DEĞERLİ YALNIZLIKTAN(!) KORKUTAN YALNIZLIĞA!

Hesabını tutamadığımız, hesabını veremediğimiz her kıyımın ardından çaresizce yazıyoruz ya! Bugün biraz eskilerin kulağını çınlatıp, biraz sesli düşünüp, biraz da ülkemizin bizi üzmeyen dönemlerini hatırlayarak moral bulalım. Bir an insanların iş bulduğu, ekonominin yerlerde sürünmediği, ayrıştırma ve ötekileştirmenin gündemimizde olmadığı günlerimizi düşünelim. Bir zamanlar kasveti dağıtan ülkemizi, inceden inceye mırıldandığımız türkülerimizi hatırlayalım. Eyvah! Bu konuda verilecek onlarca örnek var. Üzülmemek için geçiyorum, geçtim…

Gelelim günümüze; cevabını bilmediğimiz pek çok soru var. Şimdilik tek bildiğim şu ki bizi zor günler bekliyor. İkinci bildiğim şu ki bir zamanlar övülen ve övünülen değerli yalnızlığın yerini ürküten ve korkutan bir yalnızlık aldı. Üçüncü bildiğim ise, bu kumaş artık zor dikiş tutar, içeride bol miktarda köprü yaparken, dışarıda köprüleri öyle yaman attık ki artık üstünden geçmek zor olur! İçeride cesaret, dirayet, feraset gösterip milletin gözüne girsek de, dışarıda takke düşüp kel göründüğü için, cila sıyrılıp foya ortaya çıktığı için eloğlu işin farkında!

Meğer iktidar hasreti, iktidar hırsı, iktidar sarhoşluğu insana neler dedirtir neler yaptırırmış! Daha neler yapılacağını itiraf edeyim tahmin etmek zor! Bildiğim o ki; Erdoğan’ın içten sonra dışta da ailelere 5 çocuk ısrarı, İtalya basınında; “Biberonlar Ordusu!” diye manşetten verilmiş! Sevimli ve komik bir manşet değil mi?

Acep diyorum eloğlu ya da el basını(!) bizim Gıda Bakanıyla, Bilim Bakanının birbirlerine yaptıkları jesti duydu mu? Hani Gıda Bakanı, mevkidaşı Bilim Bakanının ağabeyini müsteşar yardımcılığına getirince,  o da altta kalmamak için Bilim Bakanının dünürünü genel müdür yaptı ya! E bu kadar kusur kadı oğlunda da olur derseniz o zaman, kutlama çiçeği gönderirsiniz olur biter!

İşte o zaman ne mi olur? Devletin tüm olanaklarını seferber ettiği referandum süreci için söyleyecek söz kalmaz. 3 helikopter, 12 uçak, sayısız makam aracı, trenler, kamyonlar, otobüsler, kamu araçları, zorla getirilen öğrenciler, dağıtılan kumanyalar, 10 milyar doları bulan harcamalar sineye çekilir. Kumanya demişken gelelim mutfağa!

Örneğin “Kırmızı Mercimek” bir zamanlar sofralarımızı süsleyen yerli, milli, geleneksel bir ürünümüzdü ya! Şimdi Kanada ve Hindistan’dan ithal ediyoruz!

Bursa’ya her gidişte aklımızı başımızdan alan ipekler vardı ya! Artık Hindistan ve Çin’den geliyormuş. Bu arada reçelden tatlıya, pastadan çikolataya insanı 12’den vuran kestaneyi de Bursa Çin’e kaptırmış! Rezidanstı, AVM’ydi derken memlekette ağaç bırakmamışız! Tam da burada “eyvah” ve “imdat” bizi keser mi? Zor…

Büyük referanduma az kala teşhis, tespit, tahlil ve tahminler sınır tanımadan alıp başını giderken, bir kısmımız ne yazılsa fazla değil, ne kadar yazılsa az diye düşünürken, kendimize önce şu soruyu sormalıyız. “İyi de şimdi değilse ne zaman?” Sonra da işin içinden çıkmak için ikinci soruyu sormalıyız! İktidara göre; madem 17 Nisan günü Türkiye şahlanacak, işsizlik kalmayacak, ekonomi uçacak, gelir katlanacak, milletin yüzü gülecek, terör bitecek, ulusal gelir 9 bin dolardan 25 bin dolara çıkacak. Bizi yönetenler niye bu kadar bekledi ki?

Özetle; Madem medya uyuttuğu kadar uyanık da tutuyor! Bu süreçte bazıları karamsar, bazıları iyimser bir tablo çiziyor. O halde biz de üzerimize düşeni yapalım. Kadın düşmanlığına, emek düşmanlığına, çocuk düşmanlığına, doğa- orman- çevre düşmanlığına, özgürlük ve hele de Cumhuriyet düşmanlığına hayır diyelim…

Gün bugün, an bu an değil mi?
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87