TEHLİKENİN İÇYÜZÜ

Altın Nesil yetiştireceğiz dediler.  
Türki Cumhuriyetlerde cirit atan yabancı haberalma örgütlerini öğretmen ve benzeri kadrolarda barındırarak palazlandılar. 
İzmir’de bir vakıfla başladılar. 
Buğday toplayarak.
Sonra “himmet paraları”, otel işletmeleri, dershaneler, özel kolejler, bankacılık, kargo, lojistik şirketleri, inşaat, maden, yurt dışı yatırımları derken, avantayı bölüşerek 200 milyar dolar civarı devasa bir boyuta ulaştılar.
Yargıya, askeriye ve polise sızmak, ele geçirmek ilk ve en önemli amaçlarıydı ancak özellikle askeri alanda içeri sızan kadrolar henüz istedikleri kadar yüksek makamlara gelmediğinden gayet gizli ancak herkese boncuk dağıtan örgütlenmelerine devam ettiler.
2005 senesine kadar Akape’ye bürokrat bile vermediler çünkü Akape ve asker arasında bir çatışma olabileceğinden çekiniyorlardı. 
Doğru çalışan devlete hizmet eden bürokratlar vardı. 
İlk etap bu bürokratlardan kurtulmak olmalıydı.
Her türlü ahlaksızlık, tehdit, ihbar mektupları, şantajlar yoluyla imamlar bürokrasiye yerleşmeye, doğru çalışan namuslu insanlar gönderilmeye başlandı. Hem Akape hem devlet artık kuşatma altındaydı.
Öyle ki Amerika’da Federasyon Başkanlığım sırasında Türkiye Cumhuriyetinin bir Bakanı bana programı Cemaat’in yaptığını, kendisinin de ne zaman, nereye gideceğini bilmediğini söylüyordu.  
Erdoğan’a suikast amaçlı getirilen patlayıcı yüklü minübüs için Emniyet İstihbarat Başkanı bağıra bağıra o minibüsü Cemaat getirdi ve kendi adamlarına Cemaat buldurttu dese de kimseye laf anlatamadı.
Arınç’a suikast planı ve kozmik oda kumpası öncesi Hilmi Özkök’e suikast haberi duyuruldu. Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’e Hacı Hilmi diyenlerin sayısı çoktu. Hani “ben kasaptaki ete soğan doğramam” diyen, silah arkadaşlarına sahip çıkmayan, kime ve kimlere hizmet ettiği çok açık belli olan hacı!

Hikaye daha eskiye dayanıyor tabii.

12 Eylül sonrası Emniyet Teşkilatına sızan Cemaat kadroları tam olarak örgütlenmişti. 1986’da özel sınıfların alınmasıyla Polis Koleji öğrencilerinin %99’u Cemaat şakirtlerinden seçilmişti.
Dershaneler aracılıği ile özellikle Anadolu’dan gelen orta halli gençler Cemaat’in eline geçiyordu. Ağbiler yaklaşıyor, yardımcı oluyor, yönlendiriyordu. 
Dağdaki teröristler gibi sinsice örgütlenme tüm hızıyla devam ediyordu. 
Hakimler, Savcılar, Emniyetçiler, Asker, Milletvekilleri, Adli Tıp, Uzmanlar, İşadamları, Basın, Medya emir ve komuta zincirinde örgütlenirken özellikle yurt dışında biz de bu işlerden nemalanırız diyerek bu yapının içinde yer almaya çalışanların sayısı da hiç azımsanmayacak kadar çoktu. 
Öncelikli hedefler arasında askeri hukukçular vardı. Ordu içerisinde büyük tasfiyeler yaşanırken askeri okullarda da acımasız ve sistematik bir soykırım devam ediyordu. 
Harp okullarından ayrılmak zorunda bırakılan öğrencilerle dışarıdan alınan ögrencilerin sayısına bakarsanız büyük bir şaşkınlık yaşayacağınız konusunda bahse girebilirim. 
İlk başta bu işler Akape’nin de işine geldiğinden ses çıkaran yoktu. 
Belediye Başkanlığı tecrübesiyle “çok derin” diplomasi, ekonomi, TSK, devlet işleyişi, hukuk, istihbarat, soğuk fizyon, fizik, matematik, tarih gibi bir çok konuya vakıf olup, ince düşünüp detaylara önem veren  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emirlerini tartışmasız yerine getirecek olan MİT Müsteşarı Fidan’ın, Cemaat tarafından kellesi istenince olayların akışı değişmeye başladı. “Ne istediler de vermedik” hikayesi bundan sonra başladı. Osmanlı hülyasıyla yaşayan Davutoğlu’nun da Adana’da yakalanan TIR’lar hakkında yaptığı açıklamalar farklı değildi. Meclis’ten yasa çıkarıp Fidan’ı kurtaran Erdoğan aynı kıyağı Başbuğ için yapmadı. 
Başbuğ’un aklı başına geldiğinde iş işten geçmişti zaten.
Baransu gibi densizlerin bavullarla gelen darbe iddiaları ile TSK darma duman oldu. Sinsi Cemaat, insanların hayatlarını kararttı. 
Namusları, haysiyetleriyle oynadı. 
Yatak odalarına girdi. 
Yalanlarla, ihbarlarla, sahtrekarlıklarla insanları mağdur ettiler. 
İddianamalerle, sahte sözde belgelerle insanlar hapsedildi.    
Sahte belgeler, sanıkların tanık, vatanseverlerin sanık olduğu tiyatrolar vardı. 
Belgelerin sahte olduğunü gösteren gerçek belgeleri mahkeme kabul etmiyordu.
Kimi neyle suçladıkları belli değildi.

Şu an TSK’nın durumu nedir?
Devletin Kırmızı çizgilerini tören pantolunun kenarındaki şerit zanneden Necdet Özel hakkında, Hulusi Akar’ın yükselişi, onun icra subayı imam hatipli Ahmet Erdoğan ve saz arkadaşlarının durumunu merak ediyor musunuz?
Yavuz Selim Demirağ yazmış, okuyun tavsiye ederim. Hanefi Avcı’yı, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un kitaplarını okuyun.
Okuyun da görün.
Bu Cemaat denilen pisliğin ne kadar kahpe, ne kadar tehlikeli olduğunu ve tehlikenin geçmediğini görün.

Allah zeval vermesin, hamdolsun ki derin fikirleri, demokrat yapısı, sevecen, duygusal, kindar olmayan, haramdan uzak duran, çalmayan, çaldırmayan, halkına sahip çıkan bir Cumhurbaşkanımız, olaylara vakıf, seviyeli, sorumlu bir meclis, örgütlenen, laik Cumhuriyete ve değerlerine sahip çıkan bir muhalefet, koltuk sevdalısı olmayan muhalefet liderlerimiz var.
Görevlerini de başarıyla icra ediyorlar.

Bir hikaye vardır pek severim.

Padişah Sultan Aziz'in Paris gezisi sırasında Fransa İmparatoru 3. Napolyon, Dışişleri Bakanı Fuat Paşa'ya isteklerini sıralar...
Süveyş Kanalı açılmalı, Girit, Osmanlılardan alınıp Yunanistan'a verilmeli, Kudüs'teki kutsal yerlerin Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlarda olmalı...

Osmanlı devletinin bunlara kolay kolay razı olmayacağını bilen İmparator, aba altından sopa gösterir:
"Bu sorunlar sizin için bir dert... Yorgun omuzlarınızdan bunları atınız... Devletinizin ne kadar zayıfladığı bütün dünyada biliniyor."
Fuat Paşa, gülerek karşılık verir:
"Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, dışarıdan sizlerin, içeriden bizlerin, devamlı tahribine direnebilmiş! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, bu devleti yıkamadık!"

https://twitter.com/kboztepe
https://www.facebook.com/kaya.boztepe
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Ferhat 8 yıl önce

bu yazıyı tamimiyle doğru buluyorum, tespitler yerinde. ancak yorumlanış şekliyle, abartı söylemlerle tam bir akp yanlısı, tayip erdoğan yüceltmesi bir yazı olmuş.

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner80

banner87