O ZAMAN "HAYIR"
 
1913 yılıydı..
ABD Posta Kurumu USPS (U.S. Parcel Post Service) ilginç bir karar almıştı..
20 kilogramın altında herşey gerek trenle, gerekse posta arabalarıyla adrese teslim edilecekti.
Buna çocuklar da dahildi.
Evet çocuklar!
20 kilonun altındaki çocuklar!
Çocuklar tıpkı bir mal gibi postahaneye verilecek, postacılar da  bu çocukları istenilen adrese teslim edecekti.
Uygulama ilgi gördü.
Postacılar, bir paket gibi çocukları adrese teslim etti.
Bu adres bazen anneanne, bazen dede oluyordu.
Bazen de amca.
Genelde yetim çocuklar postalanıyordu.
ABD Posta Kurumu taşınacak çocuğun giysisine bir pul yapıştıyor ve pulu damgalıyordu.
Postacılar, çocukları zarf çantasına koyuyor gidecekleri adrese bırakıyordu.
Böylece onlarca çocuk uzaklarda yaşayan akrabalarına ulaştırıldı..
Posta çocukları toplumda olağan hale gelmişti.
Bu ilkel uygulamaya kimse karşı çıkmıyordu.
Çocuklar anneden babadan ayrı güvensiz bir ortamda bir kargo gibi taşınıyordu.
Uygulama yaklaşık iki yıl sürdü.
Sonunda Mary isimli bir aktivist anne isyan etti.
Çocuklar mal değildi..
Bir paket gibi taşınamazdı.
Haykırdı. "Hayır" dedi, "Hayır!"
Kapı kapı dolaştı, imza topladı.
Kısa sürede bir "Hayır" yüz "Hayır" oldu. 
Sonra binlerce "Hayır"
"Hayırcılar"ın imzaları gazetelere ulaştırıldı..
Sonunda Posta Kurumu, tepkilere boyun eğdi, "Posta Çocukları" uygulaması son buldu..
"Hayır"cılar tüm çocuklar adına, yani ülkenin geleceği adına büyük bir zafer kazanmıştı..
 
***
 
Öykü; Deneyimli Gazeteci benim de ‘’Eskimeyen Dostum’’ 
Sedat Kaya'dan.
"Harika" tek sözcük ile!
Rektörlerin, kaymakamların, her kademedeki devlet görevlisinin "Evet" kampanyasına katılıp iktidara yaranmak için giriştikleri bir referandum süreci.
"HAYIR’’ vereceklerin(15 Temmuz’da Yaşasın Türkiye Yaşasın Demokrasi diyenlerdir!) bizzat ülkeyi yönetenlerce "terörist" yaftalandığı…
OHAL’in KHK’larıyla kıyılan sanat, kültür, bilim yuvalarıyla.
Paralel yapıya yol verenlerin…
Hukuku katledenlerin, adaleti yerle bir edenlerin…
İşsiz bırakılan gazetecileriyle.
Mustafa Kemâl Atatürk ve O’nun "En Büyük Eserim" dediği 1923 Cumhuriyeti ilke ve kazanımların her gün darbelendiği..
Meydanlarda "tarafsızlık yeminli" ülke cumhurbaşkanıyla.
Evet’çi kampanya destekçisi devlet kanalıyla…
Daha raflara çıkmadan toplatılan kitaplarıyla…
Kutuplaşmalı..
Cadı avlı..
Zindanlarıyla..
Politik düşüncelerinden, eleştiri getirenlerin suçlananların..
"Hayır" diyeceklerin çoğunun kendilerini tehdit/korku altında olduğu…
Sosyal medyada tanınır muhalif isimlerin lince tabi olduğu..
İleri Demokrasili Yeni Türkiye(!)
Ortak akılda buluşanların…
"Adil, eşit koşullarda bir referandum olabilecek mi?" sorusunu birbirine sorduğu ülke!

***

Aydınlık ve Güzel Türkiye, çok "Zor Yıllar/Zor Günler" gördü.Yaşadı!
Otoriter rejimleri...
Darbeleri atlattı...
Bugünkü durum, 93 yıllık Cumhuriyet’te çok farklı noktada.
Sistem değişecek, özgürlükçü demokrasiden söz edilemeyecek!
Saltanat, hilafetçi Ortadoğu rotalı zihniyetin, Cumhuriyet’e pranga yakıştırması yapıp çağdaşlığa, laikliğe kin kusması hesaplaşmak istemesidir asıl mesele.
Buna karşı durmak demokratlığın gereğidir.
Rejim değişikliği onaylanmaz!
"Böylesine sevilecek bu Dünya/’Yaşadım’' diyebilmen için!"
O zaman her türlü zorluğa, engele karşın; "HAYIR"


https://twitter.com/Atikopruluoglu
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87