KİM BU ÖTEKİLER?

KİM BU ÖTEKİLER?

Bizler mi, yoksa onlar mı? Biz ve onlar, biz kimiz, onlar kim?

Hangi güç bizi birbirimizden ayırdı ve bir diğerini öteki olarak adlandırdı. Her birimiz bu topraklarda doğup büyüyen, aynı havayı soluyan insanlar değil miyiz?  Belki dilimiz, mezhebimiz ayrı, inancımız farklı…

Devlet Planlama Teşkilatının istatistiklerine göre en çok iç göç alan şehirlerin başında İstanbul geliyor. Türkiye’de toplam 23 il göç alıyor. İstanbul'u İzmir, Bursa, Kocaeli, Ankara ve Antalya izliyor. Kırsaldan büyük şehirlere olan göç yıllar boyu katlanarak arttı, yorganı kapan taşı, toprağı altın diyerek soluğu büyük kentlerde aldı.

Bu insanların birçoğu; büyük kentlerdeki yaşama uyum sağlamakta zorlandı. Köylerinde üretici iken şehirlerde tüketim toplumu içinde kendilerini bulmaları ve kent değerlerini öğrenmeye dönük çabalarının olmaması, genelde yaşadıkları yerlerin varoş bölgeler oluşu ve bu bölgelerde din temelli cemaatlerin bulunması … Okur, yazar oranın düşüklüğü, cehalet, işsizlik ve yoksulluk… Devlet politikalarının bu insanlar üzerindeki algı yönlendirme politikaları, televizyonlarda magazin ve dizi furyaları sayesinde ve bir de din enjekte edildiğinde zoraki uyumsuzluk ortaya çıktı.

Ülke halkının % 99’nun Müslüman olduğu bir ülkede, biz laikleri Müslüman olarak görmeyen azımsanmayacak bir kitle ortaya çıktı. Oysa diğer yandan bizler de dinine bağlı insanlarız. Yaşam tarzlarımız her ne kadar farklı olsa da bu böyle… Bunun için, muhafazakar dindar olmaya beş vakit Camide namaza durmaya gerek yok…

Dürüst, temiz, vicdanlıysan... Ekmeğini başkasıyla bölüşüp, komşun açken yatağa tok girmiyorsan; başkalarının malında gözün yoksa hırsızlık yapmıyorsan zaten dinin emrettiği kuralları yerine getiriyorsun demektir. Ama yolsuzun, arsızın ardında durup okuduğu kitabı anlamayanlar oyunu halen ülkeyi menfaatleri için karanlığa gömmek isteyenlere veriyorsa hangimizin dindarlığı sorgulanmalı… 

Asıl bu halkı, ötekileştiren bu ülkeyi yönetenlerdir. İnsanları yoksulluğa, bilgisizliğe iterek öteki kılan toplumun geneline entegre etmeyi reddeden anlayıştır… Sosyal Devlet politikaları sıfırlanmış, bu sayede biat eden DİNDAR nesiller yaratılmaya çalışılmıştır. Bu yüzden % 43,5 için kullanılan jargon, bu dilden anlayan insanlar üzerinde çok etkilidir. Bu ülkede asıl ötekileri yaratan devlet politikalarıdır. Okuma, yazma oranın düşük olduğu işsizliğin alıp başını gittiği toplum kendine ne söylenirse onunla avunurlar…

Siyasiler gelecek seçimleri düşünürken, gerçek devlet adamları gelecek nesilleri düşünürler..  Ne yazık ki ikballerini düşünen siyasiler, ülke geleceğini ve nesilleri yok sayarak hareket etmeye devam etmektedir.. Gerçek devlet adamları ise artık yok denilecek kadar azınlıkta kalmıştır...

Son sözü bırakalım Mevlana söylesin…

Sanmayın ki yıkıldık çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük.!



https://twitter.com/ceydaknay
https://www.facebook.com/ceymin