SEVGİ MÜZİKALİ’ni TAKDİMİMDİR…

Sahnede iki dev sanatçı. Lütfiye Hanım rolüyle Ayşen Gruda ve Totocu Cemal Bey tiplemesiyle Müjdat Gezen! Tüm sevecenlikleri ve ustalıklarıyla alıp sizi götürüyor. Nereye mi? Sıralamaya çalışalım; Son yıllarda hayatımızdan çıkan (zorla çıkarılan mı demeliydim?) ve tedavülden kalkan vefa duygusuna, insan sıcaklığına, mahalle dayanışmasına, sınırsız cömertliğe…

Sahnede iki deneyimli sanatçı. Asuman rolüyle; bütün görkemi, şaşaalı duruşu, büyülü bakışları, çılgınlığı ve avaz avaz sesiyle Mehtap Ar! Ve bıçkın- külhanbeyi- kabadayı tiplemesiyle, bitmeyen enerjisi, taklit yeteneği, şakacılığı ve yürekli sözleriyle İlhan Daner alıp sizi götürüyor. Nereye mi? Mahalle kültürüne, sade yaşamlara, düşleri süsleyen hayallere…

Sahnede umut vaat eden genç yetenekler. Alıp sizi götürüyorlar. Nereye mi? Çocukluğunuza, gençliğinize, o sorumsuz güzel günlere ve ayağı yerden kesen aşklara, tutkulu sevdalara, görsel ve işitsel bir şölene…

Şimdi bu güzel oyuna, Sevgi Müzikali’ne emek verenleri, hayat verenleri tanıtma ve selamlama zamanıdır. Ayrıca mizah söz konusuysa kendimi “zor beğenenler” sınıfına koyduğum gerçeğini itiraf zamanıdır!
 
İdari görevindeki başarıyı sahneye de taşıyan ve Lütfiye Hanım’ın oğlu “Murat” karakterini canlandıran, eski müdürüm Kıvanç Tiner! Televizyon başarısıyla, milyonları ekrana kitleyen ve oyunda mahallenin âşık delikanlısı “Eray” rolünde öğrencimiz İlker Ayrık! MSM mezunu - Türk pop müziği sanatçısı olan ve Eray’ın sevgilisi “Sevgi’ rolünde Betül Demir! Trakya ağzını sağlam dil yapısıyla kanıtlayan “Nayloncu” rolüyle genç yetenek (övünmek gibi olsun) öğrencim Can Bana! Lütfiye Hanım’ın damadı rolünde eşinden “korkan koca” tipinin hakkını veren öğrencimiz Barış Taşkın! “Kapıcı Hasan” tipiyle gönüllere kazınan öğrencimiz Rasim Kırabali! Kapıcının eşi “Nazife’yi” canlandıran ve yöresel dile hâkimiyetiyle alkışlanan Sude Albayrak! Oryantal gösterisiyle salonu ayağa kaldıran, “Deli Remzi” rolüyle Cengiz Gezgin! Lütfiye Hanım’ın kızını ve gelinini oynayanlar, şıracı, kasap, bakkal, manav karakterlerine hayat verenler ve danslarıyla ayakta alkışlanan tüm sanatçılar!

Sizler! Bu oyunda rol alarak kurmacaya değil, yaşanmışlıklara yer verdiniz, bize her yerde rastlayacağımız, yakınımızda duranları, içimizden birilerini anlatarak yüreğimizi elinize geçirdiniz. Uzun süredir bu kadar içten, bu kadar sahici, değerlerin ne olduğunu anlatan ve duygu yönü ağır basan bir gece geçirmemiştim. Büyülü parmakların, büyülü seslerin müzik ziyafetine, ustaların sahne performansına, genç yeteneklerin coşkusuna, salonda tek bir sandalyenin boş olmaması yanıt ve kanıt değil midir?

Yine sağlam dil yapısı ve seçtiği sözcüklerle “işte budur” dedirten Kandemir Konduk! Gizemi, isyanı hep diri tutan, karanlığı aydınlığa çeviren, sanatın gücünü ve işlevini bir kez daha kanıtlayan başarısıyla yönetmen Müjdat Gezen! Kulağımıza ve yüreğimize işleyen tınılarıyla müzik direktörü Seçil Akın! (İlk provalarda bulunan ve sonra aramızdan ayrılan Atilla Özdemiroğlu)

Sizler sayesinde! Akıcı anlatıma, umuda, güzelliğe ve dostluğa alkış tuttuk. Sonsuz bir düş gücü, müthiş bir sahne hâkimiyeti, olağanüstü bir yetkinlik, şaşmaz bir zamanlama ve disiplinle sahnelediğiniz oyunda, aşkın büyüsüne bir kez daha şapka çıkarttık. Anadolu’ya gittik, mahalle aralarında dolaştık. Yetmedi. Seyirciyle etkili bir iletişim, yüreğe dokunan sesler, kalbi ele geçiren sözler, aşina olduğumuz müzikler ve görselliği esas alan danslar izledik…

Nefesimi tutarak ve yağmur gibi akan gözyaşlarımı silmeye çalışarak izlediğim oyunda, 1960’ların ekose mini eteklerinden, dizaltı renkli çoraplarına, namuslu- onurlu- dürüst insanların yaşadığı mahallelerden bakkal- manav- kasap üçlemesine kadar konuları ve geçişleri çok yetkin bir şekilde harmanlayan (kostüm- dekor) başarısıyla Leyla Gezen! Ve bu oyuna emek verenler!

Hani konsere gidersiniz adı müzikal yolculuk olur. Seyahate çıkarsınız adı Turistik yolculuk olur. Bizi bu oyunla özlemini çok çektiğimiz mahalle kültürüne geri götürdünüz (adı artık mahalle baskısına dönüşen). Böylece ekilenlerin nasıl biçildiğini gösterdiniz. Bu soluksuz ortamda duyarlılığı solumamızı sağladınız. Sizler bu oyunda taze ve genç bir enerjiyle hedefi 12’den vurdunuz! Hüzünle sevincin bütünlüğünü insanın içine işlediğiniz için, nitelik ve niceliği buluşturduğunuz için sizleri iki elin çıkaracağı en yüksek sesle ve ayakta alkışlıyorum… 

Sanatın ahlaksız, halk oyunlarının edepsiz, operanın gereksiz, cazın lüzumsuz, balenin Allah korusun! Kültür merkezlerinin aman sende! Diye tanımlandığı Yeni Türkiye’de bu oyunu hararetle tavsiye ediyorum. (Uymayanlara sıfır veririm ona göre!) 

Tiyatronun olmazsa olmazları olan beden dili, bakış esaslı konuşma tekniği, düşler ve gerçekler arasındaki gelgitler, ışık ve ses düzeni, dekor ve kostüm dört dörtlük değil dört sekizlik olmuş. Genç yeteneklerin ve MSM öğrencilerinin ustalar karşısındaki ter döküşü, başarma hırsı, gözlerindeki pırıltı görmeğe değer. Ayşen Gruda, Müjdat Gezen, Mehtap Ar ve İlhan Daner’in gösterdikleri sabır ve özverileri görülmeye değer. Hiç bitmesin diye beklenen oyunlar azdır. Onlardan biriydi Sevgi Müzikali dersem değer!

Ailevi, sosyal, ruhsal çalkantıları ve geçmişe dönük hesaplaşmaları başarıyla canlandıran, anne, dost, âşık, komşu, kayınvalide gibi tüm sıfatlarının hakkını veren bazen ağlayan, bazen gülen, bazen gözyaşlarını içine akıtan, bazen isyan eden ödünsüz ve yaratıcı Ayşen Gruda’yı gidin görün derim. 

Son derece keyifli geçen Tiyatro Tarihi derslerimizdeki insanı kıvrandıran sorularıyla ne olacaklarının işaretini daha o yıllarda veren sevgili öğrencilerim İlker Ayrık, Can Bana, Barış Taşkın! Başardım duygusunun parıltısına tanıklık eden sahneden salona taşan enerjileriyle bu gençleri gidin alkışlayın derim.

Sırça köşklere sığınmadan, gümüş zırhlar kuşanmadan,  ilmek ilmek dokuduğu sanatıyla halkın yüreğine yerleşen; anlatırken güldüren, susarken ağlatan ustalarımıza ağız ve gönül dolusu teşekkürleri kızarmış eller eşliğinde sunun derim.

Zihin açan, bellek tarayan bir ustalıkla seyirciye benzersiz bir haz yaşatan oyuncuların başarısına tanıklık edin derim. Yazdıkları için, oynadıkları için, konuştukları için, bu yolu seçtikleri için, bize bu zorlu ve puslu havada keyif yaşatarak gülümsettikleri için onları kutlayın derim.

Yılların ustalarını; sönmeyen enerjileri, bitmeyen üretkenlikleri, sınırsız sorumluluk duyguları,  cana yakınlıkları, duyarlılıkları, sempatileri, pırıl pırıl zekâları, içtenlikleri, cesaretleri, cüretkâr göndermeleriyle ayakta selamlayın derim. İki büyük usta Müjdat Gezen ve Ayşen Gruda’yı yarım yüzyılı aşan birikim ve deneyimleriyle Türkiye tablosunun renklerini, dönemlerini, dönemeçlerini, iniş ve çıkışlarını aktarırken belleğimizi ve yüreğimizi ele geçirdikleri için sık sık sahneye davet edin derim.

Sonuç olarak, “yazık bitti” diye hayıflandığım bu oyunda, oyuncuların hayatlarındaki dönemleri anlatırken, aslında anlatılanın ülkenin dünden bugüne değişen yüzü ve keskin virajları olduğunu unutmayın derim. Bir ülkenin kültürünü dünyaya anlatmanın yolunun köprü, AVM, gösterişli binalar ve 1300 odalı saraylardan geçmediğini bilenler olarak, evrensel iletişimin yolunun sanattan, tiyatrodan, müzikten, bilimden geçtiğini fonda tutun derim.

Tabii ki bu değerlendirmeyi yaparken MSM mensubu olarak, kurumun hocası olarak nesnel olmam- olamam! Ama oyun o kadar etkileyici, saran, kavrayan, kucaklayan ve uzun süre bırakmayan bir oyun ki nesnel olmama ihtiyaç da yok ayrıca! İyisi mi Sezar’ın hakkını Sezar’a, yiğidin hakkını MSM’ye verelim. Bir itirafta bulunarak soruya ve sonuca gelelim! Bir kez daha gidilir mi? Evet. Gider miyim? Koşa koşa. Nedeni mi? Çok! Öncelikle kanlarımızın sahiden deli aktığı delikanlılık çağlarına ve gençlik yıllarına göndermeler yapan bu oyun bana çok iyi geldiği için. İkincisi böyle bir oyuna emek verip bizi iki saatliğine de olsa çocukluk ve gençlik yıllarımızın o sorunsuz Türkiye’sine götürdükleri için.

Şimdi bu oyun için, oyuna hayat verenler ve ustalar için, onların performansı için, sözcük seçimini seyircilere bırakıyor ve aradan usulca çekiliyorum. Bana düşen alkışlayarak yazmak, size düşen de salonun yolunu tutmaktır! Göreceksiniz, övdüğüm, önerdiğim, reklamını yaptığım bu oyunu izlemek, arada bir gözlerinizin dolmasına engel olamamak özellikle bu karanlık günlerde ilaç gibi gelecek. 

Sevgi Müzikali’ne gideceğinizi ve bana teşekkür edeceğinizi biliyorum. İyi seyirler… 
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87