RUS SAVAŞ UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ DOĞRU MUYDU? 

Rus savaş uçağının düşürülmesi doğru muydu değil miydi? Konuyu ayrıntıya boğmadan çok somut şekilde ele almaya çalışacağım. 

Her ülke sınırlarını korumak, sınırlarını ihlal edenlere karşı tedbir almak ve gerektiğinde zor kullanmak hakkına sahiptir. Ancak devletler kanunlar ve kurallara göre göre hareket ederler. Ülkeyi yöneten hükümet hem kendi ülkesinin yasalarına hem de uluslararası yasalara uygun davranmak zorundadır.

Bir ülkenin uçağı vurulmaz değil, vurulur ancak bunun şartlarının oluşması gerekir. Sadece kısa süreli (15 saniye veya 5 dakika da olsa) sınır ihlali gerekçe gösterilerek bir ülkenin uçağı vurulmaz. Özellikle belirtmek istiyorum, bu durum şartlara sıkı sıkıya bağlıdır. Karşılıklı gerilimin had safhada olduğu bir ülkeyle tabii ki şartlar farklı olur. 

Hangi şartlar oluştuğunda bir ülkeye zor kullanırsınız?

İki ülke arasında yaşanan bir sorun oluşur. Bu sorun önce diplomasi kanalları kullanılarak çözülmeye çalışılır. Buna rağmen sorun çözülmezse tehditlerin boyutu artar. Uluslararası diplomasi kuralları işletilir ve yine çözülmezse iki ülke karşılıklı askeri hazırlık seviyelerini üst seviyeye çıkarırlar. İki ülkenin birbirlerini tehdit ettiği ortamda tabii ki sınır ihlali yaşanır ve ikazlara rağmen hala sınır ihlalinde ısrar edilirse artık egemen devletin kendi ülkesini korumak adına zor kullanmak doğal hakkıdır. 

Rus savaş uçağının düşürülmesi olayına baktığımızda, Rusya devletinin ülkemize karşı bir tehdidi yok. Ülkemizin egemenlik hakkına, sınırlarına veya ülke sınırları içinde bir bölgesine karşı tehdidi yok. 

Rusya, Türkiye’nin de içinde bulunduğu uluslararası bir koalisyonun karar verdiği bir terör örgütüne karşı hava operasyonu sürdürmektedir. Türkiye’de kimi çevreler ne derse desin, uluslararası kabul bu yöndedir. Rusya’nın bu bölgedeki hava unsurları Türkiye’yi hedef almadığı gibi Türkiye’nin de kabul ettiği terör örgütüne karşı yürütülen bir operasyon içindir. 
Açıkça sizi hedef almayan ve asıl hedefinin ne olduğu bilenen bir uçağın vurulması tabii ki doğru değildir. Her hava sahası ihlalinde ilk seçenek uçağı vurmak olsaydı, hiçbir ülkenin savaş uçağı kalmazdı. Her ülke birbiriyle savaş halinde olurdu. Yunanistan ile yaşadığımız hava ihlalleri ortada, her seferinde uçak düşürseydik şimdi iki ülkenin savaş uçağı olmazdı.

Deniliyor ki, 'Rusya’nın bu bölgede işi ne?'. O zaman sormazlar mı insana bu bölgeye gelmeyen ülke kaldı mı? Her gelen ülkeye ne yaptınız? Sesinizi çıkardınız mı? Tepkinizi neden göstermediniz diye. 

Rusya, uluslararası kabulün de o yönde olduğu IŞID terör örgütüne karşı hava operasyonu düzenliyor. Türkiye ne diyor: biz de IŞID’ın yok edilmesinden yanayız. Yani Rusya ile benzer noktada olduğunu söylüyor. En azından dünya kamuoyuna verdiği mesaj ve bizim anladığımız o yönde. O zaman Rusya’ya olan tepki nedir?

Türkiye’den bir söylem de o ki, Rusya IŞİD’e operasyon yaparken sivilleri ve Türkmenleri vuruyor. O zaman sormazlar mı insana, iddianız doğruysa bugüne kadar dünyanın birçok yerinde buna benzer olay olduğunda tepki bile vermediniz diye. 

Ülkenin sınırlarının dışında ve vatandaşlarına direkt yönelmemiş bir tehdit için ülkene yapılmış gibi kabul edip benzer hamleyi yapamazsın. Hem ülke içinden hem de uluslararası camiadan tepki alırsın. Hükümet, devlet değildir. Hükümet kendini devlet yerine koyarsa böylesi sıkıntılı durumlar doğar. Bu ne demektir? Bir hükümet kendi siyasi bakışına göre devletinin çıkarlarına ters olan davranışta bulunursa haliyle hem içeride hem dışarıda ülkeyi zora sokar.

Ülke sınırları dışında olan, insan haklarına aykırı davranışlar ve hukuksuzluklar olduğunda devletlerin yapması gerekenler bellidir. Uluslararası kuruluşlar var, bu mekanizmaları devreye sokar, uluslararası diplomasinin işlemesini ister. Hala insan haklarına aykırı uygulama devam ediyorsa, bunu ülkesini ve halkını riske atmadan çözmeye çalışır. Kesinlikle ilk seçenek o ülkenin savaş uçağını düşürmek değildir. Israrla söylüyoruz ülkemize ve halkımıza direkt olarak uzun süreli gelişen bir tehdit yokken bir ülkenin uçağı vurulmaz.

ABD yanıbaşımızda Irak’a müdahale etti ve milyonlarca insanı katletti. Binlerce insana insanlık dışı muamele ve işkence yaptı. Bunların resimlerini, videolarını çeken askerler sosyal medyada paylaştılar. Bunlar olurken Türkiye ne yaptı? Hiçbir şey yapmadı. Hatta ABD askerilerinin ülkelerine sağlıcakla dönmesi için dua edildi. 

Yeri gelmişken şu hususu da aktarayım. Gezi olayları esnasında Dolmabahçe Camii'nde içki içildi yalanı üzerinden öyle bir fırtına koparıldı ki, yalan olduğu kesinleştiği halde ısrarla bu yalan kullanılmaya devam edildi. Ancak doğru olan bir olay vardı. Adana İncirlik ABD askeri üssündeki camide ABD askerleri parti verdiler. Caminin içinde tahribat yaptılar ancak ülkemizin yöneticilerinden tek ses çıkmadı. Genelkurmay Başkanlığı olayı doğruladı, soruşturma başlattığını söyledi o kadar. Bir yalan üzerinden kendi vatandaşına karşı korkunç bir kampanya düzenleyenler, yabancı bir ülke olunca maalesef tek kelime etmediler. Olay doğru olduğu halde. 

Şimdi asıl konuya gelelim. Bir ülke halkını ve bölge halkını korumak istiyorsa önce güçlü olacak. Bir ülkenin gücü üretiminden gelir. Üretmeyen bir ülke güçlü olamaz. Üretimin az, ihracatın az, ithalatın fazla, yurtdışından sürekli borç alan bir ülkeysen ne halkına ne de bölgeye faydan olur. Tarımda, sanayide, enerjide, teknolojide dışa bağımlıysan güçlü ülke değilsin demektir.

Atatürk o yüzden Kurtuluş Savaşı bitince “Asıl savaş şimdi başlamıştır” demiştir. Bir ülkenin dünyada sözü dinlenir bir ülke olmasının en önemli şartı “TAM BAĞIMSIZ” olmasıdır. Tam bağımsızlık, güçlü bir milli ekonomiyle sağlanır.

Siz ülkenizde yerli tohumu yasaklıyorsanız, aldığınız her ekonomik kararda yerli üretim düşüyor, ithalat artıyorsa dünya meselelerinde bağırsanız da sizi kimse duymaz. Sadece seçmeninizi kandırmış olursunuz. Eğitim, Bilim, Sanat, Üretim, Sanayi, Enerji gibi en hassas konularda kendi kaynağından güç alamayan ülkenin güçlü politika üretme imkânı yoktur.

Kendimizi kandırıp olmadık hayale kapılmayalım. Bu gerçekleri dile getiren insanları da ülke düşmanı diye etiketlemekten vaz geçelim.

Son olarak Rus savaş uçağının vurulması konusunda ülkesine adeta aşık diyeceğimiz Nasuh Mahruki’nin açıklamalarına verilen tepkiler tabii ki doğru değildi. Nasuh Mahruki de ülkesini seven bir insan olarak, ülkesine ve halkına gelecek zararlar konusuna dikkat çekti. Ülkemize direkt olarak tehdit gelmesiyle, başka ülkede olan olaylar ve verilecek tepkiler aynı olmaz. Bu hususları dile getirdi diye çok eleştirildi. Ancak belli bir zaman sonra hükümetin bazı üyeleri de uçağın vurulması olayının doğru olmadığını söylediler. O zaman bu insanlara niye aşırı tepki verdiniz?  

Sonuçta tam bağımsız bir ülke olmak için milli ekonomi ve milli politika üreteceğiz. 

https://twitter.com/nasuhbektas
https://www.facebook.com/bektasnasuh
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
erses ceylan 8 yıl önce

rusyanin amerikayla ortak hareket ederek suriyeyi bahane ederek türkiyeye saldiri hazirligi yapmadigini kim bilebilir son düsen ucaktan konusuyor herkes daha önce 17 dakika türk hava sahasini ihlal ettikleri yalanmi düsen ucak bardagi tasiran son damlami degilmi birde ruslar suriyeye silahlarini roketlerini yerlestirebilmek icin bilincli olarak hava sahasini ihlal etmedigini nereden bilecegiz birde durmadan özür dileyin demesi rusyadaki türklere kötü muamele yapmasini ne diyeceksiniz bence bilincli yapilan isler rusya tarafindan

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87