AKP’nin ATATÜRK VURGUSU

AKP örgütleri "10 Kasım'da Anıtkabir'deyiz" pankartı astı. Değerlendirmem;

1) Son günlerdeki Atatürk söyleminin artması Atatürk'ün gücünü gösterir.

2) Atatürk söylemi Atatürk'ün bölgesel dış politika ve milletin birliğini sağlamada zorunlu olarak gündeme geliyor.

Bu zorunluluğu kavramadan her şeyi Cumhurbaşkanı ve hükümetin niyetiyle değerlendirenler bilimi dışlıyor.

Emperyalizmin sınırsız sömürü hedefini gerçekleştirmesinin en önemli engeli milli devletlerdir. Türkiye ve bölgemiz piyonları PKK, PYD, IŞİD üzerinden ABD emperyalizmiyle savaşarak milli devletini koruyor. Rusya, Irak, Suriye gibi bölge ülkeleriyle düşman konumdan işbirliğine yönelmesi “manevra” , “ABD’ye karşı denge” ile açıklayanlar var.

Olabilir ama bu manevraya ve dengeye neden şimdi ihtiyaç duyulduğu önemli. Her şeyin temel nedeni vatanımıza yönelen tehditten kaynaklanıyor. Bu zorunluluk Atatürk’ü önemini ortaya koyuyor.

3) Bu söylem Atatürkçüleri değil, tabanını kaçırmamak içindir. Çünkü dış politikada olumlu işler yapsa da gayrimilli müfredat, müftülere nikah yetkisi gibi Orta Çağ anlayışı Kemalist, sosyalist kesimi kazanmak için yetmez. O halde tabanını Kemalist, sosyalist kesime kaptırmaktan korkuyor. Çünkü RTE dış politikada bu kesimin taleplerini mecburen uygulamak durumunda kaldı. Hayat RTE'nin niyetleriyle yürümüyor. Herkesi azarlayan tavır Rusya, İran, Irak'tan döndü, onlarla işbirliğine mecbur kaldı.

4) Atatürk söylemi Rusya, İran, Irak gibi bölge ülkelerini kazanmak açısından da önemli. Zira onlar da Atatürk'ün bölge merkezli dış politika söylemini dillendiriyorlar.

Muhalefet vatan savunması ekseninde yapılmalı

Emperyalizmin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükümete “diktatör” söyleminde bulunması da ülkemizi teslim almaya yöneliktir. Fakat 2. Kurtuluş Savaşı’ndan bahsetse de bunun gereğini yapıp milleti birleştiremiyor.

Gayrimilli, kadının özgürlüğüne, insanlık onuruna aykırı, Atatürk’e “darbeci” imasında bulunan müfredat ve uygulamalar emperyalizme karşı milleti birleştiremez.

Kutuplaşmaya izin vermeyelim

Esas tehdit içimizde değil dışımızdadır, emperyalizm ve terör örgütleridir. “AKP gitsin de isterse emperyalizm götürsün” söylemi emperyalizmin kullanışlı alternatifini iktidara getirmemize neden olur. Biz AKP’ye hatta, diğer partilere muhalefetimizi vatan savunmasındaki hatası ve tutarsızlığı üzerinden yapmalıyız. 

Atatürk, İstanbul Hükümeti’ni ve padişahı emperyalizmin planlarına karşı uyararak, tedbirler önermiştir. Yani onları vatan savunması mevzisinde uyarmış, hatalı tutumlarını eleştirmiştir. Amasya Genelgesi’nde “Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir” yazılıdır. Genelge’nin diğer bir maddesi ise “milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”

Kurtuluş’un yöntemi, yolu milletin azim ve kararına dayalı milli bir varlıkta aranmaktadır. Bu cümleler hükümeti vatanın bağımsızlığı ve bütünlüğü noktasında doğru hatta tutmaya ve millete yaslanarak iktidar olmaya yöneliktir.

Atatürk’ün birleştiriciliği

Vatan savunmasının gereği olarak Atatürk ilkelerinin, milli birliğin önemini dile getirdiğimizde daha fazla anlaşılmaktadır. Anıtkabir’e giden yurttaşlarımızı “ne işiniz var burada!” diye terslemek milleti birleştirmiyor. 

Kimi ama onlar AKP’nin gayrimilli uygulamalarına yol verdiler” diyebilir. Doğru da ama bugün kartlar yeniden katılıyor ve AKP emperyalizmle çelişmeleri arıyor. Bu vatan hepimizin olduğuna göre herkes geçmişin hatalarından ders çıkaracak. Biz buna olumlu katkı koyacak mıyız yoksa “senin geçmişin böyle” diye tersleyecek miyiz?

Geçmiş sorgulaması yaparsak herkesin geçmişinde yanlış noktaları rahat buluruz. Bugüne bakalım. Hükümet, yönetici kadroların Atatürk vurgusunu “samimiyetsiz” görseniz bile tabanla yöneticiyi ayrı görmek ve tabanı kazanmak durumundasınız. % 50 civarındaki bir tabanı boşveren vatanı kurtaramaz. Dahası diğer % 50’nin hepsinin de Atatürkçülük adına samimi olduğunu söyleyemeyiz. Ayrı Kürt devleti isteyeni var, ABD’yi savunanı var, işbirlikçisi var. Doğru tutum geçmişe takılmadan ama yöneticilerin neleri niyet ettiğini de hesaba katarak o yöneticilerin etkilediği herkesi Atatürk ve vatan savunması mevzisinde kazanmaya çalışmaktır. Bazıları “rüya görüyorsunuz, Atatürk’ü, vatanı önemseyen yok” dese de inanmıyorum. Diyelim ki bu kesim % 1 olsun, yine de kazanmalıyız. Diğer taraftan diğer % 50 içindeki kafası karışıkları, yanlış tutumdakileri de kazanmalıyız. Yapılacak daha iyi iş varsa siz belirtin. 

Ayrıca samimiyetsiz de olsa hükümeti veya başkasını ne kadar Atatürk ve vatan konusunda doğru tutuma zorlarsak ülkemiz adına o kadar iyidir. Saf değiliz ama milletimizi kazanma görevimiz var.

Tarihçi-Yazar Mustafa Solak

https://twitter.com/karahuseyinler

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87