Ülkemizin Güneydoğu bölgesi terörden inim inim inliyor. PKK direniyor; güvenlik güçleri pes etmiyor. Olan halka ve oranın ticari yaşamına oluyor. 2016’da bu iklimin daha da kötüleşeceğini ve buralarda ticaretin tamamen duracağını tahmin etmek zor değil. Orada yaşayanlar batıya göç dalgasını başlatacak.
Ortadoğu’nun kuzeyinde sular durulmayacak. Bölünmeler olmadan, emperyalist ülkeler paylaşımda uzlaşmadan kan dökülmeye devam edilecek. Bu ülkelerle yapılan dış ticaret zaten durma noktasına gelmiş, durum daha da kötüleşecek. İran ile olası gerginlikler bu ülkeyle olan ticaretimize de sekte vuracak.
FED’in faiz artırımlarının etkisini 2016’da yoğun olarak hissedeceğiz. Aralık ayında yapılan 25 baz puan artılının bizi etkilemediği sanısına da kapılmayalım. TL’de değer kaybı bu yıl da devam edecek. 2015’deki kur oynaklığının ekonomimize nasıl bir zarar verdiğini 2016’da daha iyi göreceğiz.
MB’nin enflasyondaki yüzde 8-9 oran beklentisi, doların değer kazanması faizlerin artırılmasını tüm siyasi baskılara rağmen zorunlu hale getirecek. MB faizleri artırmak zorunda kalacak. Yüksek enflasyon camınızı iyiden iyiye acıtacak.
Reel sektör 2015’i büyük darbe alarak geçirdi. Kredi borçlarını zorla çevirdi. 2016’da işletme sermayesi ihtiyacı çok büyük olacak. Tasarruf açığı olduğundan şirketler yine bankalara koşacak. Ancak Basel 3 kriterlerinin uygulamaya girecek olması ve teminat eksikliği bankaların reel sektöre kredi vermesini oldukça etkileyecek. 2016 yılını iflasların arttığı yıl olarak hatırlayacağız.
Reel sektörün kredi ödemelerini aksatacak olması, bankaların sermaye ve kârlılığının düşük ve Basel kriterlerinin uygulamaya geçecek olması ve bundan öte küresel likiditenin azalması, bankacılık sektörünü zorlayacak. 2016 yılı bankacıların seslerini yükselttiği bir yıl olacak.
Yıllardır oluk oluk gelen sıcak para ülkemize gelmiyor ve gelmeyecek. Yabancı sermaye girişinin azalışı ülkenin büyümesini etkileyecek. Cari açığın finansmanında daha da zorlanma olacak. Cumhurbaşkanının Suudi Arabistan ve Katar ile iyi ilişkileri artırması, Arap parasına güvenerek ekonomiyi yönetiyor olmamız, ekonominin dış borç ve döviz açığını kapamaya yetmeyecek. Üstelik Arap parası da başımıza dert açmaya devam edecek.