AKP'nin DAMARLARINDA ASKER DÜŞMANLIĞI DOLAŞIYOR

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü ile ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlatılan o rezil afişleri gördünüz. AKP ve onun komutanı Tayyip Erdoğan, belli ki bütün gücünü Türk ordusunu değersizleştirmeye harcıyor.

Afişlerde perişan görüntülü askerlerle onlara haddini bildirmiş bazı siviller var... O siviller, Boğaziçi Köprüsü'nün başında emir kulu askerin başını kesen alçak IŞİD militanları aslında. Afiş, özünde o IŞİD'lileri yüceltiyor.

Ortada FETÖ yok... FETÖ'nün arkasındaki Amerikancı NATO yok... Düşman belli: Türk ordusu...

Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3 Ağostos 2016 Çarşamba günü Diyanet'in toplantısında yaptığı o konuşma da samimi değilmiş. O gün, Fetullahçıları kastederek şöyle demişti: "Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin."

Bir yıl geçmeden gördük ki Erdoğan için Fetullahçı Terör Örgütü artık ana düşman değil. Hedefindeki tek rakip, ordu... Afişler, Erdoğan'ın ve AKP'lilerin bilinçaltının gayet net bir dışa vurumu...

TEMEL POLİTİKALARI BU

Şu an FETÖ'den tutuklu olan Mümtazer Türköne, AKP'nin en sevgili yazarlarından olduğu 2009 yılında, Türk ordusunun Yeniçeri Ordusu gibi ortadan kaldırılmasını, yerine yeni bir ordu kurulması gerektiğini yazmıştı.

AKP'lilerin ve bütün Amerikancı gericilerin en büyük düşman saydıkları yapı, Türk ordusu olmuştur. Darbeden mağdur olanlar, toplumcu ve laik kesimler olduğu halde sanki bunlar mağdur edilmişler gibi bir psikolojik ortam yarattılar. Askeri vesayetçi-darbeciantidemokrat göstererek iktidara geldiler. Asker düşmanlığı üstünden yürütülen bu politikayı ABD vermişti AKP liderliğinin eline aslında.

15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra, bu işin birinci kazanını AKP'dir diye yazmıştım. 3 Ağustos 2016 tarihli, "Hükümetin hedefi FETÖ mü ordu mu?" başlıklı yazımda, "15 Temmuz'un suçunu FETÖ ve ABD'ye değil de Türk ordusuna yıkarak yine yanılıyorsunuz." demiştim.

Şimdi ele aldıkları Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması ile bu politikaya devam ediyorlar. 21 Temmuz 2016 tarihli yazımda bu tehlikeyi sezip uyarmıştım: "Kamuoyunun bir kısmında olağanüstü hal uygulamasının AKP diktatörlüğü için kullanılacağı endişesi vardır."

Geldiğimiz noktada, OHAL'i AKP'nin hep başta kalmasını sağlamak için kullanmaya başladılar.

Halbuki Erdoğan, eskiden sık sık, "OHAL'i biz kaldırdık!" diye övünüyordu. O geldiğinde sadece Güneydoğu'da olan OHAL şimdi 81 ilde parti diktatörlüğünü kurmaya yönelik şiddetli bir baskı aracına çevrildi.

Benim 2004 yılında yazdığım, "AKP'den muhafazakar demokrat parti olmaz!" iddiama karşı çıkıp bizi "demokrasi karşıtı" olmakla suçlayanlar, şimdi ne diyecekler acaba?

ATATÜRK DÜŞMANLIĞI ile BİRLİKTE

AKP'nin hiç değişmeyen bir politikası var: Atatürk düşmanlığı... Bu düşmanlık Güneydoğu'da PKK ile el altından işbirliğine kadar vardırıldı. İsyan ettiği 1925 yılında dağıttırdığı bir bildiri ile Atatürk'ü kafir ilan eden Cumhuriyet düşmanı hain Şeyh Sait, Diyarbakır'daki AKP teşkilatı tarafından yüceltildi. Şırnak'a Şeyh Sait Camisi bile açıldı.

Kürt Said diye imza atan Said-i Nursi'nin çocukları olan Fetullahçılar zaten Atatürk'ü 1 numaralı düşman ilan etmişlerdi. Bunları Amerikan ajanı liberaller ile PKK'cılar açıktan destekliyordu. Hepsinin tek hedefi vardı: Türk ordusu ile bu ordunun arkasındaki psikolojik-ideolojik güç olan Kemal Atatürk...

MİLLİ BAYRAMLARA DÜŞMANLAR

Atatürk ve ordu düşmanlığı, altlara inildikçe milli kuruluşlara ve kültüre düşmanlık biçiminde yaygınlaşıyor. Bu yüzden de Cumhuriyet Bayramı'nı bile etkisizleştirmeye çabaladılar. Geçen yıl, Kurtuluş Savaşı'nın zaferle taçlandığı 30 Ağustos'u darbeyle ilintili göstermeye kalkıştılar.

Bu yıl Eskişehir'de 19 Mayıs'ı anmak için toplanan ve İstiklal Marşı okuyan üniversiteli gençlere insafsız cezalar verdiler. Onların burslarını kestiler, devlet yurtlarından attılar.

Okullarda Arap kültürüne ait dersler artırılıp zorla öğretilirken Türk tarihinin önemsiz hale getirilmesi de bu yüzden.

İslam dinini öğretmek adı altında Orta Çağ zihniyetini topluma egemen kılmak için eğitim-öğretim müthiş bir baskı altına alındı. Zihinsel köleler üreten bir sistem kuruldu. Bu sistem, yan ürün olarak, zorunlu biçimde dinci terörist doğurmaktadır. Türkiye, AKP'nin gerici Arapçı eğitim-kültür politikaları nedeniyle Pakistan'a dönmektedir.

Ordu, Atatürk, akıl düşmanlığının varacağı nokta, yıkımdır. Birileri AKP Lideri'ne, kişisel ikbali için ülkemizin geleceği ile oynamaması gerektiğini söylerse, Türkiye'ye en büyük hizmeti yapmış olacaktır.


https://twitter.com/r_zelyut

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87