende sizler gibi bu dünyada yaşıyorum. Beni de sizleri yarattığı gibi rabbim yarattı…

Acıkıyorum, susuyorum ve hastalanabiliyorum. Ayrıca çok da duygusalım. Sizleri çok seviyorum, kimi zaman yoldaş oluyorum yalnızlığınıza, kimi zaman da gülümsemenize vesile oluyorum yaptığım maskaralıklarla…

Sizlere oyun oynamayı öğrettim ben, paylaşmayı öğrettim. En soğuk kalplinin bile yüreğine dokunarak gönül buzlarını kırdım.

Bu anlattıklarım benimle aynı kaderi paylaşan ve açlığa terk edilen hayvan dostlarımın da yüreğinden geçenlerdir. Ne olur duyun sesimizi…

Yumağı, Tekiri, Karabaşı, Çik çiki…

Duyun sesimizi…

Sizler salgından korktuğunuz için bizi terk ettiniz kaderimize. Çok çabuk unuttunuz varlığımızı. Sokaklarda yemek ve su bulamıyoruz artık. Çoğu arkadaşlarımız açlıktan, susuzluktan öldü. Eğer açlıktan ölmüyorsak kötü insanların işkencelerinden, sadistliklerinden ölüyoruz.

Oysaki başka, başka ülkeler bizim gibi savunmasız, ağzı, dili olmayan küçük dostları için koruyucu yasalar çıkardı. Neden yaşadığımız bu cennette yok. Oysaki seçimlerde Hayvan Hakları konusunda birçok vaatte bulunulmuştu ama hiçbiri yerine getirilmedi.

Şimdi de Koronavirüs çıktı…

İki gündür can dostlarımıza sokaklara çıkmak yasak da oldu. Hiç bu kadar ıssızlaşmamıştı caddeler, sokaklar… Kimsecikler yok etrafta...

Bizlerde çok korkuyoruz bu derin sessizlikten. Bulduğumuz kuytularda yaşamaya çalışıyoruz kimi zaman aç, kimi zaman tok ama genelde hep aç…

Ve ölüyoruz birer birer…

Aslına bakarsanız, bizde çok korkuyoruz ama kendimizden değil, sizden. Çünkü biz bulaştırmıyoruz virüsü, siz bize bulaştırıyorsunuz.  Şaşırdınız değil mi? Evet siz bulaştırıyorsunuz…

Geçenlerde Mırnavdan duydum, hatta Karabaş da vardı yanımızda...

Ankara’da bizimle aynı kaderi paylaşan sokak hayvanı arkadaşımız hiç açlıktan ölmüyormuş. Mama dağıtımı artırılmış. Veteriner amcalar bizleri tedavi etmek için canla başla çalışıyorlarmış.  Yani Ankara’da her can çok değerliymiş…

Neden İstanbul’da değil? Neden bizi korumuyorsunuz? Bizde yaradanımız tarafından sizlere emanet değil miyiz?”

Evet, Yumak soruyor ve çok da haklı bir nedenle soruyor. Var mı cevabınız?

https://twitter.com/huzunyucel
https://www.facebook.com/huzun.yucel