Gündem:
HINCAL, SEN GELME ZATEN KONSERE!
HINCAL, SEN GELME ZATEN KONSERE!

Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, Gürer Aykal'dan özür dilemediği sürece konserine gitmeyeceğini açıklayan Sabah yazarı Hıncal Uluç'a sert yanıt verdi. Say, "Anadolu çocuğu Kadir için 'AÇIKLA KADİR' diye başlık attın ya o tuhaf köşende, sanki Bilal Erdoğan muamelesi çektin ya bir güzel insana, seni hiç birimiz yüreğimizin yakınına getiremeyiz bir daha.. Gelme zaten konsere.. İyi anlaşıldı mı Hıncal?" dedi.

İşte Fazıl Say'ın twitter üzerinden Hıncal Uluç'a verdiği o yanıt;

"Hıncal'a iletilir; 

Bi şeyler yazıp durma Hıncal, konu kapandı.. İnsanları seçim günü nelerle uğraştırıyorsun.. 

Ne yazını, ne seni, ne de o Atatürk rozetli şef arkadaşını bir daha görmek istemiyorum. Tek isteğim, Atatürk rozetli arkadaşın bir an önce Bifo-Say festivalinden çekildiğini resmiyete kavuştursun da biz de işimize bakalım .

AKP ile bizi defeden, kendi maddiyatında, güzel bir olayı bok eden, oportünist tavrınız herkesi o kadar şaşırttı ki (bilenler şaşırmadı o ayrı konu) bırak özür dilemeyi, affetmeyi filan, ben şahsen, bi daha isminizi görmek duymak filan istemiyorum..

Anadolu çocuğu Kadir için "AÇIKLA KADİR" diye başlık attın ya o tuhaf köşende, sanki Bilal Erdoğan muamelesi çektin ya bir güzel insana, seni hiç birimiz yüreğimizin yakınına getiremeyiz bir daha.. Gelme zaten konsere.. 

İyi anlaşıldı mı Hıncal?"

Hıncal Uluç dünkü yazısında Fazıl Say'ı şöyle eleştirmişti:

"D- Marin Turgut Reis Uluslararası Klasik Müzik Festivali, Onuncu Yılını kutladı.. Ama ne kutlama?.. Birbirinden muhteşem, bir birinden harika, birbirinden coşkulu birbirinden unutulmaz dört gece yaşadık!..

Yedi yıldan beri bu festivalin Genel Sanat Yönetmenliğini yapan Yücel Canyaran'ı nasıl kucakladım sımsıcak veda gecesinin sonunda.. Nasıl yürekten kutladım, D- Marin'i getirdiği bu gerçekten dünya çapında düzey için.. Ama şimdi de uyarmak istiyorum..

Böylesine doruklara tırmandıktan sonra, daha yükseklere çıkmak hiç de kolay değil Yücel.. Seneye işin çok zor, Sevgili Dostum!..

***

Fazıl Say, bu ülkenin gururu bir dehadır. Piyanist olarak müthiştir. Besteci olarak daha da müthiştir.. Klasik Müzik tarihinde bir dönüm noktası yapacak çalışmalara imza atmıştır. Onun dehasını tartışmam. Kimseye de laf söyletmem..

Onu deha yapan kafasının içi.. O kafanın içi, bizimkilerden çok farklı.. Her dehanın kafasının içi bizimkilerden çok farklı.. Onun için onlar deha..

Onun için onlar çağların ötesine kalırlar. Ve de patates tarlasında yetişmezler. Her ülke tarihinde çok enderdirler.

O çok farklı boyutlardaki kafaları, bizim normal kafalarımızla yargılama hakkımız yoktur. Bu yüzden Fazıl'ı yargılamayı da aklımdan geçirmem.. Onu "Fazıl" olarak kabul ederim.

Ama..

Sonunda ben de insanım.. Benim de duygularım var, Fazıl kadar derin olmasa da..

Sevdiğim insanlara asla küsmem, ama kırılırım. Fazıl'a da kırıldım. Hem de çok kırıldım.. Gürer Aykal'a hem de nasıl haksız, hem de nasıl acımasız saldırdığı için.. Bu ülkenin Atatürk'ün kurduğu sistem içinde yetişmiş ve uluslararası üne erişmiş, dünya çapında müzik adamı Gürer Aykal, yetişmesini kime ve kimin ilkelerine borçlu olduğunu çok iyi bildiği için, en büyük Atatürkçüdür de.. Yürekten.. İnançtan Atatürkçüdür..

Ve bu olaya karışması, Fazıl'ın isteği üzerine, ona sahiplenmek, Antalya Festivali'nde rahat ve huzur içinde çalmasını sağlamak için olmuştur. Şimdi bunları bile bile Gürer'in göğsündeki Atatürk rozetinden başlayarak, müzik ustalığını aşağılamaya kadar giden bir saldırıyı tekrar ediyorum, sahibi Fazıl olduğu için yargılamam.. Ama insan olduğum için Fazıl'a kırılırım.

Bu kırgınlığım Fazıl, Gürer'den özür dileyene kadar sürecek. Fazıl Gürer'den özür dileyene kadar, Fazıl'ın hiçbir konserine gitmeyeceğim. Hiçbir konserini, hiçbir bestesini yazmayacağım..

Fazıl bir dağdır. Tamam.. Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış, o da tamam..

Öcal Ağabeyim, Bodrum'da bir başka vesile ile bir anekdot nakletti, bir gece..

Nemrut odunlardan dağ yapıp, üzerine Hazreti İbrahim'i bağlatmış ve ateşe vermiş..

Bir bakmışlar bir minik karınca.. İki ön ayağı arasında bir su damlası ateşe doğru koşuyor..

"Ne yapıyorsun" demişler.. "Görmüyor musunuz, Nemrut İbrahim'i yakıyor, su yetiştiriyorum?.."

"Hadi ordan aptal" demişler.. "O bir damla su, koca yangını söndürür mü?."

"Söndürmez ama, kimin yanında olduğumu gösterir" demiş, karınca..

Benim protestom da o misal!

***

D- Marin Festivali, Doğuş'un Fazıl Say'a ısmarladığı "Hermias- Yunus'un Sırtındaki Çocuk" bestesinin Dünya Prömiyeri ile açıldı. Bodrum'da olduğum halde gitmedim. İçim yanarak gitmedim.."


ODA TV
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

DAYAKÇI İMAM SERBEST BIRAKILDI
Ağrı'nın Diyadin ilçesinde, Kuran kursunda çocuğa şiddet uyguladığı için gözaltına alınan din...

Haberi Oku