DÜNYA SADECE BİZLERE mi AİT?

Çin’in Wuhan kentinde Aralık ayında çıkan ve Türkiye dâhil 170'ten fazla ülkeye yayılan koronavirüs (Covid-19) salgını konusundaki son dakika gelişmeleri yüreklerimizi ağzımıza getiriyor. Her geçen gün artan ölü ve vaka sayısı olayın ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor.

O kadar hızlı yayıldı ki, herkes şaşkın ve korku içinde. Dünya genelinde evlerinizden çıkmayın diyorlar. Haksız da sayılmazlar. Toplum sağlığı ve kendi güvenliğimiz için evden çıkmamalıyız… Uzmanları çok dikkatle dinlemeliyiz, “bana bir şey olmaz” dememeliyiz. Bizden ne isteniyorsa harfiyen yapmalıyız ki yapıyoruz da.

Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanlarımız, Dünya Sağlık Örgütü çalışanları, emniyet güçlerimiz, belediyelerimiz inanın ellerinden geleni yapıyorlar.

Buraya kadar her şey güzel, hatta harika da ama unuttuğumuz bir şey yok mu sizce?

Mesela bizlerle aynı havayı soluyan, dost olan hastalanan, nefes alan hatta insanları çok seven ama insanlardan hep zarar gören canlılar yok mu?

Evet, kendi can derdimize düşünce unuttuk onları…

Ne yalan söyleyeyim bende unutmuştum, çünkü geçirdiğim ameliyat yüzünden risk grubundayım ve dolayısı ile evden çıkamayanlardanım. Fakat alışveriş zaruri olunca mecburen çıkıyoruz. Alışveriş yaparken çok sevdiğim bir aile dostumla markette karşılaştık. O da alışveriş derdine düşmüş anlaşılan…

Bir baktım arkadaşım kendi ihtiyaçlarının yanında kedi ve köpekler için de kuru mama alıyor. Ne yalan söyleyeyim çok utandım. Çünkü sokaklarda inler cinler top oynarken ağzı olmayan bu sevimli can yoldaşlarımız aç ve susuz kaldılar. Hatta güvercinler, serçeler ve kumrular da biz insanoğlunun bencilliği yüzünden aç kaldı. İşte benim melek kalpli arkadaşım aldığı emekli maaşıyla hem kendini geçindiriyor, hem de bu güzel hayvanların açlıktan ölmesini önlemeye çalışıyor.

Arkadaşım benden ayrıldı evinin yolunu tuttu. Yolda giderken de aldığı kuru mamaları hayvanların yiyebilecekleri köşelere bırakıyor.  Ben öylece arkadaşımın arkasından baka kaldım.

Ne yalan söyleyeyim, benimde içim burkulmadı değil. Çünkü o hayvancıklar öyle açıkmışlar ki arkadaşımın bıraktığı mamaları saniyesinde bitirdiler. Gerçekten de dili olmayan o sevimli yaratıkları da korumamız gerekmiyor mu?

Dünya sadece bizlere mi ait ki?

O masum canlılara karşı da sorumluluk sahibi değil miyiz?

İşte bu sorular döndü durdu kafamın içinde arkadaşımın arkasından bakarken. Evet, bizler nasıl korunmak için medet umuyorsak, çare arıyorsak onları da düşünerek çözüm bulmamız lazım değil mi?

Bizler sokaklarda elimizden geldiğince onları aç, susuz bırakmıyor korumaya çalışıyoruz ama bizim çabamız sadece bireysel. O yüzden daha profesyonel bir çalışma yapılması gerekiyor. Çünkü sosyal paylaşım anlamında bizler elimizden geleni yapıyoruz ama daha ciddi bir ekip çalışması gerekiyor ki tüm canlılar aç, susuz kalmasın.

Şimdi benim Sayın Ekrem İmamoğlu’ndan isteğim Ankara’da Mansur Yavaş’ın yaptığı gibi dili olmayan bu sokak hayvanları için harekete geçmesidir. Çok kapsamlı bir şekilde koruma altına almalarını bekliyoruz. Onları unutmayalım.

Not: Bende bundan sonra kuru mama alarak geçtiğim yerde bırakarak elimden geleni yapacağım.

https://twitter.com/huzunyucel
https://www.facebook.com/huzun.yucel

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
mehmet bayram 4 yıl önce

hayvanları korumalıyız elimizden geldiğince yardımcı olmalıyız

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87