“DİLLERİNİ KOPARMAK GÖREVİMİZDİR!”

Demek ki seçimlere pek fazla bir süre kalmadı…

Baksanıza, iktidar partisi seçim taktikleri sezonunu açtı; kadınlar, sanatçılar, gazeteciler üzerinden toplumu korkutma, sindirme, ötekileştirme, ayrımcılaştırma taktikleri gündeme dahil ediliverdi!

Geçen hafta hedefte FOX TV Ana haber sunucusu Selçuk Tepeli vardı mesela… İktidarın “sopası” haline dönüşen RTÜK Başkanı tarafından “muhalefet lideri gibi” davranmakla suçlanan Tepeli bu fütursuzca saldırıya gereken yanıtı verdi ancak değişen bir şey olmadı; ağır para cezası kesiliverdi televizyon kanalına!

Sonra Sezen Aksu atıldı arenaya; tee 2017’de yazdığı ve Yaşar Gaga ile düet yaptığı şarkı çıkarıldı ortaya ve özenle Havva ile Adem’e hakaret algısı yaratılıverdi! Biz de bu sayede Sezen’in “Şahane bir şey yaşamak” isimli bir şarkısının bulunduğunu öğrenmiş olduk! Mesela ben hiç bilmiyordum, dinleyince neden bilmediğimi de öğrenmiş oldum; bizim bildiğimiz Sezen şarkılarına hiç benzemeyen epeyce silik bir şarkıydı!

Öylesine bir saldırı kampanyasına maruz kaldı ki, evinin önünde dahi protestolar yapıldı. Ama asıl olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve de iktidar partisi genel başkanı tarafından hem de camide adeta infaz edildi! AKP’li Cumhurbaşkanı aldı eline mikrofonu ve cami cemaatine karşı şöyle dedi:

…Bu gibilerin dillerini koparmak görevimizdir!

Gazeteci tutuklamak!

Linç naraları atanlardan acaba bir tanesi dahi, mesela Diyanet’in 1983 yılından bu yana hazırladığı İslam Ansiklopedisi’ni okumuş muydu?! Orada Havva ile ilgili neler yazılı olduğundan haberdar mıydı?

Kuran-Kerim’de Havva anamızın adının hiç geçmediğini, yalnızca “Adem’in eşi” olarak tanımlandığını, Adem için de “asi” denildiğini içlerinden kaç kişi biliyordu mesela?!

Pek “muteber” tarikat önde gelenlerinden Cübbeli Ahmet’in örneğin, “Havva’nın Adem’i nasıl günaha zorladığına” dair konuşmasından kaç kişinin haberi vardı, çok merak ettim doğrusu?!

Sonrasında, iki hafta kadar önce TELE1’deki “Halk Arenası” programına katılan gazeteci arkadaşımız Sedef Kabaş hedefe oturtuldu. O programda, bir Çerkez atasözü örneğinden yola çıkarak eleştiriler sıralayan Sedef için dört koldan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” kampanyası başlatıldı. Hafta sonu gecenin ikisinde apar topar gözaltına alınan Sedef önce savcının karşısına çıkarıldı, ardından tutuklanma istemiyle Nöbetçi Sulh Mahkemesi Hakimliğine sevk edildi ve tutuklandı. Gerekçe ise şöyleydi.

Kaçma şüphesi bulunduğu için!

Sedef Kabaş hakkında, hakaret suçlamasıyla açılan bir başka dava daha vardı ve sürüyordu. Bırakın kaçmayı, You Tube’da programlarını sürdürüyor, başka TV programlarına konuk oluyor, eleştirilerini her platformda yapmaya da devam ediyordu! Sözünü hiçbir koşul altında sakınmayan bir gazetecidir Sedef, bırakın kaçmayı, kovsanız gitmez hiçbir yere…

Sedef Bakırköy kadınlar Hapishanesine gönderildi… Bu arada Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasının son 6 yıllık geçmişi de gözler önüne serildi… Paylaşayım

Yalnızca 6 yıl içinde 60 bin kişi bu suç nedeniyle soruşturuldu, 35 bin kişi en azından savcı karşısına çıktı, 6 bini aşkın kişi ise yargılandı, tutuklandı, hüküm giydi, bunların 1017’si ise 18 yaşından küçük, yani çocuktu!

Muhaliflere karşı “Huruç harekatı” mı?

Yukarıdaki örnekler en fazla bir, bir buçuk haftanın eseri!

Bu da iktidar partisinin yeni bir dönemin kapısını açtığı yorumlarına neden oldu. Muhalefet liderleri, toplumun bilinen, izlenen kadınları, sanatçıları, gazetecileri, kanaat önderleri üzerinden baskı, göz korkutma, sindirme harekatı başlatıldığı konuşuluyor kulislerde…

2015 Haziran seçimlerinde iktidar partisinin iktidardan düşme ihtimali gündeme geldiğinde toplumun korkularını kaşıyacak algı yöntemleri kullanılmış, o sırada Başbakanlık görevini sürdüren, bugün ise muhalefet saflarında bulunan Ahmet Davutoğlu Ankara’daki vahşi saldırı sonrasında şöyle demişti:

Bu saldırı oylarımızı yükseltti!

Bugün de yine değişik ancak temelde aynı “algı metodlarıyla” halka verilmeye çalışılan mesajlar dönemine geçildiği iddiaları konuşuluyor! Çok ünlü bir özdeyiştir:

Aynı suda iki defa yıkanılmaz!

Yıkanılır mı, yıkanılmaz mı önümüzdeki günler gösterecek…

Baskıyla, sindirmeyle, “hepinizin başına gelebilir” mesajıyla zapturapta alınmaya çalışılan koskoca bir millet…

Aynı suda bir kez daha yıkanır mı acep?

https://twitter.com/umit_zileli