DERS KİTABINDA BAŞKANLIK SİSTEMİ PROPAGANDASI
 

4. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabında “etkin vatandaşlık” ünitesinde “Ülkemizde Yönetim” başlığıyla verilen konuda Başkanlık Sistemi propaganda edilmektedir.
Başkanlık Sistemi şu şekilde tanımlanmaktadır:

 

“Kuvvetler arasında karşılıklı bir etkileşimin olduğu hükümet sistemlerine parlamenter sistem, kuvvetlerin birbirinden kesin çizgilerle ayrıldığı hükümet sistemlerine ise genel olarak başkanlık sistemi adı verilir.”[1]
 

Başkanlık Sisteminin referandumda kabulü 15 Temmuz darbe girişimine bağlanmış ve süreç içinde gündeme gelmesi şu şekilde açıklanmıştır:
 

“2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin kabulü ve 2014 yılında bunun uygulanması, yönetim sistemi reformu yolunda atılan ilk adım olmuştur. 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere, siyasal alana yapılan antidemokratik müdahaleler, ülkemizde yönetim sistemi değişikliğinin artık kaçınılmaz hale geldiğini göstermiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2017 yılında yasama ve yürütme gücünün birbirinden kesin olarak ayrılmasını, her iki gücün kendi işlerine odaklanmasını amaçlayan bir anayasa değişikliği teklifini kabul ederek, halkoylamasına sunmuştur. Bu anayasa değişikliği, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylamasında milletimiz tarafından da kabul edilmiştir.”[2]
 

Başkanlık sistemi ile “kuvvetler arasındaki ayrımın çizgileri net olarak” belirlendiği iddia edilmekte, dahası siyasi istikrarın garanti altına alındığı ve demokratik yönetimin güçlendirildiği belirtilmektedir.Yasama, yürütme, yargı güçleri ilişki de şöyle ele alınmıştır:
 

“Yeni sistemle birlikte, halkın seçtiği milletvekilleri sadece yasama görevini yapacak, yine halkın seçtiği cumhurbaşkanları da yalnızca yürütme faaliyetini yerine getirecektir.”[3]
 

Bu sistemin “yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını da” tahkim ettiği iddia edilmiş ama somut delil gösterilmemiştir. [4] 
 

Gerçek böyle mi?
 

0ysa gerçekler böyle değildir:
 

Türkiye’de bir “kuvvetler birliği sistemi” kurmaktır. TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün yapılmasının, Cumhurbaşkanına veya TBMM’ye kendisinin ve diğerinin seçimlerini yenileme yetkisinin verilmesinin sebepleri budur. Amaç Cumhurbaşkanı ile TBMM’nin çoğunluğunun aynı siyasî partiden olmasının sağlanmasıdır. Eğer kazara Cumhurbaşkanının partisi, TBMM’de çoğunluk sağlayamazsa, Cumhurbaşkanı, kendi seçimini ve TBMM seçimlerini yenileyerek yasama ve yürütme arasında birliği sağlayacaktır. Partilerin birlikte hareket edip, tek başına bir organ olan Cumhurbaşkanını başarısızlığa uğratabileceği iddiası 2 nedenle yanlıştır:
 

1) Türkiye’nin siyasal gerçekliği açısından tutarlı bir iddia değildir.
 

2) TBMM, kendisinin ve Cumhurbaşkanının seçiminin yenilenmesine ancak üye tamsayısının 3/5 çoğunluğuyla karar verebilir. Buna karşılık, Cumhurbaşkanı, beğenmediği TBMM çoğunluğunu değiştirmek için, herhangi bir koşula tâbi olmaksızın, istediği her zaman TBMM’nin ve kendisinin seçimlerini yenileyebilir.
 

Geleneksel olarak ve şimdiki durumda, devletin en üst düzey yöneticileri –valiler, elçiler-, Bakanlar Kurulu kararnamesi ile; üstdüzey yöneticiler -müsteşar, genel müdür, vb- üçlü kararname ile atanır. Bunların hepsini tek imzaya, cumhurbaşkanı kararnamesine bırakmıştır. “Üst düzey yöneticilerin atanma esas ve usullerini cumhurbaşkanı belirler” denilmektedir.
 

HSK’yı tek kişi belirliyor: 4’ünü doğrudan Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı ve müsteşarı doğal üye, 7’sini TBMM belirliyor. Görüldüğü gibi yargı bağımsızlığı tahkim edilmiyor; aksine yargı Cumhurbaşkanı’na bağlanıyor.
 

TBMM’nin kanun çıkarmasını zorlaştırılıyor: Cumhurbaşkanı yasa tasarısını meclise geri gönderdiğinde (veto ettiğinde); TBMM 139 oyla kabul etmelidir. Önerilen sistemde ise; Cumhurbaşkanı’nın geri gönderdiği yasayı TBMM “üye tamsayısının salt çoğunluğu ile” aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı yayımlamak zorunda kalacaktır. Milletvekili sayısının 600’e çıktığı göz önüne alındığında bu rakam 600/2+1=301 milletvekilidir.
 

Partili Cumhurbaşkanlığı: Milletvekili aday listeleri, genel başkan/cumhurbaşkanının çekmecesinden çıkacak. Tüm devlet yönetimini “hükümetsiz cumhurbaşkanı”na bağlaması. Hukuk devletine karşı denetimsiz bir idari devlet düzeni getirmesi.
 

Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı binasından da “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi” olarak bahsedildi. [5]

Dipnotlar

[1] Ömer Faruk Evirgen, Zühal Özdural, Jülide Özkan, Suna Öztürk, İlkokul Sosyal Bilgiler 4, Ankara, 2017, s.158.
[2] Aynı yer.
[3] Aynı yer.
[4] Aynı yer.
[5] Aynı yer.

Tarihçi-Yazar Mustafa Solak

https://twitter.com/karahuseyinler

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87