ŞU ÇILGIN TÜRKLER

ŞU ÇILGIN TÜRKLER

Hiç, 688 sayfa boyunca gözlerinizin sürekli dolduğu oldu mu?.. Hiç, bir kitap boyu acıyı, kederi, gururu ve zaferi akıl almaz med-cezirler arasında adeta yaşadığınız oldu mu?.. Hiç, hıçkırıklarınızdan övünç duyduğunuz oldu mu?..

Benim oldu! Elleri öpülesi Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler" kitabını okurken; başkaldıran, inanılmaz bir savaşı aklın alamayacağı bir azim ve kararlılıkla kazanan ve emperyalizmi topraklarından def eden bir milletin çocuğu olmaktan bir kez daha gurur duydum.

Mazlum milletlere meşale olmuş, bir millete bağımsızlığını ve haysiyetini kazandırmış, bugün yok sayılmaya çalışılan o müthiş varoluş kavgasını ve Mustafa Kemal'in askerlerini bir kez daha minnetle, saygıyla andım... Kitabın tümünü bu köşeye almak isterdim, ancak birkaç küçük bölümle yetineceğim için çok ama çok üzgünüm...

Artin Kemal

Türk kuvvetlerinin Kars'ı Ermenilerden geri almasını eleştiren yazısından beri halkın bir Ermeni adı olan Artin'i ekleyerek Artin Kemal diye andığı yazar Ali Kemal, Peyam-ı Sabah gazetesindeki odasında ortağı Ermeni Mihran ve misafirleriyle çene çalıyordu: "Haydutların işi gücü savaş.. Ellerinde derme çatma bir ordu, birkaç tane de düzme kahraman, dövüşüp duruyorlar. Hükümet ölçmüş, biçmiş, uygun görmüş, Sevr antlaşmasını imzalamış. Size ne oluyor a zirzoplar? Öğrendiğime göre, Londra'da da çocuk gibi, 'İzmir'i isteriz, Edirne'yi isteriz' hatta 'tam istiklal isteriz' diye tutturmuşlar."

-Mihran, "Bunlar çılgın" diye söylendi...

'Hiçbir devlet şerefimizden büyük değil'

İngiliz Elçilik Müsteşarı Rattigan birden patladı: "Tam istiklal ne demek?" Hamit Bey gülümsedi: "Siz tam istiklalden ne anlıyorsanız o demek!" Rattigan başını Hariciye Nazırı A. İzzet Paşa'ya çevirerek, "Kemalistler akıllarını kaçırmış görünüyorlar, böyle bir şart asla kabul edilemez." Nazır şaşırmıştı, Hamit Bey'e eğilip fısıldadı: "Bu, çocukça bir çılgınlık. İngiltere gibi bir büyük devlete hiç ön şart ileri sürülür mü?" Hamit Bey, bir zamanların bu ünlü komutanına hüzünle baktı, sesini düşürmeye gerek görmeden, "Paşam" dedi, "hiçbir devlet şerefimizden ve ümidimizden büyük değildir."

***

Yunanistan Başbakanı Gunaris, "Bizi Anadolu'ya ittiler" diye sızlandı:

-Türkün başını getir, ödülünü al diyorlar. Bu amaçla iki yıldır savaşıyoruz. Türkü yenemiyoruz. Soydaşlarımızı Türkün merhametine bırakıp geri de dönemiyoruz... Emperyalizmin milletleri kendi çıkarı için nasıl kullandığını daha yeni anlamaya başlamıştı. Başı göğsüne düştü ve ağlamaya başladı...

***

Milli Savunma Bakanı Kazım Özalp, ilk yatakta yatan Teğmen Refik'in hatırını sordu. "İyiyim paşam" cevabıyla tam öbür yatağa geçiyordu ki başhekim sessizce battaniyeyi aralayarak bu iyimser yaralının durumunu gösterdi: iki bacağı da dizlerinin üzerinden kesilmişti. Kazım Paşa'nın gözleri doldu. Eğilip başını öptü, "Benden bir isteğin var mı çocuğum, ailen nerede, onların bir ihtiyacı var mı" dedi şefkatle. Teğmen bir şey istiyor olmaktan utanarak, "İstiklal Madalyası'nı hak ettiğimi sanıyorum" dedi, "Ondan başka bir şey istemem efendim."

İki büyük çınar

Son söz kitabın yazarı Turgut Özakman'dan:

- Sevgili gençler, İstiklal Savaşı, dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan biridir. Emperyalizmi ve yamaklarını dize getiren, bir enkazdan yepyeni, çağdaş bir devlet kurmayı başaran atalarınızla gurur duyun, şehit ve gazi atalarınızın onurunu yalancılara çiğnetmeyin. Sevgilerle...

Bu yazı tam 8 yıl önce yazıldı. Sevgili Turgut Özakman, daha baskıdan yeni çıkmış, tuğla gibi kitabı verdiğinde, Cumhuriyet'teki "Düz Çizgi" köşeme yetiştirmek için hemen okumaya başlamıştım. Hiç elimden bırakmadan, 48 saatte bitirdim... Bilgisayarın başına oturduğumda, sözcükler kendiliğinden dizildi ardı ardına...

-Yazı hayatımda, kendim yazıp da, hiç dahlimin olmadığı ender yazılardandır...

O bir "Çılgın Türk'tü"... Yaşamını, yüreğini, benliğini adadığı cumhuriyet için kıyasıya, ölesiye bir savaş verdi, tek başına... Hiç kimseden, hiçbir şey istemeden, bir cumhuriyet devrimcisi olarak dimdik yaşadı, aydınlattı ve gitti... Tıpkı, büyük sanatçı, sapına dek devrimci Tuncel Kurtiz gibi...

İki "Çılgın Türk", art arda veda eden iki büyük çınar... Yeri doldurulamayacak iki büyük insan...

-Gözyaşlarımızdan başka bir şey gelmiyor, gelemiyor elimizden, ne acı...