Gündem:
MAJESTELERİNİN HUKUKU MU?
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 1 Eylül’de yapılacak olan Adli Yıl açılış töreniyle ile ilgili “Eğer Yargıtay, Baro Başkanını çağırıp orada konuşturacak olursa oraya ben katılmam” şeklindeki açıklamasına Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’ndan süratle yanıt gelmişti. "FEYZİOĞLU VARSA BEN YOKUM!" başlıklı haberimizi okumak için TIKLAYINIZ.  

Feyzioğlu, Başbakan'a cevaben,“Bu üzücü açıklama, Sayın Erdoğan’ın henüz Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığı’na geçişi zihninde tamamlayamadığını göstermektedir” demiş ve açıklamasıyla kendisine bir hukuk dersi vermişti. "METİN FEYZİOĞLU'NDAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A HUKUK DERSİ" başlıklı haberimizi okumak için TIKLAYINIZ.

Erdoğan'a bir tepki de İstanbul Barosu Başkanlığından geldi. İşte İstanbul Barosu Başkanlığının o duyurusu...

MAJESTELERİNİN HUKUKU MU, BAĞIMSIZ YARGI MI?

Müstakbel Cumhurbaşkanı Erdoğan buyuruyor  ki, TBB Başkanı Adli Yıl Açılış Töreninde konuşacaksa, kendisi bu toplantıya katılmayacakmış. Birkaç gün sonra Anayasa gereğince "devletin birliğini" temsil görevi üstlenecek olan Erdoğan, bu törenlerin artık "reforme edilmesi" gereğini de vurgulamış. 

Birkaç gün önce kendi Başkanının konuşma süresi kadar TBB Başkanına da süre ayıran Yargıtay, şimdi bu beyan üzerine Başkanlar Kurulunu toplayarak "yeni bir karar" alma ihtiyacı duymuş.


Böyle bir beyanı da bu beyandan sonra doğduğu belirtilen ihtiyacı da, adına demokrasi denilen rejimi benimsemiş bir ülkede duyabilmek olası değildir. Hele o ülkelerde kuvvetler ayrılığı gerçekten yerleşip serpilmişse, bu gelişmeler ancak "hayret" yaratır.

Ancak Başbakan haklıdır. Çünkü bilmektedir  ki, Türkiye'nin hukuk konuşulan bütün platformları kendi hükümetleri için birer eleştiri ortamları olacaktır. Çünkü kendi hükmettikleri bu dönemde, Alman Yargıçların "asrın hırsızlığı" olarak niteledikleri bir davada savcılar sanık olmuş, sanıklar itibar görmüştür. "Kumpaslar" bu dönemde kurulmuş, insanlar suçsuz yere hapislerde yatmıştır. Yargı görevi bu dönemde cemaatlere ihale edilmiş, bir süre "beraber yürünen yollara" özel yetkili mahkemelerle beraber çıkılmıştır. Sahte deliller, hukuksuz dinlemeler sözde yargılamaların kanıtları sayılırken, o davaların savcısı Başbakan olmuştur. Kendi hükmettikleri dönemlerde yolsuzluklar soruşturulamaz olmuş, soruşturanlar sürülmüş, özel atamalarla tahliyeler sağlanırken, bunu sağlayan yargıçlara özel mahkemeler açılmıştır. Dünya hukuk tarihinde ilk kez milli irade, yolsuzlukların aklanmasında araç kılınmış ve yurttaşlar aldatılmıştır.


Daha onlarcası yaşanan benzeri uygulamaların sorumlusu konumundaki  Başbakanın sınırlı olan ve evvelde de "sınanmış" olan tahammül gücünün bu gelişmelerin yorumlanmasına yetmeyeceği bellidir. Bu nedenle de katılmaktan değil, katıl(a)mamaktan söz edilmesi daha doğrudur.

Asıl sorun şimdi Yargıtay Başkanlar Kurulunun "vermek ihtiyacını duyduğu" karardadır. Yargıtay Başkanlar Kurulunun vereceği karar, Türkiye"nin geleceğinde "majestelerinin hukukunun" egemen olup olmayacağı kararıdır. Gelenek ve teamül kavramlarının hukuksal retorik olarak ifade ettiği anlamların dersine ihtiyac olduğu son derece açık bir gerçeklik iken, bu dersi vermekten imtina eden Yargıtay, tarihiyle çelişen bir kayba uğrayacaktır. Tarihe adını altın harflerle yazdırmayı başaran hukukçuların  tek ortak özelliği arınmayı başardıkları korkunun onlara verdiği özgür düşünme yetisidir. Adaleti kutsal kılan sadece özgür yargıçlar ve savunmadır.


İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI


Haber Habere
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87

KAYIP EKONOMİST OLAYINDA YENİ GELİŞME
Balıkesir'in Gönen ilçesinde, 17 Haziran 2023'te sabah yürüyüşü için evinden ayrıldıktan...

Haberi Oku