Gündem:
ERDOĞAN BU YAZIYI OKURSA...
ERDOĞAN BU YAZIYI OKURSA...

Ekrem Dumanlı'nın kaleme aldığı yazıda, hükümetin ve cemaate yönelik olarak "İnlerine gireceğiz" diyen Başbakan Tayyip Erdoğan'ın adı anılmadan göndermelerde bulunuldu.

"Ey zalim! Yol yakınken dön... İnat edip zulme devam edersen, kelamını ve kalemini zulüm yolunda heba edersen -ki öyle olmaz inşallah- kendine de, sana ümit bağlayana da yazık etmiş olursun" diyen Dumanlı, yandaşları da içine katarak şöyle devam etti: "Zira o mev’ud günde ne gazeteciliğin önemi kalır ne siyasetçiliğin; ne bürokratlık işe yarar ne tüccarlık. Ve hiçbir zulüm zalimin yanına kâr kalmaz..."

İşte Dumanlı'nın yazısından öne çıkan bölümler:

"Ey zalim!
Bu yazıyı sana yardım etmek için yazıyorum. Zalime yardım? Evet! Çünkü bir gün buyurdu ki, Hazreti Muhammed (sas): “Zalim de olsa, mazlum da olsa kardeşine yardım et!” Arkadaşları sordu: “Ey Allah’ın Resûlü, kardeşim mazlumsa ona yardım ederim. Ama zalimse nasıl yardım edebilirim ki?” Ve muhteşem cevap: “Onu zulümden alıkoyar, ona mâni olursun ki bu da ona yardım etmektir.

”İşte ey zalim kardeşim!

Hassaten ‘zalim kardeş’e sesleniyorum; zira dıştaki zalim nasıl olsa bir gün hakile yeksan olacak; ancak içerdeki zulümün daha kalıcı ve derin yara açmasından korkulur...

Senin zulmünü söylemek, seni o zulümden alıkoymak ve zulmüne engel olmak için sana bu mütevazı nameyi yazıyorum. Lütfen darılma; söylenen sözlerin keskinliğine bakma; ‘koynunda akrep var’ diyen bir kardeşinin seni ateşten sakındırmak için çırpınıp durduğunu farz et. Ve inan ki zulüm en çok zalimi yer bitirir..

Hem sanma ki ‘Ey zalim’ hitabının muhatabı tek bir kişidir. Asla! Zulüm bir zihniyet bozulması, ruh kaymasıdır ki her nefis onunla çetin bir sınava tabi tutulur.

İşte bu nedenle ‘Ey zalim!’ sözünün muhatabı bir şahsa indirgenemez; zira zalim nefis, renkten renge girer, tebdil-i kıyafet eder, makamdan makama geçer. Zalim çoğu kez zalim olduğunu bile fark edemez...

Zulmün boyutları da farklıdır; kimi bir kişinin hakkını yiyerek zalim olur; kimi binlerce, milyonlarca insanın hakkına tecavüz ederek. Daha da ötesi kul hakkının bütün sınırları yerle bir edilir ve bazen Allah’ın hakkına riayet edilmediği olur. Bazı zulümlerin affı (mazlumların erdemi ve affediciliği nedeniyle) bu fani dünyada mümkün olsa ve helalleşme kapıları kıyamete kadar açık tutulsa bile, o mukaddes emanete karşı yapılan zulmü affetmeye hiçbir fani me’zun değildir...

Ey zalim!

Tarih şahittir ki her zalim kendi uydurduğu ve herkesi inanmaya mecbur hale getirdiği yalanlar üzerinden eziyet eder insanlara. Masum kitlelerin her türlü zulme müstahak olduğunu vehmeder. Zalimin cinneti bulaşıcıdır o yüzden. Kendisi gibi düşünmeyen herkese baskı kurduğu için zulüm umumi bir cinnete dönüşür. Kimi korkusundan, kimi bir menfaat uğruna pençesine düştüğü zulme ortak olur. Ne var ki zulüm kalıcı değildir; mazlumun ahı bir gün yeri göğü inletir...

Zulüm bir süreçtir; kendi özünden kopma, başkalaşma, haddi aşma süreci. İnsanoğlu önce kendi nefsini unutur; sonra Yaradan’ı. Nefsini unutan, özündeki acziyeti, kul olma erdemini bir kenara iter. Kendi aslî sınırını ve irade çemberini tevehhümle başka bir alana taşıyan ve böylece haddini aşan insan, zulmün karanlıklarında yürümeye başlamıştır artık. Zulmün varacağı son noktayı Lokman Aleyhisselam oğluna nasihat ederken şöyle işaretliyor: “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma, çünkü Allah’a ortak koşmak (şirk), elbette büyük bir zulümdür.”

Zulüm adım adım ilerler ve insan ruhunu esir alır. ‘Ene’ sırrı çözülemediği ve nefis terbiye edilemediği zaman, insan önce kendini beğenir, sonra kendine hayran olur; daha sonra kendine tapınmaya başlar. Kendi sınırlarını yerle bir ettiği için kul hakkını da tanımaz, Allah hakkını da. Çünkü artık her şeyin merkezine ego oturmuştur.

İyiler ve kötüler firavunlaşmış egoya göre dizayn edilince bütün mükâfat ve mücazat sistemi de o enaniyet üzerine inşa edilir. Kendini beğenen başkasını beğenemez, kendini seven başkasını sevemez. Seviyor gibi görünse de zalimin tek kriteri vardır: kendisine duyulan muhabbet. Melek gibi biri karşısına çıkıp itiraz etse ona şeytan der ve şeytanlaştırmak için akla hayale gelmedik iftiralarda bulunur. Bir gün şeytan, kapısını çalıp ona övgüler dizse, o iblisi de melek gibi tasvir eder, bağrına basar, işbirliği yapar.

Ey zalim!

Zulümlerin en kabası, en acımasızı devlet imkânlarının tepe tepe kullanılması ile ortaya çıkar. Oysa devlet, milletin himmeti ile ayakta durur ve asla millete karşı şiddet unsuru olarak kullanılamaz. Ne var ki bütün ceberut zalimler devleti kendi babalarının malı sanarak ve insandan daha üstün görerek bireyi ezip geçmeyi dener.

Güvenlik güçlerini kendi şahsi intikam duygusu için kullanan, yargıyı adaletsiz karar vermesi için zorlayan, maliyeyi keyfi denetimine araç haline getiren -kim olursa olsun ve ne maksatla yaparsa yapsın- zulmetmiş olur. İnsanları haksız yere derdest edebilir, onları adaletsiz bir biçimde zindanlara atabilir, kamuoyunda kara propagandaya neden olacak şekilde kitleleri karalayabilirsin.

Ama unutma ki zalimler asla kazanamaz. Zalim zafer naraları atarken ve mazlumun ahı göklere yükselirken kader ağlarını örmektedir çünkü. Kitle psikolojisine muvakkaten esir düşen maşeri vicdan, mutlaka bir gün uyanır ve zalimlerin maskesi düşüverir...

Ey zalim!

Yol yakınken dön. Hangi makamı işgal ediyor ve hangi kin ile meşbu bulunuyorsa; gel o zulüm yolundan gerisin geriye dön.

Her bir insan Allah’ın halifesi ve imanlı her bir kalp Kabe hürmetinde olduğuna göre “adalet ve doğruluktan ayrılma”. İnat edip zulme devam edersen, kelamını ve kalemini zulüm yolunda heba edersen -ki öyle olmaz inşallah- kendine de, sana ümit bağlayana da yazık etmiş olursun. Zira o mev’ud günde ne gazeteciliğin önemi kalır ne siyasetçiliğin; ne bürokratlık işe yarar ne tüccarlık.

Ve hiçbir zulüm zalimin yanına kâr kalmaz..."



ODA TV
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

YSK'dan 'İFTAR' KARARI
Bahçe İlçe Seçim Kurulunun "iftar saatinde kısa bir mola verilip verilmeyeceğini" sorduğu YSK,...

Haberi Oku