Gündem:
'İNLERİNE GİRDİK, BİRTAKIM KİRLİ CİNAYETLERE BULAŞTIKLARINI GÖRÜYORUZ!'
'İNLERİNE GİRDİK, BİRTAKIM KİRLİ CİNAYETLERE BULAŞTIKLARINI GÖRÜYORUZ!'

Erdoğan operasyonu doğruladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki gündür iddialar üzerinden tartışılan cemaate yönelik operasyonun sinyalini verdi. “İnlerine girdik, giriyoruz” diyen Erdoğan, “Himmetten bahseden yapının bir takım kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere bulaştığını görüyoruz. Daha şaşırtıcı şeyler de duyacaksınız” dedi.

Erdoğan, Kaç-Ak Sarayı’ı da Westminster Sarayı ile savundu. Erdoğan, İngiliz Başbakanı David Cameron’a “Orada yaygara var mı?” diye sorduğunu, Cameron’un da “Yok, normal şeyler bunlar” yanıtı verdiğini kaydetti.

Erdoğan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve 365 oda ve borsa başkanı ile istişare toplantısında bir araya geldi. Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı’nın yeni yapısından söz eden Erdoğan,“Mevcut teşkilatlanma yapısını farklı bir Türkiye için yeterli bulmadığımızdan dolayı yeni teşkilatlanma yapısıyla birlikte çok daha farklı bir adıma atalım istiyoruz. Ekonomiyi yakından takip edecek, ekonominin tüm taraflarıyla istişarelerimizi eskisi gibi sürdürecek, dertlerinizi, şikayetlerinizi, öneri ve tavsiyelerinizi yine dinleyecek, bunları istişare edecek, bunlara birlikte çözüm üreteceğiz” dedi.

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Arkalarında üst akıl var: Türkiye son 1.5 yıldır içerden ve dışardan belli operasyonlarla hedef alınıyor. Sanmayın ki bunlar şahsıma yöneliktir, sanmayın ki hükümete yöneliktir. Bu operasyon ya da operasyonların tamamı Türkiye’ye yönelik operasyonlardır. Bunların arkasında bir üst akıl var dedim. Bunları siz araştıracaksınız. Bu operasyonu yapanların hedefi şahsımı değil benim şahsımda aslında sizleri hedef alıyorlar.

Geziciler Yalova’da yok: Gezi olayları dediler. Bahane ağaç dediler. Yalova’da bu Gezici’ler neden ortada yoklar. Taksim’de ağaç eksilmedi. 12 ağaç bir yerden başka bir yere taşınıyor. Bir tanesi de çıktı mesele ağaç değildi dedi. O tencere tavacılar yok. Neden yok? Tencere tavaları mı kaybettiler yoksa.

Odaklar belli: Kredi derecelendirme kuruluşları, vay hallerine. İstedikleri zaman istedikleri gibi Türkiye’yi düşürmeye gayret ediyor. Batan ülkelerin kredi notlarını arttırırken Türkiye için yalan yanlış puanlar çizebiliyorlar. Bunlar belli odaklardan yönetiliyor. Amaç; bizi etkisiz hale getirmek. Bu sayede eski Türkiye’ye bir geri dönüş yapabilmek.Türkiye’nin bağımsızlığına her ne şekilde olursa olsun o namahrem elin uzanmasına asla müsaade etmeyeceğiz.

Bakanların alınma planı hazırdı: Bundan bir yıl önce 17 Aralık’ta yargı içindeki bazı odaklar harekete geçtiler. Bazı operasyonlar yaptılar. Bahane yolsuzluk iddiasıydı. Maske ambalaj kılıf yolsuzluk iddiasıydı. Ulusla ve uluslararası medya algı operasyonuna başladılar. 17 Aralık’ta eğer bu oyunu görmeseydik 25 Aralık operasyonunu yapacaklardı. Her şey hazırdı. Başbakan, bakanlar nasıl alınacak, bunların planı hazırdı. İddianameler İstanbul’da o malum polisler tarafından yazılmış, bekletiliyordu. Bunların hepsi elimize geçti.

Gezi ve 17 Aralık darbe girişimi: Gezi olayları, 17 Aralık-25 Aralık operasyonları darbe girişimiydi. 17-25 Aralık’ta sağlam durduk, o da işe yaramadı. “17 Aralık sonrasında inlerine gireceğiz” dedik. Aradan 1 yıl geçti, inlerine girdik ve giriyoruz. Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının bir takım kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere bulaştığını dahi bugünlerde görüyoruz. Daha fazlası da çıkıyor. Daha şaşırtıcı şeyler de duyacaksınız.

Paralel yapı yalnız hareket etmedi: Paralel yapı hiçbir zaman yalnız hareket etmedi. Güneydeki sevdikleri ülke yönetimi bunları maşa olarak kullandı ve hala kullanıyor. Muhalefet partileri eski Türkiye’nin aktörleri bu yapıya destek çıktılar. Bu ihanet şebekesini çökertecek ve hesabını soracağız. Kimi zaman bakıyorsunuz muhalefet bu şebekeyle iş tutuyorlar. Kimi zaman terör örgütü, onun gölgesinde siyaset yapan parti dahi bu şebekeyle iş tutuyor.

Ellerindeki kanı temizleyecekler: Çözüm sürecini sokakla, dağ ile tehdit edenler artık Güneydoğu nezdindeki vatandaşlarımızdan itibar görmüyorlar. 6-7 Ekim olaylarında ellerine bulaşan kanı temizleyecekler. Göreceksiniz ucuz ve kuru tehditlerinin altında da kalacaklardır. Senin bir derdin var mı? Varsa Parlamento’dasın orada hallet. Dağ ile bu hallolmaz, silah ile hallolmaz. Bu ülke gerek askeri gerek polisiyle sokakları molotofla kan gölüne çevirenlere fırsat vermeyecektir.

Sarayın tekerleği yok: Sarayla ilgili de garip garip şeyler söylüyorlardı. Giderken sarayı da götürdü diye. Buranın tekerleği yok. Başbakanlık sarayı olarak düşünülen, daha sonra cumhurbaşkanlığına. Çankaya da Başbakanlığa dönüşüyor. Bu seni niye rahatsız ediyor ki. Burası da Çankaya da bu millete hizmet edecek. Bunu anlamayacak kadar aklı muvazzanesi yerinde olmayanlar var.

Cameron’a sordum: Westminster Sarayı restorasyona giriyor. 3 milyon pound ayrılan para. İngiltere gazetelerinde böyle bir yaygara görüyor musunuz? Geçenlerde Cameron buradaydı. Orada yaygara var mı. O da “Yok, normal şeyler bunlar” dedi. Kaçak saray odluğunu söylemek edebe, adaba sığmaz.

ÖZETİNİ SUNDUĞUMUZ KONUŞMANIN TAMAMI ŞÖYLE:

Cumhurbaşkanlığı Kaç-Ak-Sarayı’nda gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB’a, 81 ilimiz, 160 ilçemizdeki oda ve borsa başkanlarına Türkiye’nin büyümesine, kalkınmasına, refahın ve demokrasinin standartlarının artmasına verdikleri katkıdan dolayı teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 milyona yakın insanımızı istihdam eden, toplam ihracatın yüzde 95’ini gerçekleştiren TOBB’un 1,5 milyon üyesine de şükranlarını sunduğunu ifade etti.

Başbakanlık yaptığı süreçte 12 yıl boyunca, TOBB ile son derece uyumlu ve istişareye dayalı, koordineli bir iş birliği gerçekleştirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her reformu istişare ettik. Atacağımız her adımın öncesinde sizin görüşlerinize, tavsiyelerinizi başvurduk. Önerilerinizi, dertlerinizi, şikâyetlerinizi dinledik ve gerekenleri hep birlikte yaptık. Allah’a hamdolsun bu uyum, bu dayanışma Türkiye ekonomisinin 12 yıllık süreçte büyük bir sıçrama yapmasına, öz güven kazanmasına, adeta şaha kalkmasına zemin hazırladı” dedi.

“ÖZEL SEKTÖRLE SADECE EKONOMİK KONULARDA DEĞİL, DEMOKRATİKLEŞMEDE DE BİRLİKTE HAREKET ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel sektör ile kamunun uyumunun Türkiye’de neleri başarabileceği, Türkiye’yi hangi seviyeleri ulaştıracağının bu 12 yıllık süreçte çok net görüldüğünü söyledi. Bu dayanışma, uyum, koordinasyon ve istişare sürecinin Cumhurbaşkanlığı süresince de aynı biçimde devam etmesi dileğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığında yeni bir teşkilatlanma yapısına gittiklerini dile getirerek şunları söyledi: “Mevcut teşkilatlanma yapısını gerçekten farklı bir Türkiye için yeterli bulmadığımızdan dolayı, bu yeni teşkilatlanma yapısı ile birlikte çok daha farklı bir adımı atalım istiyoruz. Ekonomiyi yakından takip edecek, ekonominin tüm tarafları ile istişarelerimizi eskisi gibi sürdürecek, dertlerinizi, şikâyetlerinizi, öneri ve tavsiyelerinizi yine dinleyecek, bunları istişare edecek ve bunlara yine birlikte çözüm üreteceğiz. Elbette biz, özel sektörümüzle sadece ekonomik konular üzerinde iş birliği yapmakla yetinmedik. Sizlerle demokratikleşme adımlarını da istişare ettik. İlerdi demokratik standartlara ulaşma konusunda birlikte hareket ettik. Aynı şekilde çözüm sürecini her aşamada sizlerle istişare ettik. Süreci birlikte buralara getirdik. Gerektiğinde Güneydoğu Anadolu’ya gittik orada istişareler yaptık. Doğu Anadolu’da sizlerle birlikte toplantılar yaptık. Bütün bunlar o süreci güçlü bir şekilde işletebildi” dedi.

Dış politikada da bu kesimin görüşlerini, önerilerini aldığını ve sorunları dinlediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Yaptığımız uluslararası ziyaretlerde sizlerle birlikte olduk. Oralarda karşılıklı gittiğimiz ülkelerin iş adamlarıyla bir araya gelme imkânlarını araştırdık. Bütün bu alanlarda aynı şekilde iş birliğimiz ve istişarelerimiz inşallah kesintisiz şekilde devam edecek.”

Türkiye’nin bugün ulaştığı seviyenin; uyum, koordinasyon, istişare ve bunlarla birlikte kendisinin de 12 yıldır gündemde tuttuğu, “güven ve istikrarın” bundan sonra da aynı kararlılıkla devam etmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi binlerce değişik parçadan teşkil etmiş bir makine gibi düşünün. 12 yıl öncesine kadar bu makinenin bazı çarkları dönüyor, bazıları dönmüyordu. Bazı bölümleri işlerken, bazı bölümleri paslanmaya yüz tutmuştu. Makinenin bölümleri, parçaları arasındaki uyum kaybolmuş, harmoni yitirilmiş, senkron diye bir şey kalmamıştı. Her yerinden ses gelen, gürültüyle çalışan, ne kadar çalışırsa çalışsın verimli olmayan bir makine vardı. Üretemiyordu, böyle bir makine vardı. Ülkenin bir bölgesi hızla kalkınırken, diğer bölgeler hızla geriye gidiyordu. Bir şehirde insanlar mutlu, mesut insanlar yaşarken, diğerinde kan akıyor, gözyaşı akıtılıyordu. Belli kısımlar, kesimler, belli seçkin zümreler servetlerine servet katarken ülkenin geri kalanı yoksulluk altında eziliyordu. Haklar, özgürlükler belli zümreler için alabildiğine genişletilirken ülkenin geri kalan kesiminden bu hak ve özgürlükler esirgeniyordu. Ekonomi bir yıl bir adım ileriye gitse, ertesi yıl yüksek faizle, enflasyonla daralmaya ekonomik krizlerle 10 adım geriye gidiyordu. Bizim 12 yıllık süreçte yaptığımız en başta bu makinenin parçaları arasındaki uyumu sağlamak oldu. Bunun son derece önemli, değerli olduğunu sizler de biliyorsunuz. Makinenin her bir parçasının uyum içinde, harmoni içinde, aynı hedef ve idealler için çalışması, üstelik güvenli bir zeminde çalışması, verimi de artırdı, kaliteyi de artırdı, huzuru istikrarı da artırdı. Bu uyumun bozulmasına hep birlikte asla ve asla müsaade etmemeliyiz, etmeyeceğiz. Eski Türkiye’de olduğu gibi, makinenin tek bir parçasının daha arıza yapması, bu arızanın ihmal edilmesi ilerde makinenin tamamına zarar verecek, daha büyük sorunlara yol açacaktır. Buna mahal, imkân, fırsat vermeyeceğiz. İçeriden ya da dışarıdan ekonominin çarklarına yönelik saldırıları çok iyi görecek, anlayacak, iyi analiz edecek ve bu saldırılara karşı hep birlikte mücadele edeceğiz” diye konuştu. 

“SON 1,5 YILDIR YAŞANAN OPERASYONLAR ŞAHSIMA DEĞİL, TÜRKİYE’NİN HUZUR VE İSTİKRARINA YÖNELİKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 1,5 yıldır Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan belli operasyonlarla, girişimlerle hedef alındığını belirterek, “Sanmayın ki bunlar şahsıma yönelik operasyonlardır, sanmayın ki bu operasyonlar, bu girişimler hükümete ya da belli bir partiye yöneliktir. Bu operasyonun veya operasyonların tamamı Türkiye’ye, Türkiye’nin varlığına birliğine, huzur ve istikrarına en önemlisi de Türkiye ekonomisine ve Türkiye’nin bağımsızlığına yönelik operasyonlardır” dedi. Bu adımların arkasında bir üst aklın olduğunu daha önce söylediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sordular bana ‘üst akıl kim?’ diye dedim ki ‘onu siz araştıracaksınız. Ne olduğunu, kim olduğunu da biliyorsunuz. Bunları siz inceleyecek, siz araştıracaksınız.’ Bu operasyonları yapanların, bu operasyonlarda taşeron olarak kullanılanların hedefi şahsımdan öte yeni Türkiye’dir, güçlü Türkiye’dir, büyüyen Türkiye’dir. Şahsımı değil, sizleri hedef alıyorlar. Sizlerin atölyelerini, fabrikalarını, emeğinizi, ekmeğinizi hedef alıyorlar” diye konuştu. 

“BUNLARIN İSTEĞİ, HİÇBİR HEDEFİ OLMAYAN BİR TÜRKİYE

İçeride ve dışarıda bu operasyonları yapanlar için eski Türkiye'nin son derece elverişli bir ülke olduğunu, bu kesimlerin yüksek faizden, yüksek enflasyondan çok iyi kazandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim ihracatımızın düşüklüğü sayesinde dünya pazarından daha fazla pay alıyorlardı. Türkiye’nin müteahhitleriyle rekabet etmek zorunda kalmıyorlardı, yatırım yeri bakımından Türkiye’yi bir rakip olarak görmüyorlardı. Bunların isteği, içine kapanık, burnunun ucunu dahi göremeyen, hiçbir ideali, iddiası olmayan, hedefi olmayan bir Türkiye. Bu, onların işine geliyordu” diye konuştu. 

“KRİZLERE RAĞMEN YATIRIMLARA ‘DUR’ DEMEDİK”

Devletin, 12 yıl önce borçlanma faizinin yüzde 63, enflasyonun da yüzde 30 civarında olduğu, büyük mücadele, kavga ve gürültüyle bu rakamları tek hanelere indirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Peki şu andaki rakamlar gerek faiz, gerek enflasyon, bunlar bizim için yeterli mi? Asla yeterli değil. Bunun daha da düşmesi lazım. Çünkü eğer ülkemde yatırımlar artarsa bizim için huzur var. Eğer biz bu yatırımları artıramazsak, üretim sağlayamazsak, istihdamı artıramazsak vay halimize. Başbakanlığım döneminde, dünya krizi yaşarken araştırın, inceleyin biz yatırımlara asla ‘dur’ demedik, yatırımlarımıza aynen devam ettirdik. Niye? Çünkü o kriz döneminde siz yatırımları durduracak olursanız orada bitersiniz. Şu anda Türkiye, asla yatırımlarına ‘dur’ demeyecek. ‘Dur’ dememesi için yüksek faizin olmaması gerekir. Yatırımcı, girişimci ancak düşük faizle kredi alacak ki, yatırımını yapsın, üretimini yapsın. Çünkü biz ihracata dayalı bir ekonomiyi baştan itibaren benimsedik. Onu benimsediğimiz içindir ki, göreve geldiğimizde 36 milyar dolar olan ihracatımız, şu anda 157 – 158 milyar dolara geldi. Yeterli mi? Bu da yeterli değil, bunun daha da artması lazım. Bizim yatırımlarımızın asla durmaması lazım. Bu yatırımlarla beraber o zaman üretim, istihdam bütün bunlar artacak ve bütün bunların artmasının yanında, bir defa girdi maliyetleri de ciddi manada düşmüş olacak. Bunları göremiyorsak vay halimize yandık. Bunu görmemiz lazım. Bizi özellikle sıkıntılı dönemlerde, biz yapan şu olmuştur; inşaat sektörüne biz asla ‘dur’ demedik, inşaat sektörüne biz ‘yürüyün’ dedik. Bunun başını da TOKİ çekti, ama özel sektörde inşaat sektöründe yoğun bir hareketlenme oldu. Ancak, acaba inşaat sektörüyle sanayi de ileri teknoloji arasında bir fark olmalı mı? Hayır, o da ilerlesin, ama inşaat sektörü de ilerlesin. İnşaat sektörüne ‘dur’, sanayiye ‘ilerle’ derseniz, orada çöküntü başlar. Şu anda Bizim için emek yoğun olan sektör inşaat sektörüdür. Buna dikkat etmemiz lazım. Türkiye’nin kentsel dönüşümlerle birlikte çok farklı bir şekilde bu sektörü ayakta tutması gerekir. Kimse kalkıp sanayiyi ‘durdurun’ demiyor ki. İleri teknoloji bizim için olmazsa olmaz. Ama birine ‘dur’ birine ‘git’ dersen olmaz, bunlar at başı yürümesi lazım.” 

Kredi maliyetlerinin ucuzlamasıyla birlikte yatırımlara devam edilmesi ve TOBB'un bu konuda tüm mensuplarıyla öncülük etmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bu konuda atılacak adımlarda ucuz girdi maliyetleriyle çok daha ideal bir şekilde ülkenin dört bir yanına yayılmak gerektiğini dile getirdi. Konuşmasında, “Her yerde risk alacağız. Terör var, terörün sıkıntılarını biliyoruz, siz benden daha iyi biliyorsunuz. Fakat risk almadan netice olmaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman siyasetin, ticaretin risk olduğu, en önemlisinin de yaşamın risk olduğunu, ecel ile riskin ortak olduğunu vurguladı.

“GEZİ OLAYLARINDAKİ AĞACI BAHANE EDENLER YALOVA’YA NEDEN GİTMEDİLER?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gün terörle mücadele eden, bu konuya milyarlarca dolar akıtan, istikrarı ve huzuru olmayan, yoksul bir Türkiye'nin bazılarının işine geldiğini anlatarak, “Üst akıl diyorum ya, onların işine geliyordu. Bunların benim şahsımdan değil, yeni Türkiye'den rahatsızlıkları var. Bahanelere bakın o bahanelere, maskelere asla aldanmayın, görünüşe sakına ha sakın itibar etmeyin. Gezi olayları dediler. Bahane neydi? Ağaç. Hani Yalova’da bu geziciler neden ortalıkta yoklar. Taksim'de ağaç kesilmedi, 12 tane ağaç bir yerden alınıp, bir yere taşınıyor. Bir tanesi de çıktı 'Hala anlamadın mı, sorun ağaç değil' dedi. Sorun başkaydı. O tencere, tavacılar nerede? Hiçbiri yok. Yoksa tencere, tavaları mı kaybettiniz ne oldu? Bakırköy'de neden yoklar? Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin yanından geçen yol için ortalığı ateşe verdiler, ODTÜ'nün Eymir Gölü'nde kesilen ağaçlar için neden yoklar? Eğer bahane ağaç olsaydı bu ve benzeri birçok olayda protesto görürdük. Ama yoklar, çünkü ağaç bahaneydi. Taksim'de polisin göstericilere müdahalesini saatlerce, haftalarca ulusal ve uluslararası medya verirken, kendi ülkelerindeki hadiseleri görmezden geldiler” diye konuştu. 

“ULUSLARARASI MEDYA TÜRKİYE’Yİ TERÖRLE AYNI KEFEDE GÖSTERMEK İÇİN YALAN YAZIYOR”

Erdoğan, Türkiye'deki basın özgürlüğünün tehdit altında olduğu yaygarası koparanların; İsrail ile Suriye rejiminin öldürdüğü gazetecileri, Gazze olaylarında gazetecilere yapılan baskıyı görmezden geldiklerini vurguladı. Türkiye'de polisin elinde silah, molotof olan hatta cinayet işleyen teröriste karşı yasalar dâhilindeki müdahalesine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsan hakkı ihlali' diye bütün dünyaya servis edenler, şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nin işkencelerine, suçunu itiraf etti diye sınırsız hoşgörü gösteriyorlar. Aynı şekilde, uluslararası medya aylardır Türkiye ekonomisini kötülemek için, Türkiye'yi terörle aynı kefede göstermek için yalan üstüne yalan yazıyor” dedi. Aynı şekilde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının istedikleri zaman, istedikleri gibi, batanı çıkarmak için 6 derece birden çıkarttıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye gibi istikrarın olduğu bir ülkeyi de durağan yapıyor veya düşürmeye gayret ediyor. Bütün bu batan ülkelerin kredi notlarını artırırken, Türkiye için yalan yanlış manzaralar çizebiliyorlar. Bütün bunlar belli odaklardan, belli merkezlerden kesinlikle idare ediliyor. Bu saldırılar, bu operasyonlar son derece sistematik şekilde şu anda götürülüyor. Amaç bizi, etkisiz hale getirmek, hükümeti yıpratmak, bu sayede eski Türkiye'ye geri dönüş yapabilmek. Millet bu oyunu, tuzağı ve saldırıların esas amacını gördü ve tepkisini de sandıkta çok net biçimde ortaya koydu. Ben de, aziz milletim de bu saldırıların karşısında olacağız. Milletim, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de ilk defa milletin oylarıyla seçilen bir seçimde bu evladını ilk defa kendi oylarıyla Cumhurbaşkanlığı makamına taşıdı” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLIĞINA NAMAHREM ELİN UZANMASINA ASLA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

Türkiye’nin bağımsızlığına her ne şekilde olursa olsun İstiklal Marşı'nda ifade edildiği gibi o namahrem elin uzanmasına asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin kendi istikametini kendisinin çizdiğini belirterek, “Sokak eylemleri, terör eylemleri, yazılı ve görsel medya kuruluşları, faiz lobileri, rant merkezleri değil bu ülkenin ve bu milletin rotasını sadece millet tayin eder” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski Türkiye'yi diriltme umudu içinde yaşayanların artık bu hayallerinden vazgeçmesi, umutlarını yitirmesi gerektiğini bildirerek, “Eski Türkiye'ye inşallah geri dönüş olmayacak. Dışarıdan belli merkezlerin, içerideki hain taşeronlarıyla istedikleri gibi karıştırdıkları, istikamet çizdikleri bir Türkiye artık yok. Ekonomimizle, hedeflerimizle, ilke ve ideallerimizle tüm politikalarımızı biz, kendimiz belirleriz, yani millet belirler” dedi. 

“17 VE 25 ARALIK BİR DARBE GİRİŞİMİYDİ; AMA BİZ SAĞLAM DURDUK, MİLLET SAĞLAM DURDU”

Bir yıl önce, 17 Aralık’ta yargı içindeki bazı odakların harekete geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle söyledi, “Bazı operasyonlar yaptılar. Bahane yolsuzluk iddiasıydı. Maske, ambalaj, kılıf yolsuzluk iddiasıydı. 17 Aralık sabahından itibaren bir kısım ulusal ve uluslararası medya, yargının operasyonuyla eş zamanlı olarak algı operasyonuna başladılar. 17 Aralık'ta eğer bu oyunu görmeseydik, eğer maskelerin altındaki gerçek niyeti görmeseydik, yani dik durmasaydık, 25 Aralık operasyonunu yapacaklardı. Her şey hazırdı, Başbakan nasıl alınacak, bakanlar nasıl alınacak, bürokratlar, iş adamları nasıl alınacak, bunların planı hazırdı. Bizimle ilgili iddianameler dahi hazırdı. Bunların hepsi elimize geçti. Şahsımdan 'dönemin başbakanı' diye bahsediyorlardı. İddianameler, İstanbul'da o malum polisler tarafından hazırlanmış, yazılmış, operasyon için bekletiliyordu. Hatta bizim alınmamızdan sonra kurulacak hükümet, Başbakan, bakanlar dahi tek tek hazırlanmıştı. Millete yolsuzluk istilasını gösterecekler, ama aslında bir hükümeti devirecek yerine istedikleri gibi, diledikleri gibi eski Türkiye'de yaptıkları gibi onlara hizmet edecek ulusal ve uluslararası rant çevrelerine çalışacak, bir hükümet kuracaklardı. Bunların bütün belgeleri, delilleri tek tek ortaya çıktı, şu anda elimizde. Şimdi ben Gezi olaylarına, 17 ve 25 Aralık operasyonlarına, ‘darbe girişimi’ dediğimde, bazıları bunu kabul etmek istemiyor, Gezi bir darbe girişimiydi. Burada bu işi başaramadılar. Mısır’da işe yaradı, Ukrayna’da işe yaradı. Türkiye’de bu oyun bozuldu. 17 ve 25 Aralık bir darbe girişimiydi. Ama biz sağlam durduk, millet sağlam durdu. O da işe yaramadı. Yolsuzluk kılıfı, yolsuzluk maskesi darbe niyetinin üzerini örtmeye yetmedi” dedi. 

“PARALEL YAPI HİÇBİR ZAMAN YALNIZ HAREKET ETMEDİ; BİRTAKIM ÇEVRELERİN MAŞALIĞINI YAPTI”

Konuşmasında bazı acı gerçekleri hatırlatmak zorunda olduğun belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “17 Aralık sonrasında biz ne dedik? ‘İnlerine gireceğiz’ dedik. Aradan yaklaşık bir yıl geçti; Allah’a hamdolsun, milletimizin de desteğiyle inlerine girdik ve giriyoruz. Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının, bir takım kirli cinayetlere, -burası çok önemli- faili meçhul cinayetlere dahi bulaştığını işte bugünlerde görüyoruz. Daha da fazlası çıkacak, zincir bunu gösteriyor. Daha şaşırtıcı şeyler de görecek, duyacaksınız. İnlerine girdikçe de bazı gerçeklerle de karşılaşıyoruz. Nedir bu gerçekler: Bir kere bu paralel yapı hiçbir zaman yalnız hareket etmedi, hiçbir zaman kendi başına hareket etmedi. Zaten tek başına böyle karmaşık bir darbe girişimini planlayacak zekâ ve beceriye de sahip değiller. Paralel yapı bütün bu operasyonlarda sadece ve sadece maşa olarak kullanıldı. Birtakım çevreler, birtakım merkezler, özellikle de güneydeki sevdikleri ülke yönetimi bunları bir maşa olarak kullandı ve bugün hala kullanıyor. Yetmedi, Türkiye içinde muhalefet partileri, yani eski Türkiye’nin aktörleri, bu yapıya destek çıktılar. Bu yapıya hala bugün de destek veriyorlar. Bitmedi, iş dünyasından, medya dünyasından, siyasetten bu yapıya destek verenler oldu. Bugün hala destek verenler var. Kim ne yaparsa yapsın, biz bunların inlerine girdik, daha da gireceğiz. Arkalarında, yanlarında kim olursa olsun, bu ihanet şebekesini çökertecek ve hesabını soracağız. Ama karşımızda sadece basit bir şebeke olmadığını, karşımızda ulusal ve uluslararası şer odaklarının maşası bir şebeke olduğunu da aziz milletimin bilmesini isterim. Eski Türkiye’ye gitmek için, kimin umudu varsa, kimin arzusu varsa, bu kiralık şebekeyle maalesef bunlar iş tutuyorlar. Kimi zaman bakıyorsunuz, ana muhalefet partisi, bu şebekeyle iş tutuyor. Kimi zaman bakıyorsunuz, diğer muhalefet bu şebekeyle iş tutuyor. Kimi zaman terör örgütü dâhil, terör örgütünün gölgesinde siyaset yapan parti dahi bu şebekeyle iş tutuyor. Devlet içinde dahi onursuzca kendisini gizleyip bu şebekeye destek veren, bu şebekeye kaynak aktarmaya devam eden, bu şebekenin maşalığını yapan kurumlarını kuruluşlarını, haince nankörce koruyanlar da var. Üzülerek ifade edeyim ki iş ve medya dünyası da bugün hala bu ihanet şebekesiyle iş tutuyor. Bir ikbal arayışı içinde olanlar, vatana ihanet uğruna, siyasi, idari, iktisadi beklenti içinde olanlar da bu yapıyla iş tutuyor. Bu yapıya kol, kanat geriyor ya da görmezden geliyor. Hani eskiden müzik kutuları vardı, bozuk parayı atarsınız, istediğiniz şarkıyı oradan seçersiniz. 3-5 dakika o şarkıyı dinlerdiniz, dinlerdik. İnanın, bu ihanet şebekesine bozuk parayı atan, kendi istekleri, arzuları emelleri yönünde bunları kullanıyor. Kimi zaman da bu şebeke, sufle yaparak, yalanla, tehditle, şantajla, bakıyorsunuz, siyaseti kullanıyor, Medyayı kullanıyor, iş dünyasını kullanıyor. Bakın tekrar ediyorum, kara para aklama, ‘nerede’ derseniz, bunlarda. Tüm bu oyunları bozmak gerekiyor. Bunların meselesi, şahsımla değildir. Bunların meselesi Türkiye’nin bağımsızlığıyladır. Bunların meselesi, güçlenen ekonomidir. Gerek bu şebekeyle, gerek bu şebekeyi kullanan odaklarla, çevrelerle iş tutan her kim olursa olsun, ülkesine milletine, bayrağına toprağına karşı ihanet içindedir. Bu çevrelerle iş tutanlar da asla başarılı olamayacaklarını, asla kazanamayacaklarını umarım görürler, idrak ederler” dedi. 

“MİLLET İRADESİNİ VE EKONOMİYİ, BU MAŞALARA YA DA BU MAŞALARI TUTAN KİRLİ ELLERE TESLİM ETMEYECEĞİZ”

TOBB’dan, onun 1,5 milyona yakın üyesinden böyle bir şüphesinin bulunmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ama hassasiyetinizi muhafaza etmenizi, bu şebekeyi besleyenlere karşı bağımsızlık mücadelesinde yanımızda durmaya devam etmenizi, sizlerden özellikle rica ediyorum. Verilen himmetlerin, yardımların nerelere gittiğini umuyorum ki esnaf, tüccar, girişimci, sanayici, ihracatçı, yatırımcı kardeşim, çok çok iyi gördü ve görüyor. İnanın bunlara giden her kuruş, bakın açık söylüyorum, maalesef vatana ihanete gitmiştir. Bu mesele sadece paralel yapı meselesi değildir. Bu mesele, o yapıyı bir maşa olarak kullanan ve asıl meselesi de vatanın bağımsızlığına kasteden çevrelerle mücadele meselesidir, bu kadar önemli. Çünkü şu güzel ülkemizin, vatanımızın güçlenmesini, bu milletin güçlenmesini, inanın istemiyorlar. Hele hele 77 milyon nüfusuyla güçlenen bir Türkiye’yi istemiyorlar. Eskiden ayar verilen bir Türkiye vardı. Gündemi belirlenen bir Türkiye vardı. Şimdi ise ayar veren, gündem belirleyen bir Türkiye olduğu için rahatsız oluyorlar. Ülkemizin bağımsızlığı, güven ve istikrar ortamı, ekonominin ve demokrasinin daha da büyümesi adına bu şer çevrelerine, şer ittifaklarına karşı birlikte hareket edeceğiz. Bakın biz korkmadık, çekinmedik, boynumuzu eğmedik, karşılarında dimdik durduk. İş dünyasında, medyada ya da siyasi partilerde bunların tehdidinden, şantajından, bunların kasetlerinden korkan kim varsa, gelsinler gereken neyse tereddütsüz yapacağız. Her zaman söylüyorum, abdestinden şüphesi olmayanın namazından da şüphesi olmaz. Bunu böyle bileceğiz. Ama abdestten şüphe varsa, o zaman namaz da gitti gümbürtüye. Bunu da bileceğiz. Millet iradesini, demokrasiyi, özellikle de ekonomiyi, bu maşalara ya da bu maşaları tutan kirli ellere inşallah beraberce teslim etmeyeceğiz.” 

“UMUTSUZ VE KARAMSAR OLMAYACAĞIZ; TÜRKİYE’NİN GÜCÜ VE İTİBARI DAHA DA YÜKSELİYOR”

Ekonomimize ilişkin olarak pompalanan olumsuz haberlere karşı hassas ve dikkatli olmalarını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulusal basında, ya da uluslararası basında Türkiye ekonomisine ilişkin çıkan haberlere temkinli yaklaşmanızı, özellikle de bu haberler karşısında morallerinizi yüksek tutmanızı sizlerden rica ediyorum. Bakın 12 yıldır ne söyledilerse, Allah’a hamdolsun tersi oldu, aylardır olumsuz haber yapıyorlar. Peki ne oldu, ihracatta Kasım ayı sonunda 157 milyar dolarla yine rekor bir seviyedeyiz. Dün büyüme açıklandı, 3. çeyrekte, %1,7 oranıyla yine bir pozitif gelişme ortada. Tabii gönlümüz, bunun çok daha yukarılarda olmasını arzu ediyor. Ama dünyadaki sıkıntı bizi de tabii vuruyor. Merkez Bankası rezervimiz hamdolsun 133 milyar dolar gibi bir seviyede. 12 yıldır cari açığın Türkiye ekonomisini krize sokacağını bıkmadan usanmadan iddia edenler, bugünlerde cari açığın hızda düşüşü karşısında mahcup oluyorlar. Büyük yatırımlarımız yükselmeye devam ediyor. Büyük projelerimiz aynı şekilde ilerliyor. Turizmde Türkiye, rekor kırmaya devam ediyor. Bölgemizde, tezlerimizin ne kadar doğru, ne kadar haklı olduğu, tek tek ortaya çıkıyor. Türkiye’nin gücü, itibarı daha da yükseliyor. Umutsuz olmayacağız, karamsar olmayacağız, çalışacak, üretecek, istihdam oluşturacağız. İnşallah daima büyüyen, daima gücüne güç, itibarına itibar katan bir ülke olacağız” diye konuştu. 

“KURU TEHDİTLER, SABOTAJLAR VE KİRLİ İTTİFAKLAR ÇÖZÜM SÜRECİNİ RAYINDAN ÇIKARAMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi ve demokrasi için son derece önemli olan çözüm sürecinde de Türkiye’nin çok önemli bir aşamaya geldiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü, “Artık kuru tehditler, sabotajlar, kirli ittifaklar, hamdolsun çözüm sürecini rayından çıkaramaz. İstikametinden uzaklaştıramaz. Çözüm süreci, artık 77 milyonun umutla sahip çıktığı bir süreç oldu. Ve umutla da filizlenmeyi sürdürüyor. Çözüm sürecini sokakla caddeyle dağ ile tehdit edenler veya tehdit edenler artık Doğu ve Güneydoğudaki vatandaşlarımız nezdinde de itibar görmüyorlar. Bir kere bu kuru tehditleri savunanlar, 6-7 Ekim olaylarında ellerine bulaşan kanı temizleyecekler. Ellerine yüzlerine bulaşan o kanın hesabını verecekler. Göreceksiniz, ucuz ve kuru tehditlerinin altında da kalacaklar. Çözüm sürecine millet sahip çıkmıştır. İnşallah milletin bu süreci hayır dualarıyla desteklemesi neticesinde, bu süreç, bu kanlı elleri inşallah saf dışı edecektir. Sadece siyaset zemininde ilerleyeceğiz. Senin bir derdin var mı, derdin varsa parlamentodasın, orada bu işi hallet, siyaset zemininde hallet. Dağ ile bu hallolmaz, silah ile bu hallolmaz. Ve bu ülke, gerek polisiyle gerek askeriyle, bütün imkânlarıyla, güçleriyle, bu ülkede sokakları molotoflarla kan gölüne çevirenlere fırsat vermeyecektir, vermez. Bunu böyle bilmek zorundasınız. Hele hele molotof kokteylini suç unsuru olmaktan çıkaralım. Soruyorum, Allah aşkına bir güvenlik gücü, elinde bomba mesafesinde olan molotofla dolaşan, onları halk otobüslerine atan vatandaşın araçlarını yakan, dükkânlarını yakanlara karşı ne diyecek, iyi yaptın ya, bu iyi bir gösteriydi, hakikaten demokratik bir gösteriydi bu! Bunu mu diyecek? Asla hükümetimiz hiçbir zaman böyle bir şeye fırsat bugüne kadar vermedi, bundan sonra da vermeyecektir. Hiçbir zaman ne askerimiz, ne polisimiz, bu tür şeye karşı asla müsamaha ile bakmamıştır, bakmayacaktır. Eğer bakarsak, o zaman biz görevimizi yapmamış oluruz. Ne gerekiyorsa onu yapacağız. Ve TOBB’a bu sürece sahip çıktıkları için bugün ayrıca teşekkür ediyorum.” 

“CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI MİLLETE HİZMET EDECEK; ÇIKARILAN YAYGARA ESKİ TÜRKİYE’YE AİT BİR GÖRÜNTÜ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili garip şeyler söyleyenler bulunduğuna da işaret ederek, “İşte ‘giderken sarayı da aldı götürdü’ filan diye. Bu sarayın tekerleği yok, öyle yürüyen bir saray değil. Yani neyi nereye götürdük ki? Başbakanlık Sarayı olarak düşünülen, daha sonra Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na, Cumhurbaşkanlığı Çankaya ise Başbakanlığın kullanacağı bir yer haline dönüşüyor. Bu, aramızda yapılan görüşmeler neticesinde alınan bir karar, bu seni niye rahatsız ediyor ki? Nereye hizmet edecek bunlar? Burası da Çankaya da hepsi bu millete hizmet edecek. Bunu anlamayacak kadar maalesef akli muvazenesi yerinde olmayanlar var. Ve buraya şu kadar para harcanmış, diyorlar. Bakın ben bir tane basit bir örnek vereceğim. Şu anda ülkemizde bizim yargıya ait, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay olmak üzere, bakanlıklarımız olmak üzere, kendilerine ait binalar yaptık, yapıyoruz. Onlar bizim gurur vesilemizdir. Ve yine yapılacak. Değerli kardeşlerim, İngiltere’de Westminster Sarayı şu anda restorasyona giriyor. Ayrılan para ne biliyor musunuz, 3 milyar pound, dolara çevirirsek 5 milyar dolar. İngiltere gazetelerinde böyle yaygara görüyor musunuz veya onların ana muhalefetinde, şurada burada filan böyle bir yaygara görüyor musunuz? Geçenlerde biliyorsunuz, Cameron buradaydı; ‘Yaygara veya rahatsız edenler var mı?’ diye sordum, ‘Yok, normal şeyler bunlar’ dedi. Her şey bu kadar açık ortada. Bunlar eski Türkiye’den kalma görüntüler. Biz artık eski Türkiye’de yaşamıyoruz, yeni Türkiye her şeyiyle bir defa kendini ortaya koyacak. Çok ilginçtir, bütün bunları söyleyenler ve bir de bunun üzerine buranın kaçak saray olduğunu söyleyenler, bu da ne edebe ne adaba sığmaz. Yani burada Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, yapmış olduğu bu sarayı, ne gerekiyorsa buna göre yapmıştır. Bütün bu noktada, Danıştay kararları, hepsi bunun içinde var. Ve şu kadar ağaç kesildi filan hepsi yalan. Bunlar aynı şeyi, farklı yerlerde de yaptılar. 1. köprü yapıldı, karşı çıktılar. 2. köprü yapıldı, karşı çıktılar. 3 köprü yapılıyor, buna da karşı çıktılar. Bu ülkede güzellik adına millete yakışacak ne yapılıyorsa hepsine karşı çıktılar, hepsine. Bir büyüğümüzün güzel bir sözü var, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diye. Burası Türk milletinin itibarıdır, buradan tasarruf olmaz. Sonucu nedir, 600-650 milyon dolar. Öbür tarafta 5 milyar dolar restorasyonu. Bunlarda ufuk yok, bunlar bu dar akıllarıyla zaten bu ülkede hiçbir şey yapamadılar. Yahu İstanbul’a gidersin, İstanbul’da gelen turistlerin gezdiği yerler neresidir, Dolmabahçe Sarayı’dır, Topkapı Sarayı’dır. Peki, şu geçen 70-80 sene içerisinde yaptığın bir eser var mı ya, oralarda da bir görsünler, gezsinler diye. Ama biz şu 12 sene içerisinde hamdolsun yaptıklarımızla şu anda övgü alıyoruz ve almaya da devam ediyoruz” dedi. 

“TOBB SADECE EKONOMİYE VE DEMOKRASİYE DEĞİL, KÜLTÜR DÜNYAMIZA DA ÇOK ÖNEMLİ HİZMETLER YAPTI”

TOBB’un sadece ekonomiye, demokrasiye değil, kültür dünyamıza da çok önemli hizmetler yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Yunus Emre’den, Mehmet Akif’ten, Necip Fazıl’dan sonra Dede Korkut eserini de Türkiye’de ilk kez bu kalitede ve bu kapsamda bastığınızı büyük bir memnuniyetle öğrendim. Bu büyük eserler için de teşekkür ediyorum. TOBB’u inanıyorum ki çok daha kalıcı kılacak bir şey daha var. İstanbul’da, ben yassı demiyorum ‘Yaslı Ada’ diyorum ve yanında Sivri Ada var, burayı demokrasi ve özgürlükler adası yapma kararını almıştık, bu işin sponsorluğuna da TOBB soyundu. İnşallah çok kısa zamanda orası bittiğinde, bu iki adada da uluslararası nice toplantıları yapma imkânını bulacağız. Büyük devletlere gittiğiniz zaman, bakarsınız bu tür toplantıları böyle bu tür adalarda yaparlar. Kapanırlar oraya, 2-3 gün dünyayla ilişkilerini keserler. Ve oradan o önemli kararları çıkartırlar. Şimdi orası başladığı zaman da rahatsız olacaklar, onu da söyleyeyim. Demokrasi karşıtı olanlar, özgürlük karşıtı olanlar rahatsız olacaklar. Ama biz tarihî bir görevi yerine getirmenin bilinciyle inşallah bu adımı attık ve bu adım TOBB ile hükümete nasip olmuş oldu. Ve Cumhurbaşkanlığı Sarayımızı da şöyle bir gezerek bizzat görmenizi bizler de istedik, duyarak olmasın dedik, televizyonlardaki yalanlarla, şunlarla bunlarla olmasın, bizzat görmenizde büyük bir fayda var. Bunlar da inşallah, ‘Bizim hizmetimizin önemli bir, bu andan itibaren bir başlangıcı olur’ diyorum, yeni bir sıçrama olur diyorum. Ve hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”


Haber Habere
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

KAYIP EKONOMİST OLAYINDA YENİ GELİŞME
Balıkesir'in Gönen ilçesinde, 17 Haziran 2023'te sabah yürüyüşü için evinden ayrıldıktan...

Haberi Oku